Abdülhamid’e Karşı Avrupa’da Jön Türklerin ve Gayrimüslimlerin Kongre Çalışmaları
Abdülhamid’e Karşı Avrupa’da Jön Türklerin ve Gayrimüslimlerin Kongre Çalışmaları (1907)
Paris’teki Terakki ve İttihat Cemiyeti, Prens SeBahaddin Bey fırkası da dahil olmak üzere Ermeni ve Rum komitelerinin iştirakiyle Paris’te bir kongre akdetmeğe karar vermişti. Bu kongre de Abdülhamid’e karşı icraat itibariyle tek bir cephe teşkiline çalışılacaktı. Paris’ten Selanik’e yazılan bir mektupta toplanacak olan bu kongre hakkında aşağıdaki malumat gönderiliyordu:
“Osmanlı Hristiyan unsurlarının komiteciler denilen kısmı ile program ve meslek hususunda birleşmek imkanının mevcut olmadığı ve olamayacağı mezkur komiteler tarafından gönderilen programlarından anlaşılmıştır. Aktettiğimiz müteaddit içtimalarda imkansızlığı kaydetmekten başka bir şey yapamadık.
Nazariyet cihetinde mümkün olmayan itilafın belki fiiliyatta tevaffuku mümkün olur, ümidiyle böyle bir kongrenin toplanmasını tasvip ederek onun için teşebbüslerde bulunduk.
Bu kongreden maksat, herkesin programı kendine kalmak şartile yalnız umumun nefret ettiği ve zarar gördüğü şimdiki istibdat idaresini yıkmak için faaliyeti tevhid etmek ve ahenk için yürütmek azmi ile bir müzakere açmaktır. Bunun için ilk teşebbüs Terakki ve İttihat Cemiyeti tarafından yapıldı. Merkezi Cenevre’de olan Droşak Ermeni Komitesinden kongre tertibatını müzakere için birkaç güne kadar bir memur gelecektir. Bu hususta, sizlere de dahili heyeti merkeziye olmanız itibariyle malumat verilecek ve reyiniz alınacaktır. Bu işe dair yazılacak bir şeyiniz varsa şimdiden bildirmenizi rica ederiz.”
“Terakki ve İttihat Cemiyeti” bu kongreye en ziyade Ermeni komitelerini iştirak ettirmeğe ehemmiyet vermişti. Onlarla anlaşmak imkanı pek görülmediği halde Abdülhamid’e karşı müttehit ve cephe vücuda getirmek için o komitelerin de kongrede hazır bulunmaları şiddetle arzu ediliyordu.
Bu maksatla Cemiyetin reisi olan Ahmet Rıza Bey, Cenevre’ye giderek Ermeni komiteleriyle müzakere etmişti. Oradan Paris’e gönderdiği bir mektupta bu müzakereler hakkında diyordu ki:
“Ermenilerle dört gün uğraştım. Pek muazzep oldum. Ömrümde bu Rus Ermenileri kadar kaba, dik başlı, kalın kafalı adamlar görmedim. Programlarını aldım, gönderiyorum. Dikkatle mütalea edersiniz.
Bu heriflerle biz hiçbir vakit birleşemeyiz. Ancak Cemiyetleri muntazam, paraları çok ve her tarafta adamları vardır. Bu kuvvetten istifade etmeği düşündüm. Cümlemize fenalık eden şimdiki idareyi devirmek için icraatta ittifakın lüzumunu anlattım. Buna razı oldular. Bu işin planını tertip etmek için muhtelif fırkaların mebuslarından mürekkep bir kongre teşkilini teklif ettiler. Kabul ettim.”
