İttihat Ve Terakki

Avusturya’nın Balkan Politikası

Avusturya’nın Balkan Politikası

 

Bulgaristan’ın krallığını ilan etmesi, Bosna ve Hersek’in Avusturya tarafından ilhakı İttihat ve Terakki Cemiyeti’ni çok müşkül mevkide bırakmıştı. Selânik Merkez-i Umumisi Babıâli’nin bu meseleler için ne yaptığını mütemadiyen soruyor ve İstanbul’daki Heyet-i Mebuse’ye talimat veriyordu. Bu münasebetle çekilen telgrafnamelerden bazılarını aşağıya dercediyoruz:

“Romanya ve Sırbistan’a heyet izamı mutasavverdir. Bu mesele üzerine bu gece Merkez-i Umumi’de müzakere edilerek cevap verilecektir, İtalya ne meslek ihtiyar ediyor? Rusya ile İngiltere devletleri Avusturya ve Bulgaristan’ın muamelelerine ne yolda cevap verecekler, ne yolda muamele edeceklerdir? Sadrazam’ın efkârı ne merkezdedir? Heyet izamıyla tabii zaman geçecek. Bu müddet zarfında biz yalnız protesto ile mi iktifa edeceğiz? Bugün Bulgaristan, vaki hareketiyle yalnız bize değil, ayni zamanda Berlin Muahedesi’ne vaz-ı imza eden devletlerin hukukuna da taarruz etmiş oluyor. Binaenaleyh bizimle beraber onların da şiddetle protesto edeceklerini yazdık. Bunun kâfi olduğunu zannediyoruz. Daha şiddetli bir lisan kullanalım mı? Halkı tehyiç etmeyelim mi? Yoksa aksi ciheti mi iltizam edelim? Bura gazetelerinin yarın çanları nasıl öteceğini bilemiyoruz. Gazeteciler bizim mütealamızı sormağa geldiler.

Tatmin edici bir cevap veremedik. İttihat ve Terakki gazetesinin nâşir-i efkârı olan gazete namına da birinin gönderilmesini bu gece müzakere edeceğiz.

“Sadrazam Paşa’yı görünüz. Burada Avusturya Maliye Delegesi Mösyö Rapoport, Hükümet-i metbuasından aldığı emir üzerine bizimle konuşmak istedi. Biz de ilhak meselesinden konferansınıza konulmasından evvel aramızda anlaşmamızı muvafık bulduk. Kendisine aşağıdaki teklifleri yaptık.

Bosna ve Hersek’in kat’i olarak terkine mukabil Avusturya’nın devletimize, Düyûn-u Umumiye’den isabet eden hisse de dahil olmak üzere vereceği mali tavizin tayini,

Avusturya’nın Yenipazar Sancağı üzerindeki hukukundan kâmilen vazgeçmesi,

Avrupa-yi Osmani’de tamamiyet-i mülkiyemizin teminini Avusturya’nın taahhüt etmesi,

Bosna ve Hersek’te bulunan Müslümanların hukuk-u medeniyelerinin ve Vakıflar idaresinin taht-ı temine alınması ve bunlara dokunulmaması,

“Arnavutluk’ta Katolikler üzerinde Avusturya’nın eski ahitler ve teamüller ile mevcut bulunan hakkı himayesini kaldırması,

Türkiye’de mevcut bütün Avusturya Postahanelerinin kaldırılması,

Kibrit, oyun kâğıdı, sigara kağıdı ve petrol gibi mevat üzerine Devleti Osmaniye’nin inhisar koyabilmesi,

Gümrük resminin, ticaret muahedelerinin aktine kadar yüzde onbeşe çıkarılmasına müsaade olunması ve Rumeli’ye mahsus olan yüzde üç resmin nazar-ı dikkate alınmaması,

Kapitülasyonların yeniden tetkiki beklenirken patent rüsumu vaz’ı hakkının tanınması,

Bu son iki madde Avrupalılardan istenildiği vakit Avusturya’nın muvafakat etmesi, fakat diğer maddeleri şimdiden kabul etmesi,

Bu tekliflerimize mukabil Avusturyalılar tarafından verilen cevap bizden evvel hükümetlerden alınmış oldukları âtideki maddelerdir.

Devlet-i Osmaniye lehine olarak Yenipazar Sancağı üzerindeki hukukumuzdan vazgeçiyoruz, bu sancak, diğer büyük devletlerle birlikte tamamiyet-i mülkiyesini tahtı temine aldığımız Memalik-i Osmaniye’nin ayrılmaz bir cüz’udur.

Biz yukarıdaki maddelerin hilafında bir mukabele akdedemeyeceğiz. Bizim teklifin sair maddeleri hakkında Mösyö Rapoport’un gayet müsait davranmakta olduğu görülüyor. Bu mukaleme gayet mahrem cereyan etmektedir. Netice-i mukalemenin Avusturya namına Hükümete teklifi müzakere olduğundan Sadrazam Paşa tarafından işin mahrem tutulması fevkalade lazımdır.

Selânik Merkez-i Umumisi’nin Sadrazam Kâmil Paşa’ya pek büyük bir itimat ve samimiyet gösterdiğine delâlet eden bu telgrafnamedeki mahrem tebligatın sonunda deniliyordu ki:

“Bir de Bulgarlarla müzakere var mıdır? Onlarla sadaret arasında müzakere cereyan ettiği için cemiyetimiz Bulgarlarla yapmakta olduğu temaslardan vazgeçmişti. Babıâli’ce şimdiye kadar ne netice hâsıl oldu? Bizim Bulgarlarla tekrar müzakereye girişmemiz münasip midir? Buralarını da Kâmil Paşa’dan sorunuz. Bir de Babıâli’nin büyük devletlere verdiği programı isteyiniz. Sadrazam Paşa Hazretleri’nin başka mütaleaları var mıdır? Sizce de söylenecek diğer bir şey var mı? Bu gece isterseniz sabaha kadar muhabere edelim.”

Bu telgrafların münderacatından anlaşılacağı veçhile Selânik Merkez-i Umumisi kendi nam ve hesabına Osmanlı Devleti’nin dahili ve harici siyasetini alakadar eden meselelere müdahale etmeğe başlamıştı. Cemiyetin, doğrudan doğruya kendi adamlarını iş başına getirmeyerek uzaktan müdahale etmesi ve bu suretle ileride birçok dedikodulara sebebiyet vermesi, Meşrutiyet’i takip eden ilk aylarda ve yukarıdaki telgrafnamelerin münderecatından anlaşıldığı veçhile başlamış olsa gerektir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Content is protected !!