Aybar İstifa Ederken Aren–Boran Ekibi TİP’e Hakim Olacaktı.
Aybar İstifa Ederken Aren–Boran Ekibi TİP’e Hakim Olacaktı.
12 Ekim 1969 genel seçimlerine doğru TİP içerisindeki ideolojik ayrılıklar daha da yoğunlaşacaktı. Partinin 1965 seçimlerine göre daha da gerilemesi sadece 2 milletvekili (Mehmet Ali Aybar ve Rıza Kuas) çıkartması parti içinde Aybar’ı zor duruma düşürürdü. MDD’cilerin çıkarttığı Türk Solu dergisinde Aybar istifaya davet edilirken, Aybar’a muhalefet eden Aren–Boren ekibine de gönderme yapılarak:
Bunlar sahte muhalefettirler, bunlar daha düne kadar Aybar’ın kuyrukçuluğunu yapan kimselerdir. Seçim öncesinde bile, her ihtimali ve menfaatlerini dikkate alarak Aybar’ın eleştirisinde ihtiyatlı bir dil kullanmayı elden bırakmayan insanlardır. Şimdi seçim sonuçları karşısında, tam da küçük burjuvaya yakışacak bir kaypaklık ve döneklikle Aybar’a ateş püskürmektedirler.
Aybar’a ateş püskürtmek sosyalist olmaya yetmez beyler! Kendinizi ve bizleri boş yere kandırmaya çalışmayın!”[1] deniliyordu.
Yine TİP içinde kendilerini “Proleter Devrimci Grup” olarak adlandıran MDD’ci muhalefet, 11 Kasım 1969 tarihinde TİP GYK’ye bir memorandum göndererek Aybar’ın istifasını istiyordu. Memorandumda TİP’i “dosta güven düşmana saygı telkin eden tüm sosyalist eylemi kapsayan layık bir sosyalist örgüt” durumuna yükseltmek için şunlar öneriliyordu:
1) Aybar’ın düşürülmesi, 2) Aybar’la suç ortağı durumunda olan Aren kliğinin takbih edilmesi, 3) Aybar Aren kliğinin oportünizmine karşı çıktıkları için partiden çıkarılan sosyalist militanların derhal parti üyeliğine alınması, yeni ihraç işlemlerinin durdurulması, devrimci nitelikleri ispat olunmuş genç militanların parti üyeliğine kabulü, 4) Tüzük gereğince ve demokratik bir hava içinde ilçe ve il kongrelerinden başlayarak Büyük kongreye gidilebilecek bir yönetimin işbaşına getirilmesi.
MDD’ciler gibi ANT çevresi de seçim yenilgisinden Aybar’ı sorumlu tutuyordu. 11 Kasım 1969 tarihli ANT dergisinin 150. sayısında Üçüncü Yolcular olarak adlandırılan ANTçılar Aybar’ın istifasını isterken, “Aybar yönetimi yıkılmalıdır” diyordu. ANTçılar parti içindeki muhalif grupların bir araya gelerek Aybar ve çevresinin olmadığı bir yönetimin teşekkül etmesini istiyordu.
Parti ağır bir yara almıştı. 15 Kasım 1969’da yapılan GYK toplantısı Aybar ve çevresi açısından sancılı geçecekti. Bir taraftan Aren–Boran muhalefeti diğer yandan MDD’ci ve Üçüncü Yolcular Aybar’ı ve ekibini istifaya zorluyorlardı. Aybar, GYK toplantısında üç buçuk saatlik bir konuşma yaptı. Konuşmasında muhalif gruplara cevap verirken, partinin yenilgisinden parti içindeki ve dışındaki aydınları, Yön çevresini, FKF’yi, ve eski tüfekler olarak adlandırdığı TKP’lileri sorumlu tuttu. İşte Aybar’dan Aydınlara ve muhaliflere yönelik bazı sözler:
* Aydınların hastalığını bilirim. Kendilerini dünyanın mihveri sanırlar. Çoğunun bel kemiği yoktur. Her tarafa kolayca dönebilirler.
* Bir kısım gençler partiden kopuk, bağımsız çalışmak istediler. Partiye ajanlar girdi… Gençlere devrimciliğin gerçekçi ve temkinli olması gerektiğini söyledik.
* Sol yayınlar arttı. Sol edebiyatı furyası aldı yürüdü. Gençler bilimden çok, taktik ve stratejiye önem veren kitaplara itibar ettiler. TİP’i beğenmez oldular.
* Demokratik müesseseler üst yapıdır. Sovyetler Birliği Anayasasında da bağımsız mahkemeler var, çift meclis var. Maalesef uygulanmıyor. Kocası hapiste olan bir kadın beş kişiyle protesto yaptığı için beş yıl hapse mahkum oldu… Bizim savaşımız bunlarladır![2]
Parti içi muhalefetin baskısı karşısında Aybar istifa etmek zorunda kaldı. Onunla birlikte MYK de istifa etti. Bunun üzerine yeni bir genel başkan ve yeni bir MYK seçimi yapıldı. Genel başkan için EMEK grubu Nihat Sargın’ı, Aybar grubu da Genç bir avukat olan Mehmet Ali Aslan’ı göstermişti. Üç tur süren oylamada Mehmet Ali Aslan 21, Nihat Sargın 9, oy almış 4 oy da çekimser çıkmıştır. Aslan, TİP genel başkanlığına seçildi. Toplantıda Aslan’ı ilk kutlayan, istifa eden Aybar olmuştu.