Ahmet Rıza Bey bu müzakereleri bitirdikten sonra Paris’e dönmüştü. Ermenilerin Droşak Komitesi Reisiyle Hınçak Komitesi erkanı Paris’te toplanarak beraber derhal müzakerelere başlamıştı. Bu Ermeni komiteleri o tarihte, 1907 senesinde, aşağı yukarı yirmi senelik bir faaliyet tarihine maliktirler. Teşkilatları, neşriyatları ve faaliyetleri şu suretle hülasa edilebilirdi:
1- Paris’te Murat Efendiyle refiklerinin neşrettikleri bir “Hınçak” gazetesi vardı. Bu gazete, “Eski Hınçak” tesmiye edilen ve Türkiye’de Ermeni kıyamını gözönünde bulunduran ve eğer mümkün olursa bu isyanı diğer unsurlarla ittifak ederek başa çıkarmak emelinde olan fırkanın vasıta-i neşriyatiydi.
2- Cenevre’de “Droşak” temsiye edilen bir gazete neşrolunuyordu. Bu gazete, “müttehit Ermeni ihtilal Cemiyetleri” tesmiye edilen ve şubelerinin muhtariyet-i idaresi esasına müstenit bulunan Droşak Fırkası’nın vasıta-i neşriyatıydı. Bu fırka hem Rusya’da, hem Türkiye’de Ermenilerin ihtilali taraftarı olup her iki cihette faaliyeti görülüyorsa da, bu iki faaliyet maksat itibariyle biribirine bağlı değildi. Droşak Komitesi Rusya’da Kafkasya’nın muhtariyetini, Türkiye’de ise Ermenilerle sakin olan vilayetlerin büyük devletlerin resmi taahhütleri dairesinde idaresini istiyorlar ve bu maksatlar için ayrı ayrı çalışıyorlardı. Bu komite gerek Türkiye’de gerekse Rusya’da Türk vesair unsurlarla ittifaka hazırdı ve bunun için birkaç kere de müzakerata girişmişti. Fakat gerek Türklerde ihtilalci bir heyetin mevcut olmamasına ve gerek ekser Türk ahrarının şiddeti milliyetperver olmalarına binaen bu müzakeratın neticeleri mahdut kalmıştı.
Droşak Komitesi en evvel Ermenilerin menfaatlerin düşünmekle beraber ne Rusya’da ne de Türkiye’de Ermenilerin rüchanı ve muhtariyeti emlinde değil gibi görünüyordu. Güya Kafkasya’da ve Osmanlı vilayetlerinde oturan ahalinin müsavat üzerine haklara nail olmalarını iltizam eylemekte idi. Rusya’da oturan Türklerle yaptığı müzakereler hep bu esasa istinat eyliyordu.
3- Bir de Marsilya’da “Armenia” namında bir gazete neşrolunuyordu. Bu gazetenin ufak bir komitesi vardı. Türkiye’de ve Amerika’da yaşayan Ermeniler arasında biraz taraftarı bulunuyordu. Bu komite, Ermeni komitelerinin en zayıfı idi. Komitenin takip ettiği meslek ihtiyatkarane idi. İcrası mümkün mahdut ıslahat ve müsaadat istiyordu. Yalnız Abdülhamid idaresine diğer Ermeni fırkalarından daha ziyade aleyhtar görünüyordu.
4- Eski Hınçak Fırkası’nın naşir-i efkarı olan Paris’teki Hınçak gazetesinden maada bir de “Yeni Hınçak” Fırkası’nın neşriyat vasıtası olmak üzere Amerika’da bir Hınçak gazetesi çıkarılıyordu.
Bu Amerika’daki Hınçak Komitesi, yalnız Türkiye dahilinde teşkilata malikti ve Ermeni komiteleri içinde en ziyade şiddete taraftar bulunuyordu. Hatta ekseriya Ermeni ağniyasından bin türlü vasıtalarla tehdit yapmak suretiyle para koparıyordu. Hınçak komitesinin esas itibariyle diğer Osmanlı unsurlariyle itilafı kabul ettiği söyleniyordu. Fakat ihtilalci bir heyetin mevcudiyet ispat edilmedikçe ve Türklerin Ermenileri parlak sözlerle aldatmak emelini terk ile ciddi bir müsavat kabul eylediklerini müsbet delillerle meydana getirilmedikçe müzakerata girişmeyeceği bildiriliyordu.
