27 Mayıs’dan 12 Eylül’e

Bağ-Kur İdare Meclisi Azalığı

BAĞ-KUR İDARE MECLİSİ AZALIĞI
GİMA İDARE MECLİSİ AZALIĞI
1977’de Türkeş Başbakan Yardımcısı idi. Makamında ziyarete gittim. Önce Özel Kalem’e uğradım. Türkeş’in henüz gelmediğini öğrendim. Özel Kalem Müdürü:
— Efendim, size bir müjdemiz var. Müjdemize ne verirsiniz?
“Konu nedir?” diye sordum:
— Bağ-Kur İdare Meclisi Azalığı için tayininiz çıkıyor. Başkanım sizin isminizi Şevket Bülent Yahnici’yle Bağ-Kur Genel Müdürlüğü’ne gönderdi.
“Bana Şevket Bülent Yahnici’yi bulun” dedim. Buldular. “Verilen haber doğru mu?” diye sordum; “Evet efendim, doğrudur” dedi ve aramızda şu diyalog geçti:
— İzinin üzerine dön, genel müdüre git, bu tayini durdurmasını söyle.
Cevap verdi:
— Başbakan Yardımcısı Alpaslan Türkeş’in izni olmadan ben o işi yapamam.
— Bütün mesuliyeti alıyorum. Kendisini de bekliyorum. Bu konuyu görüşeceğim. Sana söz getirtmem.
Bunu üzerine Şevket Bülent Yahnici benim istediğim istikametinde meseleyi halletti. Derken Türkeş makamına geldi. Beraberce odasına geçtik. Daha oturmadan, “Albayım” dedim ve devamla:
— Benim için bir tasarrufta bulunmuşsunuz. Ben onu iptal ettirdim.
Durumu anlattım. Canı sıkılmıştı. Israr etti. İzah ettim:
— Albayım, 27 Mayıs 1960 İhtilali’nde biz bu kurumları lav etmiştik. Israr etmeyin içime sindiremem.
O da ısrar etmedi mesele böylece halledildi. Bu olaydan bir müddet sonra Ankara Atatürk Kapalı Spor Salonu’nda hamasi bir gece tertip edilmiş, Türkeş’te o geceye gelmişti. Ben Türkeş’in sağında, Ticaret Bakanı Agah Oktay Güner’de solunda oturuyorduk. Bir ara Agah, Türkeş’e dönerek:
— Sayın Başkanım huzuru alinizde Ahmet ağabeye bir teklifte bulunmak istiyorum. Gima Genel Müdürü olarak kimi arzu ederlerse bir isim lutfetsinler kendileri de İdare Meclisi Üyeliği’ni kabul buyursunlar.
Türkeş’in bu hususta tecrübesi vardı. Benim bu yolda refleksimi biliyordu. Onun için sessiz kalmayı tercih etti. Fakat Agah Oktay Güner onun bu sessizliğini yanlış yordu. Şöyle ki: Türkeş, Ahmet ağabeyin bu göreve gelmesini istemiyor. Teklifini de geri çekemiyordu. Sessizliği bozan ben oldum:
— Albayım, Sayın Bakan’ı görevden alın.
Türkeş:
— Ben Agah’ın bakanlığından memnunum.
— Efendim, o bakanlığı bir başka arkadaşa verebiliriz. Bu bakanlık görevini bir başkası da yapabilir. Agah Bey çarığı giysin, asayı alsın, Anadolu’yu beraberce karış karış dolaşalım.
Benim bu beyanımdan sonra sessizlik büsbütün artmıştı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Content is protected !!