Abdülhamid’e Hırka-i Şerif Ziyareti Esnasında Yapılmak İstenen Bir Suikast
Abdülhamid’e Hırka-i Şerif Ziyareti Esnasında Yapılmak İstenen Bir Suikast
Bu aralık Doktor Bahaddin Şakir Bey, Abdülhamid’e karşı yeni bir suikast hazırlamak için Diran Kelekyan Efendi ile müzakerede bulunuyordu. Bu suikast Ramazanın on beşinde Abdülhamid Hırka-i Şerifi ziyaret etmek maksadıyla Sarayburnu’na geçerken yapılacaktı. Bu maksatla Süğütlü yatının geçeceği yerlere birkaç mayın dökülecekti. Bunu ancak Ermeniler yapabileceğinden Doktor Bahaddin Şakir Bey Mısır’daki Ermenilerden bu işi becermeğe kabiliyeti olanlar bulunup bulunmayacağını soruyordu.
Diran Kelekyan Efendi bu iş hakkında uzun uzadıya tetkikat yaptıktan sonra Doktor Bahaddin Şakir Bey’e verdiği cevabında diyordu ki:
“Dersaadet’te zalim aleyhine yeni bir teşebbüs icrasına gelince taraf-ı alinizden söylenen şey yapılamaz. Çünkü Ramazanın on beşinden evvel deniz dalgalanıyor. Fakat denize mayın dökmek kabil olamazsa bu teşebbüsümüzden vazgeçilmesini istilzal etmez. Burada yeni bir bomba ihtiraın edilmiştir. Bu ihtiram tatbiki mümkün şeylerden olduğuna geçenlerde yaptığım ufak bir tecrübe ile kanaat hasıl ettim. Eğer lazım olan para bulunursa, ben bu işi başa çıkarabileceğime eminim.
Buradaki icap eden tahkikatı yaptım. Yıldız nişine karşı yapılacak yeni teşebbüs, muhtemel ve gayri muhtemel masraflar dahil olmak üzerede yüz bin ile yüz elli bin frank arasındadır. Bu paranın içinde gayet icne yapılmış makineler (bombalar) bedeli de vardır. Yeni teşebbüs elektrik kuvvetinin gayrimemul ve bütün nevicat bir tatbikine müstenit olacaktır. Bu babtaki tedarikatı icabı halinde binnefis kendim yaparım. Çünkü yeni usulün nazariyesi tamamiyle gizli tutulmaktadır.”
Diran Kelekyan Efendi’nin yeni ihtira edildiğinden bahsettiği makineli elektrikli bombalar ile Doktor Bahaddin Şakir Bey çok alakadar oluyor ve onlar hakkında tafsilat istiyordu. Diran Kelekyan Efendi, bu ihtira hakkında tafsilat verdikten sonra diyordu ki:
“Yeni faaliyet hakkındaki projelerin fenni cihetini elbette dikkatlice okumuşsunuzdur. İhtirasın ne kadar mühim olduğunu anlamışsınızdır. İhtiraın bizim işte tatbiki usulü ise daha mühim ve daha mükemmel olarak düşünülmüştür. Eğer tütün tabakası hacminde üç dört kutuyu Saraya ithal edip münasip yerlere vazedecek emin bir adam bulunursa projenin muvaffakıyetle neticelenmesi katiyen emindir.
Maamafih, emin bir adam bulunamazsa bombaların uçurtmalar uçurtarak Saraya ithal edilmeleri de imkan dahilindedir. Bendenizin bu işleri tamamiyle bilir ve her gün tecrübeler ve tetkikat-ı fenniye ile uğraşır. Avrupalı dostlarımdan aldığım haberler muvaffakıyeti fen, nokta-i nazarından muhakkak göstermektedir. Fakat henüz bazı masraflı tecrübeler lüzum vardır. Eğer cidden bir şey yapılmak arzu olunursa fenni tetkikat için on bin frank ve ihtiraın bilfiil tatbiki için de yüzbin franktan iki yüzbin franga kadar bir masraf ihtiyar eylemek lazımdır. Bu masraf yapılabilirse muvaffakıyet ümit olunabilir. Yoksa birkaç para ile bir şey yapılması istenilirse hiçbir semere hasıl edilemez.
Bizim rical gariptir. Böyle ciddi işlerin hokkabaz oyunu gibi başa çıkarılmasını arzu ederler. Onun için birkaç lira çarpmak emelinde bulunan maceraperestler onlarla muameleye girişip hemen muvaffakıyet kazanmak vaadiyle biçareleri kolaylıkla aldatırlar. Biz bittabi bu gibi oyunlara yaklaşamayız. Fen de, onun tatbikatının verebileceği ümitlerde meydandadır. Sizin gibi fenle uğraşmış bir zat kolaylıkla hesap edebilir ki işte ne derecelere kadar ümit vardır. Fakat şurasını unutmamalı ki bu ıhtira bizim tatbikat için icat edilmemiştir. Arzu ettiğimiz işe tatbiki yeni tecrübelere, yeni tetkiklere muhtaçtır. Bu tetkitatı yapacak adamlar da ne kadar fikir ve maksat takip eden zevattan olsalar, kendileri zengin olmadıklarından tecrübeleri ceplerinden ödeyemezler. Hatta bizim için çalışacakları zaman maişetlerini de temin etmek lazım gelir.
Eğer hokkabazlık değil, cidden iş arayan bir hamiyetkar çıkarsa, bendeniz diğer cihetlerin tertibatiyle binnefs meşgul olmayı taahhüt ederim. Fakat öyle bir hamiyetkar zuhur edeceğine ümidim pek zayıftır.”
Filhakika öyle bir hamiyetli adamın çıması ümidi yalnız pek zayıf değil, muhal idi. Nitekim öyle de olmuştu. Yüz, iki yüz franklık işleri, zorlukla görebilen Terakki ve İttihat Cemiyeti, yüz, iki yüz bin franklık bir işe iki yüz bin franklık bir işe girişemeyeceği için Abdülhamid’e denizden, karadan ve uçurtma ile havadan yapılması tasavvur edilen yeni icat edilen bomba suikastleri tamamiyle akim kalmıştı.
Terakki ve İttihat Cemiyeti için yine zalim hükümdarın ölümünü beklemekten başka çare kalmamıştı.