Bu Yeni Hınçak Komitesi’nin Mısır’da “Azadpem” namında nim resmi diğer bir neşriyat vasıtası olduğu gibi Droşak Fırkası’nın Bulgaristan’da “İravank” namında gayri resmi bir gazetesi vardı. Bir de yukarıda bahsedilen dört fırkanın Amerika’da ayrı ayrı gazeteleri çıkıyordu, fakat bunlar asıl fırka gazeteleri kadar mühim değildi. En ziyade havadis ve mübahasa gazeteleriydi ve ekseriyetle fırkaların dahili ihtilaflariyle meşgul oluyorlardı.
Bu Ermeni komiteleri, Prens Sabahaddin Bey’in fırkası vesair Osmanlı komiteleriyle temas eylediklten sonra kongre hazırlıkları ile meşgul olmak üzere bir teşkilat bürosu ihdas olunmuştu. Bu büroya “Terakki ve İttihat Cemiyeti” Selahattin Bey’in “Teşebbüsü Şahsi, Adem-i Merkeziyet ve Meşrutiyet” Cemiyeti ve Ermenilerin “Ermeni İhtilal Federasyon”u 2 şer aza göndermişlerdi. Büronun vazifesi, Osmanlı milletini teşkil eden unsurlar arasında, müşterek düşman olan Abdülhamid’e karşı bir tesanüt husule getirecek olan kongre hakkında kararlar almaktı.
Bu teşkilat bürosu derhal işe başlamıştı. Gönderilen aza yirmi içtima akdederek kongreye bir şekil vermeğe muvaffak olmuşlardı. Daha ilk içtimalarında komitelerin icraat programlarının esaslı noktaları hakkında bir itilaf husule getirmişlerdi. Her grubun kendi siyasi programını terviç ettirmeğe çalışmasından dolayı o zamana kadar bir anlaşma mümkün olmadığı nazar-ı dikkate alınarak teşkilat bürosunda komitelerin siyasi programlarının mevzuubahis edilmemesi bidayette tekarrür etmişti. Kongre işlerini sekteye uğratacak manialar bu suretle tamamen ortadan kaldırılmış oluyordu.
Unsurlar arasındaki tesanüdü layik olduğu derecede parlak göstermek için teşkilat bürosu Osmanlı Devleti dahilindeki bütün unsurlara müracaat etmeğe karar vermişti. Bu müracaatlarda muhtelif teşekküller kongreye murahhas göndermeye davet olunmuştu.
Kongrenin toplanma tarihi 20 Kanunuevvel 1907 olarak tespit edilmişse de evvelinden görülemeyen bazı maniler dolayısıyla bazı komitelerin o tarihte gelemeyecekleri anlaşılarak 27 Kanunuevvele tehir olunmuştu.
Teşkilat komitesi üç şekil davetname göndermeğe karar vermişti. Biri; dahili teşkilat komitelerine, ikincisi, propaganda komitelerine üçüncüsü de; komitelerin harekatını tasvip etmekle tanınmış zevata: dahili teşkilat komitesi, Yunan komitesi, Makedonya komiteleri, Hınçakist komiteler ve Arnavut komiteleri idi.
Davet olunan propaganda komiteleri Mısır Musevi Komitesi, Siyonist Komitesi, Dogovoryan Ermeni Komitesi, Marsilya’daki Armenakan Komitesi, Londra’daki Hilafet Komitesi idi.
Kendilerine davet gönderilen zevat; Aleko Paşa, Şahanazar Efendi, Hoca Kadri Efendi, Zeki ve Reşit Beyler, Minas Çeraz Efendi, Basmacıyan Efendi, Kürt Beylerinden Hikmet Bey, Dr. İbrahim Temo Bey, Kahire’de Mahir Efendi, Mısırlı Ferit Bey, “Armenia” gazetesi muharriri Portakalyan Efendi, Mısırlı Mahmut Bey Salim ve Mahmut Bey, Bini Ayaz ve Doktor Osman Bey, Galip, Ali Haydar Mithat Bey Muzurus Bey vesaire idi.
