HALKIN KURTULUŞU – EMEĞİN BİRLİĞİ ÇATIŞMASI
HALKIN KURTULUŞU – EMEĞİN BİRLİĞİ ÇATIŞMASI
Emeğin Birliği: “Gürsel Bakır’ın katili Maocu burjuva uşaklarıdır.”
THKO’nun 1974 affıyla dışarı çıkan kadrolarıyla Filistin kamplarında bulunan lider kadroları 1975 yılında bir araya geldiler. Yapılan ilk toplantıda genel sekreterlik dahil genel durum ele alındı. THKO kadrolarının ortak toplantısında THKO’nun illegal merkezi yayın organı olan “Yoldaş”ın çıkarılması ve yasal yayın olarak da “Halkın Kurtuluşu”nun çıkarılması kararlaştırıldı. İlk sayıları birlikte çıkarılan yayınlar daha sonra örgütte Mao Zedung görüşleri, sosyal emperyalizm ve modern revizyonizm konusunda çıkan tartışmalar sonucunda bölünme meydana geldi. 1975 yılında Teslim Töre önderliğinde küçük bir grup ayrıldı. Bu grup “Emeğin Birliği” adıyla aylık bir gazete çıkartmaya başladı. Emeğin Birliği grubu 1977 yılında yaptığı konferans sonrasında “THKO Mücadelede Birlik” adını bir dönem kullandı.
THKO–MB’nin ilk örgütlendiği alanlar Adıyaman, Antep, Malatya bölgesidir. THKO–MB ilk dönemlerde diğer sol hareketlere oranla silahlı eğitim ve silahlanma yönünden daha tecrübeli ve teçhizatlıydı. Bunda da örgüt mensuplarının Ortadoğu’daki sol örgüt kamplarında gerilla eğitimi almalarının ve Güneydoğu ve Doğuanadolu’da silah kaçakçılığı yapan aşiretlerle olan ilişkisinin payı büyüktü. Legal adıyla Emeğin Birliği illegal adıyla THKO–MB Nisan 1980’de gerçekleştirdiği bir kongre ile “Türkiye Komünist Emek Partisi” (TKEP) adını aldı.
“Emeğin Birliği” çevresinin çıkartmış olduğu işçi hareketine yönelik “İşçi Birliği” gazetesinin Kasım 1978’de çıkan ilk sayısında Maocu ve Enver Hocacı hareketlere karşı ideolojik bir mücadelede tereddüt edilmeyeceğini ifade eden açıklamalar yer aldı. “Emeğin Birliği” grubu da tıpkı İGD gibi “Maocu”, “karşı–devrimci” olarak suçladığı başta “Halkın Kurtuluşu” olmak üzere “Halkın Birliği”, “Halkın Yolu”, “Halkın Sesi” gibi gruplarla ideolojik ve silahlı çatışmalara girdi.
Halkın Kurtuluşu grubu da tıpkı İGD gibi “Emeğin Birliği” çevresini “Sovyet uşağı, sosyal faşist” nitelendirmeleriyle suçluyordu. Bu gruba da İGD ve benzeri gibi Sovyet yanlısı gruplara sergilediği “silahlı şiddeti” uygulamaktan geri durmadı.
Her iki grup arasında aralıklarla da olsa devam eden çatışmalardan biri İstanbul’un Çağlayan semtinde gerçekleşti. Emeğin Birliği çevresine oranla daha güçlü, daha örgütlü olan Halkın Kurtuluşçuları genelde Sovyet yanlısı grupların devam ettiği Çağlayan semtindeki bir kahveyi kurşunlaması sonucu Gürsel Bakır adlı Emeğin Birliği taraftarı öldü. Emeğin Birliği çevresi bu cinayetten Halkın Kurtuluşu’nu sorumlu tuttu. 1 Aralık 1978 tarihli Emeğin Birliği gazetesinin 8. sayısında “Maocu burjuva uşakları emekçi halka karşı yönelttikleri saldırıların hesabını bir bir verecektir” başlıklı yazıda bu cinayetle ilgili şu açıklama yapılıyordu:
Maocu burjuva uşağı “Halkın Kurtuluşçuları”, İstanbul Çağlayan semtinde, devrimcilerin oturduğu bir kahveyi kurşunlayası sonucu, Gürsel Bakır yoldaşımız katledildi. Gürsel Bakır yoldaş, motor tamir işinde çalışan sınıf bilinçli bir işçi, devrimci bir militandı. Hayatını işçi sınıfının kurtuluşuna, yüce sosyalizm davasına adamıştı. Bu yolda sonuna kadar kararlı ve azimlice yürüdü. Proletaryanın devrim davasına bağlı olmanın büyük şerefi ile yaşadı.
