Türk Solu Örgüt İçi İnfaz

Adil Ovalıoğlu öldürülmeyi hak etmişti.

Garbis Altınoğlu:

“Adil Ovalıoğlu öldürülmeyi hak etmişti.”

Ermeni kökenli Garbis Altınoğlu İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı 2 No’lu Askeri Mahkemesinde görülen “Sandık Cinayeti Davası”nda Adil Ovalıoğlu’nun Troçkisci düşünceler ve örgüt disiplinini hiçe sayan bozguncu davranışlarından dolayı öldürülmeyi hak ettiğini yaptığı savunmada açıkça söylemişti. Altınoğlu mahkemedeki savunmasında şunları söylüyordu:

… Adil Ovalıoğlu örgütümüzün üyelerinden biriydi. İlk aramıza katıldığı zamanlar onunla iyi anlaşıyor ve onun değerli bir komünist olduğunu düşünüyorduk. Fakat zamanla bu değerlendirmemizde yanlış olduğumuzu fark ettik. Aramıza katılmasından bir süre sonra Adil Ovalıoğlu’nun bir komüniste yaraşmayan davranışları olduğunu gördük. Bunlar şöyle sıralanabilir:

1) Az çok kesinlikle saptanmış bir siyasi çizgimiz, belirli teorik ve ideolojik bir görüşümüz olduğu halde, o bunları keyfi bir biçimde çarpıtıyordu. Bazı büyük devrimcileri haksız yere eleştiriyor ve karalıyor, Troçkicilerin Stalin aleyhtarı fikirlerini örgütümüz içinde yaymaya çalışıyordu.

2) Kariyerist eğilimleri vardı; henüz kuruluş halinde olan örgütümüzde kesinlikle saptanmış bir örgüt hiyerarşisi yoktu. Buna rağmen o, sürekli olarak bize kendisini örgütün önderi olarak kabul ettirme çabası içindeydi. Bu ihtirası yüzünden yalan söylemekten de sahtekarlık yapmaktan, bir gün söylediğini öbür gün inkar etmekten çekinmiyordu.

3) Örgütümüz üyelerinin belirli gizlilik kurallarına kesin olarak uyacağı kabul edilmişti. Buna rağmen, kendini herhangi bir kuralla bağlı saymayan Adil Ovalıoğlu’nun orada burada gevezelik ettiğini, güvenilmez kimselere örgüt olarak varlığımızdan söz ettiğini duyuyorduk. Üstelik bu gibi temaslardan bizi hiçbir şekilde haberdar etmiyordu.

4) Ayrıca en önemlisi son zamanlarda bizi polise haber verebileceğinden şüphelenmeye başlamıştık. Ortaya attığı yanlış, anti Marksist fikirler yüzünden, Kariyerist ve bireyci davranışları yüzünden Zeynel Aydındağ ve ben kendisini eleştirdik. Adil Ovalıoğlu eleştirilerimizi umursamadı, hatta bunlara kızdı. Biz kendisine örgüt disiplinine uyması gerektiğini, kendi bildiği gibi hareket edemeyeceğini, örgüt içinde çoğunluğun kararına göre hareket etmesi gerektiğini, yaptığımız eleştirileri hoşgörüyle karşılamasını ve daha ciddi bir tarzda ele almasını söyledik. O ise buna karşı olarak aramızdaki bağların kendisi için pek önem taşımadığını, örgüt kurallarını uygulama hususunda kendisini zorlamamızı, kuruluş halindeki bir örgütte kesin bir disiplinin uygulanmasına gerek olmadığını söyledi. Daha sonraki bir karşılaşmamızda kendisinin ayrılmasıyla örgütün ikiye bölünmüş sayılacağını, bu yüzden elimizdeki eşyanın ve paranın da eşit olarak ikiye bölünmesini istediğini bildirdi. Biz bunu kesinlikle reddettik. Bunun üzerine Adil Ovalıoğlu hakkımızda çok şey bildiğini, görüşümüzde direndiğimiz takdirde, bizi polise haber vereceğini üstü kapalı bir şekilde söyledi.

Bu tehdit üzerine Adil Ovalıoğlu’nun niteliği üzerine şüphelerimiz yoğunlaştı. Onun nesnel olarak bir ajan durumuna düşmüş olup olmadığını Zeynel Aydındağ ile tartıştık, ancak bir karara varamadık. O sıralar benim İstanbul’dan ayrılmam gerekiyor. Giderken yaptığımız bir görüşmede Zeynel Aydındağ’ın Adil Ovalıoğlu’nun durumunu daha etraflı bir şekilde incelemesini kararlaştırdık. Adil’in durumunu ileride gerçekleştireceğimiz bir toplantıda yeniden görüşmek üzere ayrıldık.

Ben İstanbul’dan ayrıldıktan sonra Kayseri’de yakalandım. Bu yüzden Zeynel Aydındağ ile yapmayı tasarladığımız görüşme suya düştü. Benim yakalanmamdan sonra olanları tahmin edebiliyorum. Bu arada Zeynel Aydındağ, Adil Ovalıoğlu’nun durumunu etraflıca incelemiş olacak. Benimle yakın bir zamanda görüşmesi ihtimali benim yakalanmış olmam nedeniyle ortadan kalktığı için beni beklemeden Adil Ovalıoğlu’nun öldürülmesi gereken zararlı bir kişi olduğu konusunda kesin bir yargıya varmış ve onu öldürmüş. Zeynel Aydındağ devrimci bir arkadaşımdır. Onun almış ve uygulamış olduğu bu kararı ben de onaylıyor ve destekliyorum. Dışarıda ve serbest olmuş olsaydım ben de Zeynel gibi davranırdım.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Content is protected !!