Biraz Daha Çalışayım da Yevmiyemi Tam Alayım
BİRAZ DAHA ÇALIŞAYIM DA YEVMİYEMİ TAM ALAYIM
Burçak yolma işinde kadın-erkek birçok işçi vardı. Yevmiye de 75 kuruştu. Arif dayı da dayıbaşımızdı. Dayıbaşı beni hamile olan Eyşe hala ile bir çıkıma vermişti. Eyşe hala ile beraber bir çıkımı götürüyorduk. Eyşe hala bir ara dereye doğru gitti, gözden kayboldu. Ben “ihtiyaç için gitmiştir” diye düşünüp işime devam ettim. Fakat Eyşe hala gecikmişti. Bu gecikmeyi hanım işçilere haber verdim, ilgilendiler. Az sonra kucaklarında bir çocuk tarlaya geliyorlardı. Aralarındaki konuşmaları duyuyordum. Eyşe hala şöyle diyordu:
— Kardeşler beni eve götürmeyin. Çocuğu şu dala asarız, bakın öğle oldu, biraz daha çalışayım da yevmiyemi tam alayım.
Anadolu insanının helal rızık konusunda gösterdiği hassasiyete bakın.
Faiz haramdır diyen ve faiz müessesesine karşı çıkan aziz insanlara mürteci damgasını vuranlar o Eyşe halanın babasıdır. Kızını tebrik ederken babasını tahkir etmeyiniz. Kendisini tozlu yollardan köye götürdüler. Ben o gün onun hizmetini telafi etmeye çalıştım.
Ortaokulu Akhisar’da tamamladıktan sonra 1 yıl Edirne Lisesi’nde okudum ve oradan da Bursa Askeri Lisesi’ne geçtim. Bursa’da Numan Esin ile tanıştık. O Biga’nın Danişment köyündendi ben de Akhisar Sünnetçiler Köyü’nden. İkimizde köy çocuğuyduk. O yaşlarda memleket meselelerini düşünüyor, çareler arıyorduk. Üzerinde durduğumuz konular şunlardı:
1. Köylünün meseleleri: Her ne kadar Atatürk, “Türk Köylüsü Millet’in efendisidir.” demiş ise de bu söz güzel bir slogan olmaktan öteye gidememiştir. Köylü horlanmaktan ve sömürülmekten kurtulamamıştır. Bunun için çareler üretmeye çalışıyorduk.
2. Türk Milleti bir kültür istilasına uğramıştır. Milli ve manevi değerlerimiz, kültür değerlerimiz tahrip ve tağyire uğramıştır. Bu istilanın başlangıcı uzak bir geçmişe dayanmaktadır; fakat yakın geçmişte sürat kazanmıştır. Dansı yabancı bir kültürün ürünü olarak görüyor ve ona boykot ilan ediyorduk.
Bu düşüncelerimiz bizim örgütlenmemize ilham oldu. Numan’la beraber aynı düşünceyi paylaşan arkadaşlarla bir araya gelmeye başladık. Naci Kuşadalı, Saim Keleştimur, Bektaş Bağtaş, Arif Özçelik, Cemal Ayabakan hatırlayabildiklerim arasındadır.
Askeri Lise’de ayda 750 kuruş harçlık verirlerdi. Bu paranın 250 kuruşunu bir fonda toplardık. Harp Okulu’nda Mehmet Rıfkı Erdoğdu, Vecihi Öğütçüoğlu, Raif Babaoğlu, Sami Karamısır’la tanıştık. Harp Okulu’nda üyelerden aldığımız aidat 10 Liraya yükseldi. 1949’da subay çıkınca 20 Liraya yükseldi.