Bu komitelerin ve zevatın bir çoğundan muvafakat cevabı gelmişti. Daveti kabul etmeyen belli başlı teşkilat Yunan Komitesi’ydi. Paris’te ki “L’Hellenisme” Komitesi’nden “Adonides” imzası ile teşkilat bürosuna gönderilen bir mektupta deniliyordu ki:
“Münhasıran hususi mahiyette bulunan bazı ahvalden dolayı fevkalade meşgulüm. Bu meşguliyetim başımdan aştı denilecek kadar fazladır. Bir de bir haftadan ziyade bir zaman için seyahate çıkmağa mecburum. Tabii bu ahval ve şerait tahtında sizinle beraber bulunamayacağıma teessüf ediyorum. Çünkü aldanıyorsam gelecek hafta kongreniz toplanacaktır. Bununla beraber kalben sizinle beraberim, muvaffakıyetler, dilerim.”
Yunanlıların iştirak etmeleri beklenmediği için “Adonides” imzasıyla gelen bu mektup hayret-i mucip olmamıştı. Esasen o günlerde Yenişehir’den Paris’e gönderilen bir mektupta deniliyordu ki:
“Yunan zabitlerinden Roka namında birisine, dahile gönderilmek üzere “Şûra-yi Ümmet” nüshaları yollanmaktadır. Görülen lüzum üzerine bir gün hudut üzerindeki Yunan gümrüğüne gittik. O nama gelen gazetelerin masa üzerine örtü ve şeker külahı gibi şeylerde kullanıldığını bizzat müşahede ettik. Tabii çok teessüf ettik.
Emin olunuz ki bugün size dest-i ittifakını uzatacak Yunanlı yoktur. Biz kendi başımızın çaresine bakalım. Onların istikbali şems-i münevver, bizimki ise karanlık bulutlara bürünmüş kanser gibidir. Şu saatte hal bu merkezdedir. Sonrasını Allah bilir. Onlar bizden istifade etmek şartiyle bize hizmet edebilirler. Bu zeminde söylenecek çok söz vardır. Yalnız o kadar zahirperest olmayalım. Onların vad-ü vaatleri dipsiz kile boş anbar hükmündedir.”
Murahhas gönderemeyenler içinden Yunanlılardan maada bir de Mısır’daki Musevi Komitesi verilir. Fakat bu komite kendisine vekalet etmesini Ahmet Rıza Bey’den rica etmişti. Makedonya Komitesi mani dolayısıyla gelemeyeceği cevabını vermişti.
Kongre için hazırlanan programın esaslı noktaları şu idi:
1- Abdülhamid idaresinin yıkılması,
2- Meşrutiyet idaresinin tesiri,
3- Bu neticelerin elde edilmesi için sulhperverane veyahut ihtilalkarane vasıtalar aranması.
Birinci nokta hakkında teşkilat bürosu azası, Abdülhamid’in zorla terk-i saltanata mecbur ettirilmesi ve bu gayeye erişilinceye kadar silahların elden bırakılmaması hususunda tamamile müttefiktirler.
İkinci noktaya gelince, aza istibdat idaresinin gayri layık olduğunu tasdik etmişler ve onun yerine milletin haklarını, hürriyetini ve herkes için müsavatı temin eden bir Meşrutiyet idaresi istemişlerdi. Araya bir istikraksızlık sokması muhtemel olan her türlü müşkülattan tevekki etmek için teferruata girişilmeyerek umumiyet itibariyle bir meşrutî idareden bahsetmişlerdi.
