Aydınlar bunu tartışıyordu
Aydınlar bunu tartışıyordu.
Üniversite yurtlarında ışıklar sabahlara kadar sönmüyor; gençlik bunu tartışıyordu: “Boyun mu eğmeli? Baş mı kaldırmalı?”
Beklenen oldu: Adı azat olan Kazak, başkaldırdı. Moskova’ya “yeter!” diyordu. “Yeter! Kazakistan Kazaklarındır.”
On binlerce genç sokaklardaydı. Üniversiteler boşalmıştı.
Muhtar Şahanovlar, Mekimtas Mirzaahmetovlar, Rahmankul Berdibaylar… Yüzlerce aydın sokaklardaydı.
Halk sokaklardaydı.
Yüzbaşılar, albaylar Kızılordunun verdiği yıldızları söküp atmış, “bize yıldızlarınız değil, gökbayraktaki güneşimiz gerek” diyorlardı. Onlar da sokaklardaydılar .
Kazak, Kazakistan’ı istiyordu.
Polis şaşkındı.
KGB şaşkındı.
Moskova şaşkındı.
16 Jeltoksan; SSCB’de milliyetler meselesinin aysbergiydi. Ardında koca bir dağ vardı: Yılların yok edemediği, propagandanın en ince tekniklerinin zayıflatamadığı vatan ve istiklal tutkusu vardı.
Ellerinde yalnızca “Kazakistan Kazaklarındır” inancından başka bir şeyleri olmayan gençlerin üzerine kalaşnikoflar ateş püskürüyordu. Almatı, kan gölüne dönmüştü. Kızılordu, Almatı’ya, tümen üstüne tümen asker yığıyordu.
Bugün Kazak bir halk; bir yürekti ve o yürek bir tek şey haykırılıyordu : “Kazakistan Kazak1arındır.” “
Yetmiş yılda kazanılan mevzi terk edilmemeliydi.
Ve nihayet Moskova, adamını geri çekti.
Almatı, Kazak kanıyla sulandı. Binlerce şehit bırakıldı geride.
O gün jeltoksan şehitlerinin ruhu, güneşli gök bayrağa, şahin olup yerleşti. Şimdi onlar, hür Kazakistan semalarından, bağımsız Kazakistan topraklarını seyrediyorlar. Kazakistan bağımsız yaşadıkça ebedi alemde rahat olacaklar. Ruhları şad olsun!
Gerçekte Kazakistan, 16 Aralık 1986’da bağımsız oldu; ancak bağımsızlığın resmi ilanı için 5 yıl beklemek gerekti ve kahraman Kazak halkı 16 Aralık 1991 günü, Bağımsız Kazakistan Cumhuriyetini ilan etti.
Eğer, 1986 yılı 16 Aralık hadiseleri olmasaydı, bugünkü bağımsız Kazakistan da olmayabilirdi. Başında Moskova’dan tayin edilmiş Rus idarecileri ile Sovyetlerin dağılma sürecine girecek olan bir Kazakistan’ı, kim bilir hangi sıkıntılar bekliyor olacaktı. Bugün dahi bazı Rus şovenistlerinin topraklarında gözü olduğu bir Kazakistan, kim bilir hangi maceralara sürüklenecekti.
Sovyetler dağılırken Kazakistan idarecileri daha erken bir tarihte bağımsızlık ilan edebilirlerdi. 1991 yılının Ağustosu, Ekimi, Kasımı bağımsızlık ilanı için uygun günlerdi; ama onlar büyük bir şuurla 16 Aralık’ın gelmesini beklediler ve o gün bağımsızlıklarını, büyük politikacı Nursultan Nazarbayev’in sesinden bütün dünyaya duyurdu1ar.
Bugün Kazakistan bağımsızlığının yedinci yılını kutluyor.
Kutlu Olsun Bavurum!
Kutlu Olsun Kardeşim!
Ruhlarınız Şad Olsun Jeltoksan Şehitleri!