Almanya’nın Abdülhamid’e Desteği
Almanya’nın Abdülhamid’e Desteği
Almanya İmparatoru meselesine gelince: İmparator vakıa Abdülhamid’i tutuyor, çünkü bütün kuvvet onda, Memleketlerimizde menfaatinden başka bir şey düşünmüyor. Bu da tabi. Fakat Cenab-ı Hakk bu millete ankarip göstersin. Abdülhamid’in yerinde Reşat Efendi hazretleri, Yusuf İzzettin Efendi Hazretleri de bulunsa İmparator aynile onları da tutacak! O cihetle bunun bize çok menfaati olur. Bugün Merakkeşi Fransız istilasından kurtaran Almanya İmparatoru’dur. Bugün bütün Avrupa’da az çok bize muavenet edecek bir kimse varsa o da Almanya İmparatoru’dur. Onun için gerek siz, gerek biz, aleyhinde yazmalıyım.
Mısır’da “Baraka-i Saadet” nam-ıile Abdülhamid’i “Tercümanı Hakikat”ten ve “Sabah” gazetesinden ziyade, fakat onlardan daha eblehane ve rezilane bir surette müdafa eden bir gazete çıkıyor. Görmediniz mi? Geçen gün bize göndermişler, gördüm. “İşitmesin sözü kulaklar, Aludesi olmasın dudaklar!”
Bu gazetenin sahibi merhum Mustafa Fazıl Paşa dairesi adamlarından ve Acem Kürtlerinden bir edepsizdir ki muttasıl Prens Burhanettin Efendi’nin veliaht olması için çalışıyor. Hatta merhum Paşa bu Mehmet İhri namındaki herifi edepsizliğinden dolayı iki kere kovmuştu.”
Sezai Bey’in mektubunda Almanya İmparatorunun Abdülhamid’i himaye ettiğinden bahsolunmasını şu sebepten ileri geliyordu:
Abdülhamid, gerek Reşat Efendi’nin, gerekse bilhassa Yusuf İzzettin Efendi’nin kendisi öldükten sonra istibdat idaresine devam etmeyeceklerine ve Meşrutiyet’i ilan eyleyeceklerine kanaat getirdiği için senelerden beri Avrupa’da aleyhinde çalışan Genç Türklerin öldükten sonra dahi muzaffer olmamalarını temin etmek maksadile oğullarından Burhanettin Efendi’nin veliahtlığnı kabul ettirmek teşebbüsünde bulunuyordu. Terakki ve İttihat Cemiyeti bunu haber alınca Avrupa’da Abdülhamid’in bu son iblisane niyeti hakkında neşriyata başlamıştı. Mısır’da Ahmet Celalettin Paşa ile Diran Kelekyan Efendi dahi aynı maksat çin ortaya atılmışlardı. Diran Kelekyan Efendi verais meselesi hakkında Paris’e yazdığı bir mektubunda diyordu ki:
“Veraset meselesi hakkında ahiren Manchester Guardian da neşrolunan yeni bir fıkra nazar-ı dikkatini celp ettiğinden onu gönderiyorum. Bu fıkra Yusuf İzzettin Efendi’nin İngiltere’ye muhabbeti, mevsuk malumat üzerine ve kendi ağzından işitilmiş gibi yani kendisile münasebatı onların verdikleri teminat üzerine yazılmıştır. Bu fıkra fevkalade iyi bir tesir hasıl etti. Maamafih veraset meselesinin bugün bulunduğu hal sizce meçhul olacağından bu hususta tafsilat vermeği münasip görüyorum:
Abdülhamid bu işte en ziyade Almanya’nın himayesine güvendiği, hatta mahdumu Burhanettin Enfendi’yi bir iki kere Almanya’nın İstanbul Baron Mareşallık nezdine gönderdiği malumdur. Bu ahval İstanbul’da bulunan bazı hamiyetli zatların nazar-ı dikkatini celp ettiğinden bunlar İngiltere Sefiri nezdinde teşebbüsatta bulundukları gibi Londra’ca teşebbüsat yapılması nihayet İngiltere’nin İstanbul ve Berlin Sefirleri Almanya’nın bu meseledeki politikasını anlamak üzere İngiltere saltanat-ı seniye nezdindeki Sefirile Almanya Başvekili Prens Bülono’dan izahat istemişlerdi. Bu izahat üzerine Almanya Hariciye Nazırı umum ecnebi devletler nezdindeki Sefirlerine gizli bir tahrirat göndererek Almanya’nın güya Burhanettin Efendi’nin veliahtlığını iltizam eylediği hakkında dolaşan şayiaları tekzip etmiş, ve nim resmi surette kendileri de tekzip ettirmelerini istemiştir.
İşte bu sebepten dolayı nim resmi Alman gazeteleri “veraet meselesi Türkiye’nin dahili işlerinden olduğu ve Almanya Devletinin Burhanettin Efendi’nin veliahtlığını iltizam etmediği” yolunda makaleler yazmışlardır.
Bu işte bendenizin mahremane faaaliyeti pek ziyade işe yaramışsa da bundan bahsetmeğe lüzum görmem; çünkü tafsilatını veremeyeceğim. Herhalde buradaki gazetelerden birisinde neşrettiği makale size bu bapta bir fikir verebilir. Almanya Hariciye Nazırının mahramane muhtırasını bendeniz haber almağa muvaffak oldum. İstanbul’daki dostunuza da (Doktor Bahaddin Şakir Bey’e) yazdım. O da şimdi bu mesele hakkında tahkikat yapmakla meşguldür.
Bu muvaffakıyetimiz tabii Almanya’nın Bürhanettin Efendi’ye bütün bütün terketmesi manasını ifade etmez. Kendi teveccühünü resmen inkar etmesinden ibarettir. Bir devletin gizlice yaptığı bir işi resmen inkar eylemesi sık sık görülmüş olan ahvaldendir. Bu işte öyle oluyor. Memafih şimdi iş Abdülhamid için fevkalade güçleşti. Çünkü Almanya kendisince zararı olmayacak ümurda teşvikatta bulunursa da, Abdülhamid’in hatırı için fedakarlık yapamaz. Almanya, İngiltere ve Fransa’ya karşı bu işleri ihtiyatla hareket etmeğe mecbur olmuştur. Eğer İngiltere ve Fransa biraz daha sıkıştırılırsa Almanya’nın Burhanettin Efendi’yi büsbütün bırakmağa mecbur olacağına şüphe etmeyiniz.”