Mehmet Şener, Özal’ın, Özel Harp Dairesi’nin, Cem Ersever’in adamıdır
PKK: “Mehmet Şener, Özal’ın, Özel Harp Dairesi’nin, Cem Ersever’in adamıdır”
PKK, ayrıldığı tarihe kadar “zindan kahramanı” ilan ettiği, 4. Kongresinde divan başkanlığı yaptırdığı, militanlarına örnek gösterdiği Mehmet Şener’i, örgütten ayrıldıktan sonra infaz etmiş, daha sonra da onu yayın organlarında Özal’ın, Özel Harp Dairesinin ve askeri istihbaratçı Cem Ersever’in adamı olmakla, PKK’yı tasfiye etmek isteyen çevrelerin “ajanı” olarak ilan etmişlerdi.
PKK’nın yayın organı “Özgür Halk” dergisinin Ekim 1997 tarihli 81. sayısında Meral Kıdır imzasıyla yayınlanan “Halklarımızı yanıltmaları artık mümkün değildir!” başlıklı inceleme yazısında Mehmet Şener’in ayrılığına da değinilerek, Şener’le ilgili suçlamalar burada da geniş bir şekilde tekrarlanıyordu. PKK’lı Kıdır; “1990–91 Şener provokasyonu ve amacı” adlı alt başlıklı yazıda şunları söylüyordu:
90 baharında yapılan PKK 2. Konferansı’nda geliştirilen tartışmalar ve alınan kararlar üzerinde ülkede gerçekleşen PKK 4. Kongresi, Şener provokasyonunu açığa çıkaran platform oldu. “Gerilla görevini yerine getirmiştir. Artık silahlı mücadeleyle varılacak bir yer kalmamıştır. Şimdi sıra siyasal yöntemlerde” diyen Şener, bunu bir Kongre kararı haline getirmek istediği noktada kongrenin toplu iradesi ile tutuklanmış ve sorguya alınmıştır. Ancak bu süreçte kaçmış ve KDP’ye sığınmıştır. Ersever ekibiyle Şener provokatörü arasındaki ilişki bu süreçte açığa çıkmış ve kanıtlanmıştır.
Şener provokasyonunda plan, öncelikle Önderliğin fiziki tavsiyesine dayandırılmamıştır.
Görüldü ki, Şener provokasyonu ’88 provokasyonu ile doğrudan bağlantılıdır. PKK Önderliği’ne dönük bir intikam saldırısıdır. PKK Önderliği’nde somutlaşan Kürdistan halk iradesini yok etmeye dönük bir saldırıdır. Şener provokasyonunun Parti karşısında yenilgiyle sonuçlanması, Türk özel savaşının kendi içinde büyük hesaplaşmasını da peşi sıra getirdi. Eşref Bitlis, Ersever ile ekibi ve Özal, PKK’yı iğdiş etme ve işbirlikçilik çizgisini hakim kılma politikasındaki başarısızlıklarının bedelini, bizzat Türk özel savaşı tarafından ölümle cezalandırılarak ödediler.
Meral Kıdır, 1993 yılında PKK’nın Türk solu kanadı olarak oluşturduğu kısa adı DHP olan “Devrimci Halk Partisi”nin lider kadrosuna mensup militanlardan biriydi. 1993 yılı sonunda Bekaa’da eğitilerek eylemlerde bulunmak üzere İstanbul’a gelmiş ve yakalanmıştı. PKK’nın cezaevlerindeki bayan tutuklularının da liderliğini yapan Meral Kıdır, Şener’e bu suçlamaları yaptıktan 2 yıl sonra PKK ile yollarını ayırıyordu.
Aynı derginin yazarlarından, o dönem de PKK’nın Türkiye’deki cezaevlerinde tutuklu militanlarının sözcülerinden biri olan M. Can Yüce de, aynı sayıda “Reformist ve tasfiyeci eğilimlere ve bunların temellerine karşı mücadele üzerine” başlıklı yazıda şunları söylüyordu:
PKK’ya alternatif oluşturma çabaları yeni değildir. Devam ediyor. Özellikle Şener pratiği daha önemli. Şener ta Özal’a kadar uzanan bir tasfiye planıyla çıktı. Bu tasfiye planını PKK’da adım adım uygulamaya çalıştı. Önce Önderlikle geliştirdikleri ilişkiler aracılığıyla, Önderliğin direnişlere, PKK kadrolarına verdiği değeri sömürmeye ve Önderliğin gözüne girmeye çalıştı. Tabii bazı yeteneklerini de konuşturdu. Sonuçta, bir yandan en PKK’lı görünürken, Önderliğe en çok bağlı görünürken; ama öte yandan, alttan alta kendisine bağlı bir dizi ilişki geliştirdiği de biliniyor. Bunu bir plana; Özal planına oturtuyor. Silahla yapamadığını, bu planla yapmaya çalışıyor. Şener, Özal planın PKK’daki uzantısıdır. Bu planın gerçekleştirici gücüdür. Güney Kürdistan’da, Akademi’de düşüncesini adım, adım; çeşitli yöntemlerle; insanların zaaflarını kullanarak, özlemlerini körükleyerek yaymaya çalışıyordu. Burada bizim için önemli olan şu: PKK’ya karşı, Önderlik çizgisine karşı, insanların en zayıf yanlarını; yani düzen yanlarını örgütleyerek bir oluşum yaratmaya çalışmasıdır.
Meral Kıdır ile M. Can Yüce Öcalan’ın 15 Şubat 1999’da yakalanmasından sonra İmralı’daki tutumunu ve örgüt yapısını eleştirerek “PKK Devrimci Çizgi Savaşçıları” adıyla yeni bir oluşumu başlattıklarını 1999 yılının sonlarında ilan etmişlerdi. Mehmet Şener’e ajanlık suçlaması yapan M. Can Yüce ve Meral Kıdır’a da aynı suçlamalar PKK’dan ayrıldıktan sonra yapılacaktır.