Asıl üçüncü noktaya gelince, teşkilat bürosu azası bunun için daimi bir büro tesisini ve bu büronun kongre tarafından verilecek kararları icra mevkiine koymakla mükellef bulunmasını istemişlerdi. Bu daimi büro azası, teşkilatı dahiliye komitelerinden birisine mutlaka mensup olacaktı. Propaganda komitelerinden veyahut hususi zevattan kimse intihab olunmayacaktı. Gayesiz münhasıran icraattan ibaret bulunacak olan bu komite, kongre programı mucibince birleşen teşekküller arasında mutavassıt vazifesini görecekti. Her teşekkül maadası bir sene devam etmek üzere bir murahhas seçecekti. Bu daimi komitenin kendine mahsus bir nizamnamesi olacaktı. Teşkilat bürosu icra vasıtası olarak aşağıdaki tedbirleri kabul ile onları kongrenin tasvip nazarına arzetmeğe karar vermişti:
1- Osmanlı vilayetlerinde umumi isyanlar çıkarılması,
2- Hükûmete karşı müsellah mukavemet (faal mukavemet grupları teşkili), gayr-i müsellah mukavemet; polisleri, şimendifer memurlarını vesaireyi greve teşvik ederek siyasi grevler hazırlamak,
3- Vergileri vermekten istinkaf etmek,
4- Orduda propaganda yapmak, yani orduyu hükûmete karşı muhalif komiteler lehine kazanmak, ordunun memlekete hizmet etmeğe çalışan ahaliye ve vatan evlatlarına karşı hareket etmesini temin eylemek.
İcraat herhangi şekilde olursa olsun müşterek vatanın evlatları tarafından tanzim ve icra edilecekti. Teşkilat bürosu daha başlangıçta bir muvafakıyetsizlikle karşılaşmamak için alınan bütün kararları kat’i surette gizli tutmağa karar vermişti. Bilhassa icraat işlerine ait olan kararların şayi olmamasına son derece dikkat edilecekti. Onun için bu hususta verdiği kararların teferruatına ve alacağı tedbirlerin ne mahiyette olduğuna dair tafsilat vermiyordu.
Teşkilat bürosu ihanete mani olmak için lazım gelen bütün çarelere baş vurmuştu. Şayet birisinin ihanet yaptığı meydana çıkacak olursa, bundan tevellüt edecek bütün mesuliyetleri ve neticeleri üzerine alacaktı.
Kongre mukarreratını tanıtmak için komitelerin gazeteleri vasıtasiyle bu mukarrerat aynen neşrolunarak vasi mikyasta propaganda yapılacaktı. Bundan başka mezkur mukarrerat, kongreye iştirak eden bütün komiteler için bir hatt-ı hareket düsturu makamına geçecekti. Teşkil olunacak daimi komite, komite gazeteleri arasında kongre mukarreratının hilafında hareket edenler bulunursa, onlara karşı hareket etmeğe selahiyettar olacaktı. Bununla beraber mezkur gazeteler kongre mukarreratı aleyhinde olmamak üzere o kararları istedikleri gibi tefsir etmekte serbest kalacaklardı.
Kongre üç gün devam edecekti. Ruzname, teşkilat bürosu tarafından tanzim edilmişti. İçtimalar aleni olmayacaktı. Fakat verilen kararlar, kongre dağılır dağılmaz neşredilecekti. Kongre esnasında ihtilaf zuhuruna sebep olmamak için teşkilat bürosu tarafından tesbit edilen esaslı noktadan başka bir şey müzakere olunmayacaktı. Kongreye iştirak edenler Osmanlı Devleti’nin tamamiyet-i mülkiyesini kabul ettiklerini tasdik edeceklerdi. Kongre reisleri münakaşaları idare için tam salahiyete malik bulunacaklardı. Kongre kararları ekseriyet-i ara ile kabul edilecekti.
Kongrenin küşat içtimasında her fırkaya mensup birer azadan mürekkep büyük bir komisyon teşkil edilecekti. Bu komisyon kongreye arz ve kongrede müzakere edilecek kararları tanzim ile meşgul olacaktı.
Son içtimadına, alınan kat’i kararlar okunacak ve ondan sonra daimi komisyon azası seçilecekti. Bütün kongre azası, evvelce büyük komisyona kabul ettirmek şartı ile teklifle bulunmak hakkına haiz olacaklardı.
