Dr. Şıvan KDP-T’yi kuruyor
Dr. Şıvan KDP-T’yi kuruyor
Sait Elçi Antalya cezaevindeyken Isparta ve Antalya arasında mekik dokuyarak T–KDP’lilerin ihtiyaçlarını karşılayan, mahkemelerini izleyen, Elçi’nin en yakın arkadaşı Sait Kırmızıtoprak’la yolları ayrılacaktı. Sait Kırmızıtoprak partinin milliyetçi bir çizgi izlediğini, bunun yanlış olduğunu söyleyerek Marksist bir çizgide parti politikalarının hayata geçirilmesini istiyordu.
T–KDP kanalıyla Kuzey Irak’a geçtikten sonra 11 Mart 1970 otonomi anlaşmasına kadar Barzani’nin peşmergeleriyle Baas ordusuna karşı savaşan ve yaralanan peşmergelerin doktorluğunu yapan Dr. Şıvan örgütçü yapısı ve ideolojik kimliği ile kısa sürede I–KDP içerisinde tanınan bir siyasi kişilik haline geldi. Burada “Irak Baas Irkçılığı ve Kürt Halk Hareketi” isimli bir kitap da yazdı. Barzani’yi “Kürdistan’ın Ho Che Minh”i olarak gösteriyor, göklere çıkarıyordu.
Sait Kırmızıtoprak sosyalizme, Marksizm–Leninizme ilk vurgu yapanlardan biridir. Bundan dolayı Kürt hareketinde sosyalizm denince Sait Kırmızıtoprak’ı özel olarak anmak gerekir.
Sait Elçi ve arkadaşları ise Kırmızıtoprak’ın görüşlerine karşı çıkıyordu. Onlar daha çok Irak’taki Barzani önderliğindeki I–KDP politikalarıyla hareket etmekten yanaydılar.
Dr. Şıvan da Sait Elçi gibi “49’lar” ve “23’ler” olayında yer almış isimlerden biriydi. Görüş ayrılıkları Elçi ile Kırmızıtoprak’ı yol ayrımına getirecekti. Sait Kırmızıtoprak T–KDP’den ayrılarak “Türkiye’de Kürdistan Demokrat Partisi”ni (KDP–T) kurdu. İki parti arasında “de” farkından oluşan bu ayrılık ileride kanlı cinayetlerle sonuçlanacaktı. T–KDP’nin 30 yöneticisinin ve üyesinin mahkemelerce yargılandığı ve tutuklandığı süreçte bir kısmı Irak’a kaçan T–KDP yöneticileri arasında şiddetli görüş ayrılıkları baş göstermişti. Sait Elçi’nin tahliyesinden sonra T–KDP’den ayrı bir parti kuran Sait Kırmızıtoprak, T–KDP’nin genel sekreteri, birlikte uzun bir dönem mücadele ettiği Sait Elçi’ye haber göndererek her iki partinin birliğini sağlayacak yeni bir toplantı yapılarak örgütlenmeye gidilmesini ve silahlı mücadelenin başlatılmasını istiyordu.
Sait Elçi ise eski yol arkadaşının bu tutumuna kırgın ve kızgındı. Arkadaşlarına “biz Sait Kırmızıtoprak’ı Kuzey Irak’a ayrı bir parti kursun, hareketi bölsün diye göndermedik” diye sitemde bulunuyordu. Şıvan’ı kendisine verdiği sözü tutmamakla, yanlış işler yapmakla itham ediyor, “iki parti olmaz, partilerin birleşmesi gerekir” diyordu. “Gerekirse Kuzey Irak’a gider, kendisiyle konuşur, bu tutumundan vazgeçiririm” inancını taşıyordu.
Sait Elçi, Dr. Şıvan’ın ayrı bir örgütlenmeye gittiğini kendisine haber veren, “tedbirini al” diyen Faik Bucak’ın oğlu Serhat Bucak’a endişeye kapılmamasını söyleyerek Şıvan’la ilgili şu sözleri naklediyordu:
Türkiye Kürdistan’ında bugüne kadar iki ihtilalci yetişti. Biri hatırasına ömrümün sonuna kadar bağlı kalacağını Faik Ağabey’dir. O şimdi madden yok. İkincisi de Sait Kırmızıtoprak’tır.
Sait Elçi kafasına, Irak’a gidip Şıvan’la konuşmayı koymuştu. Bir kısım T–KDP’lilerin “Gitme, başına bir hal gelir” demelerine rağmen, soluğu Zaho’daki I–KDP’nin karargahında aldı. Bu karargahta Dr. Şıvan ve kendisiyle beraber hareket eden arkadaşları da vardı. Elçi Şıvan’a haber göndererek, parti meseleleriyle konuşmak istediğini bildirir.