Girit Türkleri Hrıstiyanların Elinden Ne Çekiyordu?
Girit Türkleri Hrıstiyanların Elinden Ne Çekiyordu?
Girit’ten Paris’teki İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne sık sık gönderilen mektuplarda Girit Türklerinin adadaki Hristiyanların elinden neler çektikleri pek acıklı bir suretle anlatılıyordu. Abdülhamid idaresinin Hristiyanlara imtiyaz vererek ve Girit Türklerini ihmal ederek ne büyük fenalıklara sebep olduğundan bahseden bu mektuplardan birisinde deniliyordu ki:
“Siz millete hizmet için meydanı cesarete atılmış olan mes’ut bir cemiyetsiniz. Avrupa efkar-ı umumiyesinin sözde hakikati dinlemekten memunun görünen kulaklarına feryatlarını hiçbir suretle isale muvaffak olamıyan Girit İslâmlarına muavenette bulunmak sizin için bir vazife olmalıdır. Malumdur ki şimdi memleketimizde saadet ve refah hal, Hristiyan tebeaya münhasır gibidir. Hele Girit Hristiyanlarının saadeti için bahşedilen imtiyazları yüzünden İslâm ahalinin uğradığı belalara vakıf olsanız, gözleriniz kanlı yaşlarla dolardı.
Sözde Avrupalılar din ve mezhep tefrik etmeksizin beşeriyetin saadetine çalışmayı en büyük vazife bilirler. Bununla beraber yine Müslümanları beşeriyetten istisna edecek kadar haksızlık gösteriyorlar. Ecnebi ihtilalinde Avrupa Gazetelerine akseden yalanlar bu davamızı isbata kafidir. Girid’in elli altmış senelik tarihçe vekayii içinde büyük bir fecayi istatistiğini teşkil eden Hristiyan mezaliminin binde biri bile Avrupa Gazetelerinde görülmedi. Fakat bir Hristiyanın burnu bile kanasa, bu vak’a büyük bir kıtal suretinde gösteriliyor.
Ezcümle geçenlerde Halpa yolunda bir çocuk tarafından atılıp kazara Rus konsolosunun arabasına tesadüf eden bir taş – İslâmlar tarafından Rus konsolosuna tecavüz edildi – diyerek ehemmiyetli bir vak’a gibi telgraf suretile Yunan Gazetelerine yazıldı, bunu “Tan” Gazetesi de aldı.
Eski Girit ihtilalelerini bir tarafa bırakalım. Yalnız bu vak’a zuhur eden ve yine ecnebilerin eseri tahriki olan ihtilalde köylerdeki İslâm halka karşı Hristiyanlar tarafından yapılan zulümlerin tafsili büyük bir fecayi tarihi meydana getirir. İslâm kadınlarının en şeni bir surette ırzlarına tecavüz, üç buçuk aylık masumlara varıncaya kadar katl-i nüfus, erkeklerin ayna karşısında derilerinin yüzülmesi, köylerdeki İslâm evlerinin yakılması gibi en vahşi canavarların bile cür’et edemeyeceği nice fecayi yapıldı. Bunları Avrupa Gazetelerinde gördünüz mü?
Girit Adası’nı emin ve asayiş içinde yaşatan Mahmut Celalettin Paşa’ya kurşun atan ve o vakitten bugüne gelinceye kadar İslâm ahaliden ve Türk askerlerinden beş yüzü mütecaviz nüfusu öldüren hep Hristiyan şerirlerdir. Hristiyan eşkiyanın taarruzundan kurtulabilen İslâmlar yurtlarını terkederek merkezlere iltica ediyorlar. Bununla beraber Avrupalıların nazarında barbar ve mutaassıp olanlar yine Türklerdir!