Aslan’ın genel başkanlığındaki TİP’te de problemler bitmeyecekti. GYK’nin çalışmaması ve toplanamaması, yeni genel başkan Aslan’ı sıkıntıya sokmuştu. Mehmet Ali Aslan’a TİP genel başkanlığı gömleği büyük gelmişti. 5 Hafta önce seçilmiş olduğu genel başkanlıktan 21 Aralık 1969 günü yapılan GYK toplantısında istifa etti. Yerine genel başkanlığa tek aday olan Şaban Yıldız ittifakla seçildi. Genel Sekreterliğe de Behice Boran getirildi.
Şaban Yıldız’ın liderliğindeki TİP, partinin hiçbir organının işlemediği MYK ve GYK üyelerinin faal olarak çalışmadığı ve toplantılara katılmadıkları gerekçesiyle 3 Ocak 1970’de yeniden toplanır. Bu toplantıda EMEK muhalefeti Aybar’ı ve Aybarcıları büyük ölçüde tasfiye etti. MYK’ya hakim oldu. Artık partiye hakim olan EMEK grubunun karşısında kala kala Aybarcılardan daha radikal ve daha sert olan MDD’ciler kalmıştı. MDD’ciler de asıl güçlerini TİP içindeki yönetimden değil daha çok parti tabanındaki genç kesimlerden ve üyelerden alıyordu.
Aybar’ın istifası Aren–Boran muhalefeti kadar MDD’ci ve Üçüncü Yolcuları da sevindirmişti. Aybar gitti, ama kavga bitmedi. Şimdi yeni bir kavga başlayacaktı TİP’te. Bu defa TİP’e hakim olacak olan Aren–Boran grubu ile MDD’ciler arasında kıran kırana bir mücadele başlayacaktı. Üçüncü Yolcuların ağırlığı yoktu. Aybarcılar ise artık tamamen pasifize olacaklardı.
Doğan Özgüden ve İdris Küçükömer çevresiyle, ideolojik anlamda en çok çatışan, Doğan Avcıoğlu’nun YÖN devrim çizgisiyle, Mihri Belli’nin önderliğini yaptığı MDD’ci akımdı. TİP bilim ve Araştırma kurulu üyesi İdris Küçükömer’in 1969’da kaleme aldığı ve yayınlanan “Düzenin Yabancılaşması” adlı tarihsel çözümlemeler içeren eseri, Avcıoğlu ve Belli kanadı tarafından ağır şekilde eleştirilmişti. Küçükömer “Düzenin Yabancılaşması”nda darbeci ve cuntacı anlayışların eleştirisini yapıyor, halka rağmen batıcı laik bürokratların rejime hakim olduğunu açıkça ortaya koyuyordu. İşte bu tespitler yüzünden sol Kemalist ve sosyalist darbeci, militarist anlayışlar İdris Küçükömer’in tezlerine ve ANT çevresine husumet duyacaktı.
Aybar’ın istifası MDD’cilerin yayın organı Türk Solu Dergisinin 25 Kasım 1969 tarihli 106. sayısında “Aybar’ın İstifası Üzerine” başlıklı yayınlan, başyazıda “Filipin demokrasiciliğinin canlı bir ürünü olan icazetli sosyalizm iflas etmiştir” diyerek karşılanıyordu. MDD’ciler partiye hakim olan Aren–Boran ikilisini de “Aybar ve Aren oportünizmi aynıdır” diyerek eleştiriyorlardı. Ve Aybar’a karşı yürütülen “Aren–Boran muhalefetini” “sahte muhalefet” olarak görüyor ve şunları söylüyorlardı:
Uzun bir süre el ele, ihanet yolunda birlikte yürürken TİP yönetimine hakim oportünist bir klik, bilindiği gibi, TİP 3. Olağan Kongresi eşiğinde, Arenci Hizbin Aybar “güler yüzlü sosyalizm” dedi, “Proudhon’un okunmasını tavsiye etti” gibi gerçeklerle TİP yıkıcılığının sorumluluğunu üzerinden atmak amacıyla sözde bir muhalefete girişmesiyle ikiye bölünmüştür. Aybar’a karşı yürütülen Arenci muhalefet hiç bir ilkeye, daha doğrusu ilkelerde ayrılığa dayanmadığı: Devrimci hareketin bütün temel meselelerinde Aybar’la aynı görüş ve tahlilleri paylaştığı için sahte bir muhalefet olmuştur. Proleter devrimcileri o günden bu yana, bu muhalefetin ilkesizliğini, sözdeliğini çeşitli vesilelerle ortaya koymuşlar. Aybar ve Aren oportünizminin hiç bir şekilde birbirinden ayrılamayacağını, sadece tek bir Aybar–Aren oportünizminden söz edilebileceğini, bunların ikisinin de aynı soydan olduklarını göstermişlerdir.[3]
Yine Türk Solu dergisinin 24 Şubat 1970 tarihli 119. sayısında yazılan başyazıda “TİP içinde Proleter Devrimcilerin Düşmanı Aybar–Aren Oportünizmidir” denilerek taraftarlarını TİP 4. Olağan kongre öncesi parti içinde Aybarcılara ve Aren–Boran ekibine karşı mücadeleye çağırıyordu.