Maocu burjuva uşağı, “Halkın Kurtuluşçuları”nın bu saldırısı, sermayenin köpeği, gerici faşist güçlerin katliamlarından, azgınca saldırılarından, kanlı tertiplerinden farksızdır. Bu sosyal şoven burjuva uşaklarının maskeleri düştükçe, karşı–devrimci yüzleri görülüp, işçi sınıfı düşmanlıkları ortaya çıktıkça hırçınlaşıyor, devrimcilere karşı saldırı ve provokasyonlara girişiyorlar. Burjuva uşağı sosyal şoven “Halkın Kurtuluşçuları”nın cani şeflerinin gerçek yüzünü, Türkiye İşçi sınıfı ve emekçi halkı defalarca gördü. Daha dün TÖB–DER’in Ankara Tandoğan mitinginde emekçilere kurşun sıkanlar, 1 Mayıs 1977’de CIA ve MİT’e yaptıkları uşaklıkla işçi katliamına ortak olalar bu canilerdir. Bir süre önce Tunceli’nin Pertek kazasında devrimci bir köy muhtarına yolda pusu kurarak katledeler, Adana’nın Meydan mahallesinde Emeğin Birliği gazetesini satan devrimcilere kurşun sıkanlar bu burjuva uşaklarıdır.
Mao Zedung düşüncesinden kaynaklanan bu sosyal şoven burjuva uşakları; bütün dünyada emperyalistlerin, kendi efendileri olan burjuvalarının safında yerlerini alıyor, karşı devrim kervanına katılıyorlar. Emperyalizmin soğuk savaş propagandasının şarlatanlığını yapıyor, başta Sovyetler Birliği olmak üzere, tüm sosyalist ülkelere karşı düşmanlık kampanyası yürütüyorlar. Bir asrı aşkın mücadelesi ile zafere eren Vietnam’a saldırıyor, Angola halkının devrimine, Etopya ve Afganistan’daki kölelik zincirini kıran demokratik halk hareketlerine karşı, ABD emperyalizmine uşaklık yapıyorlar. Şili faşist diktatörlüğünün, faşist İran Şahı’nın yardımına koşuyorlar.
Bütün dünyada, işçi sınıfından, emekçi halklardan gereken cevabı alan, dünya gericiliğinin bu müttefikleri, sosyal şoven Maocu burjuva uşakları; Türkiye işçi sınıfının emekçi halklarının devrim mücadelesi sonucu; kapitalizmin, faşizmin bütün pislikleri gibi, kendilerine layık olan yere doğru yok olup gideceklerdir. “Halkın Kurtuluşu’nun” cani şefleri ve tüm Maocu burjuva uşakları; yalan ve demagoji ile peşinizde sürüklediğiniz kişiler bile sizden hesap soracaktır. Unutmamanız gerekir ki, bu karşı–devrim batağında yok olup giderken, başvuracağınız her saldırının, her provokasyonun hesabını fazlasıyla ödeyeceksiniz.
Demokrasi güçlerine ve özellikle de Emeğin Birliği’ne karşı yoğunlaştırdığınız saldırı ve provokasyonlara düşmeyeceğiz. Yoldaşlarımıza kurşun sıktıran, siz alçak çete reisleri, Emeğin Birliği’nin savunurlarını çok iyi tanırsınız…!
Emeğin Birliği: “Maocu burjuva uşakları Mehmet Ayık yoldaşımızı katlettiler”
Emeğin Birliği ve Halkın Kurtuluşu arasında devam eden çatışmalarda Mehmet Ayık adlı Emeğin Birliği taraftarı 13 Mart 1979 günü Gaziantep’te öldürüldü. Mehmet Ayık’ın öldürülmesinden Emeğin Birliği, karşı–devrimci olarak suçladığı Halkın Kurtuluşu’nu sorumlu tuttu. 1 Nisan 1979 tarihli Emeğin Birliği’nin 13. sayısında “Maocu burjuva uşakları Mehmet Ayık yoldaşımızı katlettiler” haberinin altında şu satırlar yer alıyordu:
İşçi sınıfı bir yiğit evladını daha şehit verdi. Maocu Halkın Kurtuluşu’nun eli kanlı katilleri devrimcilere karşı giriştikleri kanlı saldırılarına bir yenisini daha eklediler. Bu karşı devrimci burjuva uşaklarının Emeğin Birliği ‘ne karşı sistemli olarak giriştikleri saldırılar durmadan sürdürülüyor. Varlık konumları burjuvaziye hizmet olan gözleri dönmüş şeflerin emirleri ile yoldaşlarımız katledilmektedir. Bu cinayetler, devrimcilere karşı her türlü yalan, demagoji ve sahtekarlığa başvurup, böylece kendilerini devrimci olarak göstermeye devam edebileceklerini zanneden cani ŞEFLERİN emirleri ile işlenmektedir. Ama burjuva uşakları tekkesini yaşayamayacaklar. Halen bunların devrimci mücadele verdiğini zanneden ve devrim mücadelesine inanarak bunların peşinde gidenler, kılıktan kılığa giren bu burjuva uşaklarının gerçek yüzünü görmelidir. Çünkü bu karşı devrimcilerin safında kalan herkes istese de, istemese de burjuvaziye hizmet etmektedir.