Gelecek kongrenin toplanma tarihi kongrede kararlaştırılacaktı, fakat daimi komisyon icab-ı hale göre umumi içtimai daha evvel yaptırmak hakkına haiz olacaktı.
Nihayet teşkilat bürosu içtimasında kongre için üç reis namzedi göstermeğe de karar vermişti. Bunların üçü de birer gün riyaset edeceklerdi.
Bütün bu hazırlıklar ikmal edildikten sonra kongrenin Kanunuevvelin yirmi yedinci günü öğleden sonra saat üç buçukta toplanmasına karar verilmişti. Bu hazırlıkların tamam olduğuna dair alakadarlara gönderilen bir tamimin sonunda deniliyordu ki:
“Cümlenizi hep bir arada görmek saadetine nail olacağımızdan dolayı çok seviniyoruz. Hepimiz muazzez bildiğimiz aynı gaye için çalışıyoruz. Bundan dolayı kendimizi ne kadar tebrik etsek azdır. Bu büyük işin muvaffakıyetle neticelenmesi ve o işten bedbaht memleketimizin vasi mikyasta müstefit olmasını halisane temenni ederiz”
Bu tamim gönderilinceye kadar gayet uzun ve şiddetli münakaşalar olmuştu. Bu münakaşalar 25 gün devam etmişti. “Osmanlı Muhalefet Fırkaları Kongresi” namı verilen bu toplantı için hazırlanan ruzname şu idi:
1- Kongrenin küşat merasimi,
2- Kongre azasının mandalarının muayenesi,
3- Reislerin intihap olunması,
4- Teşkilat bürosunun raporu,
5- Kongre komisyonu azasının intihabı,
6- Kararnamelerin okunması,
a) Abdülhamid idaresinin devrilmesi,
b) İştişarî bir idare tesisi,
c) Bu gayeye vasıl olmak için müracaat olunacak ihtilalcuyane ve sulhperverane vasıtalar,
7- Bu üç meseleye dair münakaşalar yapılması,
8- Kongrenin son ve kat’i kararları,
9- Muhtelif tekliflerin tetkiki,
10- İcra komitesinin tayini. Daimi komitenin nizamnamesi.
11- Gelecek kongre içtimasının tarihi,
12- Kongrenin kapatılması.
Bu meseleler üç gün zarfında münakaşa edildikten sonra kongre azasına bir ziyafet verilecek işler tatlıya bağlanacaktı.
Teşkilat bürosu işleri hal ve kongre içtimaını hazırlayıncaya kadar geçen 25 gün zarfında münavebe ile bir gün Terakki ve İttihat Cemiyeti dairesinde bir gün de Prens Sabahatin Bey’in idarehanesinde toplanıyordu. Büroya Terakki ve İttihat Cemiyeti tarafından Ahmet Rıza ve Sezai Beyler, Prens Sabahaddin Bey tarafından Fazlı ve Dr. Nihat Beyler tayin edilmişlerdi. Ermeni Droşak Komitesi namına Mamulyan Efendi hazır bulunuyordu. Diğer Ermeni komiteleri namına Sarafyan ve Anneghyan Efendiler gelmişlerdi.
