Kemal Fırat ve Mehmet Ali Çelik infaz edildi
Kemal Fırat ve Mehmet Ali Çelik adlı Dev–Solcular Bayrampaşa Cezaevinde örgütleri tarafından infaz edildi.
Kemal Fırat, 2 Nisan günü Mehmet Ali Çelik de 4 Nisan 1991 günü örgüt evlerini polise bildirdikleri gerekçesiyle Bayrampaşa cezaevinde örgüt arkadaşları tarafından şişlenerek öldürüldüler.
DEV–SOL infazlarla ilgili şu açıklamayı yaptı:
Kemal Fırat, cezaevine, kendisini devrimcilere kabul ettirerek örgüte girmenin, bu anlamda 1. şubede polis tarafından tezgahlanan örgüt içinde polis hesabına çalışan bir ajan haline gelmenin aracı olarak kullanmak istemiş, ama bu oyunu tutmamıştır.
Polisin içimize ajan sokmayı amaçlayan oyunları iflas edecektir. Bu çabalar, onların çaresizliğini ve zavallılığını gösterir. Çeşitli yollarla ajanlaştırılmış kişilerin örgütümüze sokulmalarına asla izin vermeyecek, gerekirse dizilerce insanı bu yüzden cezalandırmaktan çekinmeyeceğiz.
Kemal Fırat, devrimciler tarafından sorgulandığı süre içinde verdiği sözlere bağlı kalmamış, tüm uyarılar ve devrimci çabalar onu polisle işbirliğinden vazgeçirmeye yetmemiştir. O, polisin gönüllü ajanlığını kabul ettiği ve onun hesabına çalışarak halka ve devrimcilere zarar vermeyi sürdürdüğü için, hakkında örgütümüz tarafından cezalandırılma kararı alınmış, bu karar güvenlik örgütünün elemanlarınca gerçekleştirilmiştir.
Mehmet Ali Çelik ise, örgütümüzün çeşitli birimlerinde sorumluluklar almış, tüm eksik ve zaaflarına rağmen bu sorumlulukları yerine getirmeye çalışan biriydi. Ama, o düşman eline geçince, polisin “ya ölürsün yada bizimle işbirliği yaparsın” tehdidi karşısında daha ilk anda polisle doğrudan işbirliği yapma yolunu seçmiş, yoldaşlarına ve örgütüne tam bir ihanet örneği sergilemiştir. Onun için, devrimin, halkın çıkarlarının, yoldaşlık ilişkilerinin hiçbir anlamı kalmamış, ihanetin batağına gömülmüştür. Örgütüne ve yoldaşlarına zarar vermek için adeta insanüstü bir çaba sergilemiştir.
Mehmet Ali Çelik, polisle işbirliği içinde, polisin devrimci eylemlerimiz ve yükselen mücadele karşısında çaresizliğini gizlemek için başvurduğu çeşitli eylemlere fail bulma senaryosunu oynamakla kalmamış, polisin ajanı olarak örgüt içinde kalmayı kabul edecek denli ileri gitmiştir. Örgüte ne kadar çok zarar verirse, polise ne kadar çok yaranırsa kurtuluşunun da o kadar olacağını sanmıştır.
Mehmet Ali Çelik, polisle işbirliği yapmasına ve tam bir ihanet tavrı sergilemesine rağmen, tutuklanınca devrimcilerin koğuşuna gelmiştir. O işlediği suçun ne anlama geldiğini, işbirlikçilik ve ihanetin ne demek olduğunu bilmeyen biri değildi, aksine bunu çok iyi bilenlerdendi. Ama o bir kez ihanet yolunu seçmişti ve bunu sürdürmekten başka bir şey düşünmedi. Çünkü işkenceciler böyle yapmasını istemişti. Bu yüzden de, kendisini işbirlikçi ve ihanet eden biri olarak değil de zayıflık göstererek çözülmüş bir gibi göstermeye devrimcilerden adalet dilendi.
Eğer onun tavrı gerçekten işkenceye dayanamamaktan, ölüm korkusundan ötürü zayıflık gösterme ve çözülme olsaydı, bu şekilde değil de, farklı biçimde cezalandırma çeşitli müeyyideler uygulanma yoluna gidilebilirdi. Ama Mehmet Ali Çelik’in durumu böyle değildir. O, açık bir ihanet ve işbirlikçi tavrı sergiledi. Bunun örgütümüz açısından sır olan bir yanı yoktur. Bu yüzden onun devrimci adalete sığınma isteği samimi bulunmadı. O bunu, işbirlikçiliğini sürdürebilmek için bir manevra olarak gündeme getirdi. Örgütümüzün böylelerini affetme gibi bir anlayışı yoktur. Hainlere karşı olan tavrımız açıktır ve biliniyor. Mehmet Ali Çelik, örgütümüzce ölüme mahkum edilmiş ve cezalandırma eylemi, örgütümüzün güvenlik elemanlarınca yerine getirilmiştir.