Kuşlar Korosu
Kuşlar Korosu
Türbede, aylar sonra fark ettiğim bir ayrıntı ise kemerli kapının sütunları arasına gizlenmiş kuş yuvalarıydı. Kuşlar için ayrılmış, bir tuğla genişliğindeki bu yerlerden, belki yüzlercesini saymak mümkün. Türbenin ön girişi olan taç kapının sütunları içinde, güvercinler başta olmak üzere değişik türlerden kuşlar yuvalanmış. Ayrıca yuvaların bulunduğu sütunlara, kuşların yuvalarına gelip giderken konmaları için ağaç ve demir uzantıların yerleştirilmesi de ihmal edilmemiş.
Günün her saatinde, ama özellikle akşam gün batımına yakın, Yesevî Türbesi kuşlar orkestrasının konserine sahne oluyordu. Kemerlerin üzerinde, konmaları için tahsis edilmiş ağaç ve demir çubukların üzerine yerleşen yüzlerce değişik kuş, kendi lisanlarından seçme ezgileri icraya başlıyorlardı.
Kuşların kondukları bu ağaç çıkıntıları, mimarların hatası olarak burada bırakıldığını düşünebilenler dahi vardı. Kuş ve kabir Anadolu’da da beraber değil midir? Anadolu’da da mermer kabirlerin üzerine yağmur sularının birikerek kuşların içmeleri için su kapları yaptırmaz mı insanımız?
Ama yok, şimdi; kuşların kültürümüzdeki yerini bir kenara bırakıp, konser saatlerini büyüleyici hale getiren gruptan bahsetmeliyim. Güneşin batışı ve gökyüzü bir başka alemdir bu diyarda. Güneş her akşam, bir öncekine hiç benzemeyen ve belki o saate kadar daha önceki hiçbir akşamda görülmemiş kızıl ebrular şekillendirerek batar ufkumuzdan. Belki hayatında grubu seyretmenin zevkini bir kez dahi tatmamış olanlar bile tiryakisi kesilirler bu ebruların. Ah keşke kuşların konseri sürerken herkese, Kültepe’ye oturup , sabitmişçesine duran ama çok yumuşak süzülüşlerle şekil değiştiren o kızıl ebruları seyrettirmek mümkün olsaydı; o zaman bütün gözler benim anlatamadıklarımı da görür ve her kulak o sesleri duyardı.