Karşı devrimci “Halkın Kurtuluşu”nun şefleri daha dün Tunceli’nin Pertek kazasında köy muhtarını dağda işkence ederek öldürdüler. İstanbul’da işçi Gürsel Bakır yoldaşımızı 13 Mart 1979 günü de Antep’te Mehmet Ayık yoldaşı pusuya düşürerek alçakça katlettiler.
Kim yönetmekte bu cinayet şebekesini? Kimdir bunların şefleri? Kandırdıkları gençlerin ellerine silah vererek, halk çocuklarının üzerine gönderenler kimlerdir? Bu cinayet şebekesinin devrimcilere karşı giriştiği saldırılarını yöneten karanlık güçlerin kimler olduğu, işlettirdikleri cinayetlerle gün ve gün daha da açığa çıkmaktadır. Bunları yönetenler TURGUT BULUT’lardır. Kendi arkadaşlarını dahi ihbar etmekten çekinmeyen aşağılık kişilerdir.
MEHMET AYIK yoldaşımızı katlederek işledikleri bu cinayetlerle Antep’te ne yapmak istedikleri, nasıl bir provokasyon hazırladıkları kimlerle birlikte çalıştıkları açıkça görülmüştür. MEHMET AYIK yoldaşımızın katledilmesinden hemen sonra EMEĞİN BİRLİĞİNİ savunanların evlerinin basılması, göz altına alınması yoldaşımızı katledenlerin ellerini kollarını sallayarak dolaşmaları bu karşı devrimci örgütün kime çalıştığını bir kez daha göstermektedir.
Maoculuğun Türkiye’deki çömezleri de burjuva babalarına hizmet edebilmek için tertiplere girmekte, emekçi halk çocuklarını katlederek sindirmeye çalışmaktadırlar. 1 Mayıs’ta, Tandoğan’da ve bir çok kitlesel eylemlerde giriştikleri provokasyonlar demokrasi mücadelesini saptırabilmek için sosyalist parti ve gruplara karşı giriştikleri silahlı eylemler bu amaca hizmet etmekte ve özellikle de bu tür eylemler Maocu gruplar içerisinde “Halkın Kurtuluşu” tarafından tezgahlanmaktadır.
Emeğin Birliğine karşı azgınlaşarak yönelttikleri saldırılarla ise neyi amaçladıkları ortadadır. Onlar bizi bireysel terörist hareketlere kabul ettirebilmek için önlerindeki en büyük engellerden biri olarak Emeğin Birliği’ni görmekteler. Emekçi halk üzerinde yeni tertip ve provokasyonlara girişmelerine engel olan engel olmakla kalmayıp onları karşı devrimci yüzünü teşhir ederek emekçi halktan tecrit eden “Emeğin Birlikçilerine” karşı saldırı ve provokasyonlarını yoğunlaştırıyorlar.
Mehmet Ayık yoldaşımızın katledildiği Antep’in Düztepe ve birçok semtlerde halkın anti faşist potansiyelini pasifleştirmek, “kurtarılmış bölge” gibi saçmalıklarla emekçi halkı sindirmek, faşizmin azgın saldırılarına terk etmek için giriştikleri oyunları bozan, halktan Maoculuğu tecrit eden yoldaşlarımıza saldırılarını yoğunlaştırmış ve Mehmet Ayık yoldaşımızı dört kişi pusu kurarak katletmişlerdir. Bugün bu mücadele iki sol görüş arasındaki mücadele değildir. Bu mücadele devrimci güçlerle kaşı devrimci güçler arasındaki mücadeledir, bu mücadele sınıf mücadelesidir. Bu saldırılar sadece Emeğin Birliğine yönelmiş bir saldırı olarak görülmemelidir, bu saldırı demokrasi ve sosyalizm güçlerine yöneltilmiş bir saldırıdır.