Aybar Taraftarlarıyla Yön ve MDD’ciler Malatya’daki 2. Büyük Kongrede Kapıştılar.
Aybar Taraftarlarıyla Yön ve MDD’ciler Malatya’daki 2. Büyük Kongrede Kapıştılar.
10 Ekim 1965 genel seçimlerinde 15 milletvekili çıkararak parlamentoya giren TİP kısa zamanda Türkiye’nin gündemine yerleşiverecekti. Tüm oyların %3’ünü alan TİP 276 bin oy almıştı. Seçim sonucunda parti yönetici kadrosunun büyük bir çoğunluğu meclise girmişti. MYK adeta parlamentoya taşınmıştı. Seçimlerden sonra sol Kemalist Yön dergisinde başlatılan TİP tartışmaları sosyalist ortamı karıştırmış hareketlendirmişti. TİP’in ikinci büyük kongresine iki ay kala açılan bu tartışmanın amacı TİP içerisindeki milli demokratik devrimci kanadı güçlendirmekti. Aybar’ın liderliğindeki TİP’in sosyalist devrim görüşüne karşı çıkan Yön çevresi ve Mihri Belli’nin önderliğindeki MDD’ciler bunların TİP içindeki taraftarları ikinci büyük kongrede partide güç kazanmak için yoğun bir faaliyet gösterecekti.
Yön dergisi “Yeni Dönem” başlığıyla seçimlerden sonra TİP’e karşı muhalefet kampanyası başlatır. Muhalefetin başını da teorisyenleri Doğan Avcıoğlu’yla eski Tüfekler olarak adlandırılan TKP’lilerden Yön Dergisi’nde “eski tüfekçi ve Mehmet Doğu” takma isimleriyle 1962’den itibaren yazılar yazan Mihri Belli çekmiştir. Her ikisinin de Devrim anlayışı birbirine yakındı ikisi de milli demokratik devrim olarak adlandırılan düşünceyi savunuyorlardı.
TİP yönetiminin karşısına aldığı kişiler arasında en eski sosyalistlerden Hikmet Kıvılcımlı da gelmekteydi. Kıvılcımlı il ve ilçe kongrelerinin yapıldığı yaz aylarında “Uyarmak İçin Uyanmalı, Uyanmak İçin Uyarmalı” adlı bir broşür yazıp yayınladı. Bu broşür önce Samsun’da çıkan “Çatı” adlı bir yerel dergide yazı dizisi olarak çıktı, daha sonra broşür haline getirildi.
TİP içerisindeki taraftarları vasıtasıyla bunu örgütlere dağıttırdı. Amacı parti örgütlerinde kendi görüşlerinin propagandasını yayarak muhalefet oluşturmaya çalışmaktı. Parti yönetiminin kendisine ambargo uygulamasına rağmen Kongre öncesi İstanbul Üsküdar ilçesine üyelik için başvurmuştu.
Mihri Belli ve aynı görüşü paylaşan sosyalistler, kendilerini geçmiş hareketten bağımsız görmüyorlardı: 1951 TKP tutuklamalarını izleyen günlerde ayrışan ve belirginleşen Reşat Fuat çizgisini savunuyorlardı. Mihri Belli, II. Büyük Kongre öncesi, “sekter”, “oportünist” ve “pasifist” olarak nitelediği TİP politikasına karşı, alternatif bir politika öneriyordu. Bu politika sonraları “Milli Demokratik Devrim” stratejisi olarak biçimlenecekti. Belli’ye göre, “Türk toplumunun önündeki devrimci görev”, “Türk milli bağımsızlığını gerçekleştirerek feodalizmi tüm izleriyle ortadan kaldırmak milli birlik içinde özgür Türk ulusunun engelsiz gelişme şartlarını hazırlamak”tı; “Demokratik Devrim”de proletarya, küçük ve milli burjuvazi, asker–sivil–aydın zümre devrim yanında, emperyalizm, komprador burjuvazi ve feodal ağa karşı devrim yanında yer alacaktı. “Milli Demokratik Devrim”in yalnızca parlamenter yollarla gerçekleştirilebileceğini tam açık olarak olmasa da bir biçimde hissettiriyordu.[1]
İlk büyük kongreden iki yıl 7 ay sonra 30 Eylül 1966 tarihinde TİP Ankara’da olağanüstü kongre yaptı. Bu toplantının gerekçesi tüzükte büyük kongre delegesi sayısını arttıracak değişiklikler yapmaktı. Böyle bir öneri 1. Büyük Kongre sırasında Nebil Varuy tarafından yapılmış ancak Aybar ve yakın çalışma arkadaşları delege sayısı arttırılırsa parti yönetiminin sosyalistlerin elinden çıkabileceği kaygısında olduklarını belirtmeleri üzerine reddedilmişti.