Su kenarlarında ne kadar asil Girit’li vardır ki köylerdeki emlakının yanına varmazlar. Girit İslâmları arasında bir kişiye tesadüf etmezsiniz ki babası, kardeşi ve yahut akrabasında birisi haksız olarak katledilmemiş olsun! Bu mezalim altmış seneden beri devam ediyor. Buna rağmen adadaki Hristiyanlar İslâmlara karşı olan şikayetlerini ayyuka çıkarıyorlar.
Hristiyanların şarlatanlıktaki maharetleri, yalan feryatları medeni Avrupa’nın merhametini tahrik ediyor. Neticede mazlum olan İslâmlara “barbarlık” gibi bir bela kabusu çöküyor. Bilmem ne hikmete mebnidir ki Avrupa her meseleye ters tarafından bakıyor.
Bu halleri gördükçe davalarında en medeni geçinen Avrupa’nın da vahşet-i efkarına hükmetmemek elden gelmiyor.
İnsan bütün bu ahvali muhakeme ederken şu neticeye vasıl oluyor:
“Avrupa şahsi menfaatlerini temin için İslâm memleketlerinden çıkan her meselenin yüzüne bir maske geçirerek bakıyor, meydana gelen makus vaziyeti de gönlünün istediği bir renkte görüyor.”
Osmanlı hükûmeti ise, bu gailelerin arkasını almak için midir, yoksa Avrupa efkarını tadil için midir, yahut bizim anlayamadğımız sebeplerden midir, nedir? Her gün Hristiyan tebeaya karşı lütuf dairesini tevsi ediyor, İslâmların felaketien acımak istemiyor, yahut elinde gelmiyor. Her dakika ahvalimizin perişanlığı artıyor.
Ezcümle bu defa adadaki asayişi, esasından sarsan Hristiyan şerirlerin hepsi şiddetle tedibe istihkak kesbettikleri halde tediplerinde müsemaha ediliyor. Halbuki hükûmet silahlarını terkederek itaate geri dönecek olurlarsa, bazı temennilerinin ve arzularının terviçinde hükûmet tarafından cömertlik gösterileceğini söylüyor.
Esasen adadaki Hristiyanlar, imtiyazlar verilmesi İslâmların saadet halini yıkmaktan başka bir şeye yaramıyor, çünkü Hristiyanlar o imtiyazları, suistimal etmekten başka bir maksatla istemiyorlar.
Onların maksadı harita üzerindeki Osmanlı boyasını büsbütün ortadan kaldırmaktır. İmtiyazlarını derece derece tevsi etmeleri hep maksada hizmet etmek içindir. O imtiyazlar sayesinde adanın bir çok yerlerinde İslâm kalmadı.
Bu imtiyaz bulutları toplana toplana bir gün müthiş bir şimşek fırtınası halinde İslâmların başına yağmaya başlayacaklar ve bütün İslâmları adadan muhacerete mecbur edecektir.
Sözde Şakir Paşa adanın bazı imtiyazlarını tahdit etmek istemiş ve yeni nizamlar tesis eylemişti. Bununla beraber idam cezasına mahkum olan bir hayli mefsedet reisleri bugün yine resmen memur bulunuyorlar. İmtiyazlar tevzi edilirse ne olacak? Buna verilecek cevabın hulasası şudur: Riyaset-i umur tamamile Hıristiyanlara inhisar edecek. Bugün zıyadan kurtulamayan İslâmların hakkı o zaman kimbilir ne olacak? Yemin ile iddia edebilirim ki o zaman mahkeme huzurunda boğazlanacak olan bir İslâm hakkında verilecek olan hüküm bile o maktulün aleyhinde olacak, belki de onun naşi de cezalandırılacaktır.
Acaba Hristiyanlarca matlup olan adalet mu budur? Acaba Avrupa efkar-ı umumiyesi o zaman İslâmların mazlumiyetine inanacak mıdır? Hiç zannetmem.
Bu varakamın Türkçe “Meşveret” Gazetesinde neşrini ve tercümesinin Avrupa efkar-ı umumiyesine arzını hamiyet-i İslâmiye namına rica ederim.”