Terakki ve İttihat Cemiyeti bu teşkilat bürosuna yaptığı tekliflerinde diyordu ki:
– Maksada vüsul için kanunî ve ihtilalî vasıtalara müracaat edilecektir. Bu vasıtalar hakkında şunlar söylenebilir:
1. Gazeteler ve beyannamelerle bütün muhalif fırkaların şimdiki hükûmeti istemediklerini ve bunun esbab-ı mucibesini yeknesak olarak ilan etmek,
2. Muhtelif Osmanlı unsurlarının, şimdiki idareyi yıkmak ve Meclis-i Meb’usan’ın toplanmasına çalışmak maksadiyle birleştiklerinin ilanı,
3- Ecnebilerin müdahalesini kat’iyyen reddettiğimiz bütün devletlere gönderilecek müşterek bir nokta ile beyan ve gazetelerle de ilan etmek,
4- Tethiş ile memleketi ateş içine sokmak, bu suretle ecnebilerin müdahalesini davet etmek ve yahut müstebit hükûmeti daha ziyade şiddet göstermeğe sevketmek usulünün kat’iyyen reddedilmesi,
5- Münferit isyanların ve icraatın her ikisi tatbik olunabilirse de bunun için icraat mıntakaları tayini, bilhassa Erzurum’da vesair mahallerde bizim tarafımızdan muvafakat vuku bulmadıkça umumi ihtilal hareketlerine Ermenilerin iştirak etmemeleri…
Terakki ve İttihat Cemiyeti’nin Paris’teki harici merkezi, Selanik’teki dahili merkezine gönderdiği bir mektupta kongre hazırlıkları hakkında aşağıdaki malumatı veriyordu:
“Görüleceği veçhile davetnameler, programdan ve nazariyattan kat’iyyen bahsedilmemek üzere ve tesanüdü bozmamak azmile tanzim edilmiştir. Kongrede müttehiden tam bir ahenk içinde çalışılacağını zannediyoruz. Böyle bir itilafa giriştiğimizden dolayı asla aldanmış değiliz, belki menfaatler bile temin edeceğiz.Bir kere idare-i hazırayı yıkalım, Meclis-i Meb’usan’ın toplanmasına muvaffak olalım, ondan sonra muhtariyet-i idare almak sevdasında gezenlere söz anlatmak kolay olur. Çünkü o vakit maddi ve manevi kuvvetlerimizi felce uğratan istibdat ortadan kalkmış olacağından bu gibi hallere karşı mukavemet göstermek için yegane çare olan milletin hayat kuvvetlerini ihya etmek mümkün olacaktır.
Şimdilik komisyonda tek bir ihtilaf noktası vardır: “Meclisi umumi” yerine “Meclis-i Müessesan” tabirini kullanmak istiyorlar. Prens Sabahaddin Bey’e kalsa o bu tabiri daha dünden kabul edecek. Fakat bu kelimenin tarihi manası ehemmiyetli olduğundan, ileride ve en ziyade sükuta ihtiyacımız olduğu bir zamanda bir ihtilafa sebep olmamak için biz kabul etmiyoruz. Şimdi müzakere bu tabir etrafında cereyan ediyor. Bu ihtilaf ta bertaraf edilirse komisyon esas vazifesini bitirmiş olacaktır.
Müzakere esnasında Mamulyan Efendi dedi ki: “Bu senenin Mayıs ayında vuku bulan umumi içtimamızda Türklerle beraber çalışmak çarelerinin araştırılmasına karar verildi. İşte onun için biz bu kongre müzakerelerine giriştik.” Demek ki Ermeniler artık bizim dest-i ittifakımızı kendiliklerinden istemek lüzumunu hissetmişlerdir. Binaenaleyh müzakerelerimizin iyi bir netice vermesi ümit olunabilir.
Üç Ermeni komitesinden Paris’teki müstesna olmak üzere Mısır ve Amerika’dakiler kongreye dahil olacaklarını bildirdiler. Rum komitelerinden henüz bir cevap alamadık. Rum komitelerinin asıl merkezi hakkında malumatınız varsa lütfen bildiriniz.
Kongrenin birinci gününde idare-i hazırayı umumi bir protesto ile reddettiğimizi ilan ve bunun esbab-ı mucibesini ahval ve vekayie istinaden şerh ve izah edeceğiz. O idareyi devirmekten hasıl olacak muhasenatı anlatacağız. Abdülhamid’in saltanattan el çekmesini teklif edeceğiz. Bu işlere dair evvelinden tanzim olunan bir muhtıra okunacaktır.