Birinci kongrede delegasyona yönelmiş olan haklı itirazları karşılamak ve ayrıca parti örgütlerinin büyük kongreye yeterli bir biçimde temsil edilmelerini sağlamak için olağanüstü kongreye gidilme kararı alındı. İlk kongre 52 delegeyle toplanmıştı. İkinci kongre bu düzenlemeyle 264 delegeyle toplanacaktı.
Olağanüstü kongreden iki ay sonra 20–24 Kasım 1966’da Malatya’da yapılacak TİP 2. Olağan Kongresine Yön MDD ittifakı TİP genel merkezine açıktan tavır koyan siyasi faaliyetler ve çalışmalar yaparak hazırlandı. 22–23 Ekim’de İstanbul’da yapılan il kongresinde muhalefet açıkça kendisini dışa vuracaktı. Bu kongrede divan başkanlığı seçimine aday olarak gösterilen Sadun Aren muhalefetin gösterdiği aday Ümran Baran karşısında seçimi bir kaç oy farkla kazanabilmişti. Bu oylama muhalefet içinde bir güç denemesi olmuştu. Aynı kongrede Dr. Hikmet Kıvılcımlı’nın partiye kaydının yapılması için muhalefet tarafından da çok imzalı bir önergenin verilmesi TİP’deki muhalefetin ne noktada olduğunu göstermekteydi. 28 Ekim 1966’da TİP genel merkezi bir yazıyla Hikmet Kıvılcımlı’nın üyeliğini uygun bulmadığını TİP İstanbul İl Yönetimi’ne bir yazıyla bildirmişti. TİP yönetimi Dr. Hikmet Kıvılcımlı gibi eski tüfeklerin partiye girmesini ve hakim olmasını istemiyordu.
TİP yönetimi muhalefete gözdağı vermek için 4 Kasım 1966 günü yapmış olduğu MYK toplantısında İstanbul il örgütünden MDD taraftarları olarak bilinen başını Dr. Sevinç Özgüner’in çektiği 17 üyeyi partiden çıkarma istemiyle Haysiyet Divanı’na sevk etmişti. Genel merkezin bu istemi MHD tarafından yerinde görülmeyerek reddedilmişti. Bu olay parti üst yönetimi tarafından önemli ve ciddi bir muhalefetin göstergesi olarak görülmüş ve değerlendirilmişti. Zaten parti merkez yönetimi de muhalefetin önünü kesmek için büyük kongrenin Malatya’da yapılmasını kararlaştırmıştı.
İstanbul İl Kongresi’nden 8 gün sonra yapılan Ankara İl Kongresi’nde de her iki grup arasında yoğun tartışmalar yaşanmıştır. Parti lideri Aybar, en büyük tehlikeyi eski tüfekler diye adlandırdığı Mihri Belli’nin başını çektiği grubu ve Yön çevresini göstermişti. Yön Dergisi’nin 11 Kasım 1966 tarihli sayısında Erdoğan Başar “Yeter Artık” başlıklı yazısında Aybar’ı muhbirlikle suçlamakta TİP yönetimini oportünist davranmakla itham etmekteydi.
