Abdülhamid’in Sonu Gelmeyen Emniyet Tertibatı ve Dahildeki Durum
Abdülhamid’in Sonu Gelmeyen Emniyet Tertibatı ve Dahildeki Durum
Abdülhamid’in korkusu, Genç Türklerin Avrupa’daki ve memeleket dahilindeki faaliyetlerin artması nisbetinde tezayüt ediyordu. Yıldız etrafında alınan emniyet tertibatının arkası kesilmiyordu. Zalim Hükümdarın Cuma selamlığına çıkacağı zaman yapılan takyidat artık pek gülünç bir şekil alıyordu. Hele her Ramazanın on beşinde Padişah’ın Topkapı sarayı’ndaki Hırka-işerifi ziyaret edeceği gün yaklaşınca bütün casuslar güruhu, Zaptiye Nazırı, zabıta ve jandarma teşkilatı günlerce evvel ayaklanıyordu.
İstanbul’dan Paris’teki Terakki ve İttihat Cemiyeti’ne yazılan bir mektupta böyle bir Hırka-işerif ziyareti aşağıdaki surette anlatılıyordu:
“Geçen Pazar günü Ramazanın onbeşi idi. Her sene olduğu gibi bu sene dahi zalim Padişah Hırka-i risaletpenahiyi ziyaret için deniz tarikini tercih eyledi. Hünkarın geçeceği esnada limanda bulunan bütün ticaret gemileri ile diğer vapurlar Harem iskelesi açıklarında bulunuyorlardı. Marmara ve Boğaziçi’nden gelen vapurlarda liman haricinde demir atmağa mecbur tutuluyorlardı.
Kanlı sultan o derece ihtiyatkarane hareket etti ki vücud-u yezidanesini hamil olan “Söğütlü” Vapuru Sarayı’na vasıl oluncaya kadar lisanda polis ve jandarma sandallarından başka hiçbir kaynak bile görülmüyordu.
Söylendiğine göre Abdülhamid, bu Türk katili olan kanlı Hükümdar, yolda son derecede heyecan içinde bulunuyormuş. Bu sene ilk defa olarak topta atılmadı. Çünkü Abdülhamid “Söğütlü”nün kasten topa tutulmasından korkmuş…
Abdülhamid hayatını korumak için böyle bin türlü tedbirlere başvururken diğer taraftan binlerce, yüz binlerce insan ya onun vücudunu cebren ortadan kaldırmağa çalışıyor veyahut gece gündüz biran evvel ölmesi için dua ediyordu. Bununla beraber, milyonlarca Müslüman da onun memleketine yaptığı fenalıklar müdrik olmadığından, gece gündüz Abdülhamid’e dua ediyor, hatta ekseriyetle ismini abdestsiz iken ağzına almağı bile cesaret edemiyordu. Telakkilerde, düşüncelerde ve hislerdeki müthiş tezat daha ne kadar devam edecekti? Avrupa’daki Genç Türkler bu müddeti kısaltmak için bütün kuvvetlerile çalışıyorlardı. Memleket dahilindeki arkadaşları da onlara bu hususta çok yardım ediyorlardı.
Fakat istipdadi yıkmak için memleket dahilindeki bütün anasırın ittihat etmesi lazımdı. Genç Türkler bunu bildikleri için teşkilatta en kuvvetli gördükleri Ermenilerle sık sık temas ediyorlardı. Ahmet Rıza Ermeni komitelerile müzakereler yapıyor ve bu müzakerelerin neticelerini arkadaşlarına bildiriyordu.
Maamafih bu müzakerelerden kat’i bir netice hasıl olmuyordu. Komiteler yalnız bir noktada pek tabii olarak birleşiyorlardı. O noktada “şimdiki emelimizin önümüzdeki istibdatı yıkmak”tan ibaret olmasında idi. Sair hususlar hakkında deniliyordu ki:
“Vereceğimiz kararların yarın teşekkül edecek olan Millet Meclisi’nde kabul edilip edilmeyeceği meşküktür.”