İkinci günü teşri-i idarenin menfaatleri ve iyilikleri anlatılacak, bu idarenin tesisi halinde memleketimizden suistimallerin ve fenalıkların çaresi bulunacağı gösterilecektir. Bunun için ayrı bir layiha tanzim edilmiştir.
Üçüncü günü icra vasıtalarının envarından ve lüzumundan bahsedilecek, fakat teferrüata girişilmiyecektir. Kongrede irat edilecek nutuklar mahdut ve evvelinden kabul edilmiş olacaktır.
Her içtima günü için Türk muhibbî bir Fransız, reis tayin edilecek ve ayrıca biri İslam ve diğeri Hristiyan olmak üzere iki reis muavini intihap olunacaktır. Kongre toplantısı bitinceye kadar gizli kalacaktır. Çünkü aleni yapılacak olursa Fransız hükûmetinin müdahalesinden korkuluyor.
Teşkilat bürosunun müzakereleri esnasında “Meclis-i Müessesan” tabirinin kullanılması meselesi şiddetli münakaşalara mucip olmuş, hatta müzakere bir müddet için tatil edilmişti. Terakki ve İttihat Cemiyeti’nin o tabiri kabul etmemek hususunda gösterdiği ısrar ve inat üzerine Droşak Komitesi namına hareket eden Mamulyan Efendi arkadaşlarına telgraf çekerek onların muvafakıtını almağa mecbur kalmış ve ancak onlardan gelen muvafakat cevabı üzerine müzakereye devam etmek imkanı hasıl olmuştur.
Kongre hazırlıkları hakkında mütemadiyen Paris’ten tafsilat isteyen ve alan Selanik’teki dahili merkez, Paris’e gönderdiği cevabında verilen kararları tasvip ederek diyordu ki:
“Kongreye teklif edilmek üzere tertip edilen maddeler Cemiyetimizin haldeki ve atideki maksatlarını temine kafi görüldüğünden şimdilik ilave olarak dermeyan edilecek fazla bir mütalea ve mülahaza yoktur.”
Maksada vüsul için alınacak tedbirler hakkında dahi büronun müzakereleri esnasında bir çok ihtilaflar çıkmıştı. Ermeniler müsellah ve gayrimüsellah mukavemeti dört kısma ayırıyorlardı. Bunların birisi; hükûmetin gayrimeşru tekliflerine ve icraatına boyun eğmeyi ahaliye telkin etmek, ikincisi; vergi vermemek, üçüncüsü; çeteler teşkil etmek ve dördüncüsü; asker vermemek idi.
Terakki ve İttihat Cemiyeti bunlardan çete teşkilatının şartlar dahilinde olmasını ve adî eşkıya çetesinden ibaret bulunmamasını beyan etmişti. Asker vermemek için yapılan teklif yalnız Terakki ve İttihat Cemiyeti tarafından şiddetle reddedilmişti. Memleketin düşmanla muhat olduğunu, onun için böyle bir tehlikeli silahla hiçbir vakit oynamayacağını, ordumuzun za’fını mucib olacak her türlü hareketten şiddetle geri durulacağını ve askerimizin her ihtimale karşı hazır bulunması icap ettiğinden ve vatanımıza hariçten bir tecavüz vukubulursa asker tahsidatı yapılamadığından bu gibi vasıtalara müracaat etmeğe muhalif olduğunu bildirerek o teklifi kat’iyen kabul etmemişti.
Keza Ermenilerin İstanbul’da ve Bulgaristan Selanik’te yaptıkları tarzda umumi tethişten kat’iyyen vazgeçilerek tethişin şahsi surette yapılmasını kabul ettiği Cemiyet tarafından beyan olunmuştu. Ermeniler bu tethiş işini de umumi ve şahsi olarak ikiye ayırıyorlardı. Sabahaddin Bey, gerek çete teşkilatını ve gerek muzır şahısların itlafını kabul etmeyecek bu gibi işlerin kendi fırkası tarafından yapılamayacağını bildirmişti. Sabahaddin Bey, esasen bu yolda hiçbir teşkilat olmadığını söylemişti.