TİP genel merkezi aleyhine sürdürülen kampanyanın örgütsel stratejisini çizenlerden biri Mihri Belli’ydi. Mihri Belli TİP 2. Büyük Kongresi’nde konuşacak isimleri de çok önceden tespit etmişti. Bunlardan biri Can Yücel’di. Mihri Belli ve yandaşlarının ortak görüşleri 11 Kasım 1966’da Yön dergisinde yani TİP kongresinden dokuz gün önce “TİP Nereye Gidiyor?” başlığıyla yayınlanıyordu. Makale Mihri Belli sempatizanı TİP Malatya delegesi Vahap Erdoğdu’nun imzasıyla yayınlanmıştı. Erdoğdu imzalı yazı kongrede söz alacak olan MDD sözcülerinin savunacakları belli başlı görüşleri içermekteydi. Bir takım tüzük hükümleri, konuşma sürelerinin kısıtlanması gibi gerekçelerle, söyleyecek sözü olanların konuşturulmaması ihtimali göz önünde tutularak bu yazının kongre arefesinde yayınlanması uygun görülmüştü.
20–24 Kasım tarihinde Malatya’da yapılan, TİP’in tarihindeki dönüm noktalarından biri olan 2. Büyük Kongresi işte böyle bir ortamda yapılmıştı. Kongre elektrikli bir havada gerçekleştirildi. Kongreye eski tüfeklerden Hikmet Kıvılcımlı ve Yön akımının lideri Doğan Avcıoğlu da katılmıştı. 22 yıl komünizm fikri uğruna hapis yatan eski tüfeklerden Dr. Hikmet Kıvılcımlı kongrede salonun en arka tarafında tek başına oturuyordu. Kıvılcımlı’nın salona gelmesi ve delegelerden ilgi görmesi parti üst yönetiminin tepkisine sebep olmuştu. Maraş delegesi MDD’ci Taşkesen’e göre; “korkudan delegeler bu kıdemli savaşçının yanına gidip, kongremize hoş geldin diyemiyordu”[2]
MDD’cilerin önde gelen isimlerinden biri olan Mihri Belli ise kongreye katılmamış, gelişmeleri Ankara’dan takip etmişti. Kongrenin divan başkanlığını Çetin Altan yapmıştı. Altan muhalefete mensup delegelerin kongrede konuşmalarına sürekli müdahalede bulunmuş bazı delegelerin konuşmalarını yarıda kesmişti. Malatya delegesi, Mihri Belli taraftarı Vahap Erdoğdu’nun TİP genel merkezini eleştiren konuşması TİP delegesi yazar Yaşar Kemal tarafından üzerine yürünerek kesilmişti. Vahap Erdoğdu, Yaşar Kemal ve birçok genel merkez yanlısı delegelerin baskısı sonucu konuşmasını yarıda kesmişti. Yaşar Kemal, Vahap Erdoğdu’yu bozgunculuk ve provokatörlükle suçluyordu. Yine MDD’ci kanattan Sevinç Özgüner’in ve birçok muhalefete mensup MDD’cilerin TİP liderliğini eleştiren konuşmaları protestolarla karşılanmış ve engellenmek istenmişti.
Mihri Belli taraftarlarının kongrede konuşmaları hızlı Aybarcı, romancı, parti delegesi Yaşar Kemal’i rahatsız etmişti. Yaşar Kemal, kongrede kulis çalışmaları yapan MDD’ci Mehmet Taşkesen’e “kovboy Mihri”nin adamları mısınız diyerek dalga geçiyordu.
Kongre, Aybar’ın yetkilerinin kısmen kısıtlanmasına GYK’nin en üst organ haline getirilmesine karşı olan ve MYK’nin yetkilerinin en ufak bir şekilde kısıtlanmasına imkan tanımak istemeyen Genel Merkez’in baskısı altında geçmişti. Genel merkeze ve partiye bağlılıkları tartışma götürmeyecek bir tüzük tadil komisyonunun raporu dahi Aybar’dan sonra partinin önemli isimlerinden biri olan Behice Boran’ın gayretleri ve mücadelesiyle “Cehenneme giden yol da iyi niyetlerle doludur” sözüyle reddedilmiştir.
Kongrede dışardan partiye yöneltilen eleştiriler ve muhalefet tarafından geliştirilen MDD stratejisi reddedildi. Ardından sakıncalı konumdaki üyelerin saptanmasına yönelik bir “iz sürme” başlatıldı. Genelde “eski tüfeklerle” özelde “milli demokratik devrim” tezini savunanlarla ilişkili olan üyeler “av”dı. “İz sürme” sonucu yakalanan “avlar” ya istifa etmek zorunda bırakıldı ya da ihraç edildi.[3]