Türk Solu Örgüt İçi İnfaz

Metin Yıldırımtürk’ün ölümü intihar mı? Cinayet mi?

HALKIN KURTULUŞU ÖRGÜT İÇİ İNFAZ

Metin Yıldırımtürk’ün ölümü intihar mı? Cinayet mi?

19 Kasım 1978 tarihli gazetelerde İstanbul Gaziosmanpaşa’da bir evde bir işçinin ölü olarak bulunduğu haberleri yer alıyordu. ölen kişinin üzerinde üç kimlik bulunmuştu. Ve gerçek kimliği araştırılıyordu. Haberlerde ayrıca ölen kişinin alnından tek kurşunla vurulmuş olduğu ve evde sol yayınlara rastlanmış olduğu belirtiliyordu. Cesedin kime ait olduğu daha sonra polis tarafından ortaya çıkarıldı. Bu ceset 12 Mart döneminde Deniz Gezmiş’lerle birlikte THKO’nun kuruluşunda yer alan 12 Mart muhtırasından sonra Malatya bölgesinde örgüt adına faaliyet gösterdikten sonara Nurhak dağlarında yakalanan ve THKO davasından yargılanarak 15 yıl hapis cezasına çarptırılan Metin Yıldırımtürk’tü.

Metin Yıldırımtürk 1974 affıyla hapisten çıktıktan sonra örgüt arkadaşlarıyla birlikte Halkın Kurtuluşu grubunun içinde yer aldı. Bu grubun önde gelen isimlerinden biriydi. HK adına faaliyette bulunurken Malatya’da bir polisin yaralanması olayına karıştı. Emniyet güçleri tarafından her yerde aranmaya başlandı. Bunun üzerine İstanbul’a geldi. Bir atölyede çalışmaya başladı. Polis tarafından aranan Yıldırımtürk 19 Kasım 1978 günü Gaziosmanpaşa’daki evinde alnından tek kurşunla vurulmuş olarak bulundu. Halkın kurtuluşu grubu Yıldırımtürk’ün ölümü üzerine onu öven ve ona sahip çıkan resimleri İstanbul sokaklarına astılar, duvarlara yazı yazdılar. Halkın Kurtuluşu gazetesi de 27 Kasım 1978 tarihli 137. sayısında Metin Yıldırımtürk’ün ölüm haberini “Bir yoldaşı daha kaybettik” şekliyle veriyordu. Arkadaşlarına göre ölümü intihardı. Ama Doğu Perinçek’in liderliğindeki TİKP’in yayın organı Aydınlık Gazetesine göreyse cinayette olabilirdi. Aydınlık gazetesinin 31 Mart 1979 tarihli “Bilinmeyen Sol” adlı yazı dizisinin Halkın Kurtuluşu grubunu anlatan bölümünde Metin Yıldırımtürk’ün ölümüne de yer verilerek “Metin Yıldırımtürk’ün ölümü “intihar mı? Cinayet mi?” diye soruluyor ve bir takım soru işaretleri gündeme getiriliyordu. Aydınlık gazetesine göre Metin Yıldırımtürk arkadaşlarıyla olan geçimsizlikten dolayı bunalıma düşmüştü. İntihar da olabilir, cinayette olabilirdi. Aydınlık gazetesinde yayınlan “Metin Yıldırımtürk’ün ölümü: İntihar mı? Cinayet mi?” başlıklı haber şöyleydi:

Metin Yıldırımtürk eski arkadaşları tarafından sürekli küçümseniyor, horlanıyordu. Bu durum onu arkadaşlarına karşı muhalif bir adam yapmıştı. Eski arkadaşlarını, genç unsurların yananda küçük düşürüyor, böylece aralarındaki çekişme daha da büyüyordu.

Malatya’daki olaylar ve buradaki faaliyetlerin dağıtılmasından arkadaşları M. Yıldırımtürk’ü sorumlu tuttular. “İşleri berbat eden adam” olduğunu söylediler.

öte yandan M. Yıldırımtürk Türkiye’nin sosyo–ekonomik yapısı hakkında halkın Birliği’ne yakın görüşler savunuyordu. Ayrıca Halkın Kurtuluşunun eylem çizgisinin “pasif” olduğunu söylüyor, daha aktif eylemler yapılmasını istiyordu.

“Azeri” lakabıyla anılan M. Yıldırımtürk arkadaşlarının kendisini küçümsediklerinin ve hatta zaman zaman kendisiyle alay etmelerinin farkındaydı. Bu yüzden en küçük bir olayda alınıyor, küsüyordu.

Tedirginlik İçinde

M. Yıldırımtürk kaçak duruma düştükten sonra iyice tedirginleşmişti. Sürekli silah taşıyor, her şeyden kuşkulanıyordu. Tedirginliği yüzünden, üç sahte kimlik yaptırmıştı. Çevrede de solcu birisi olarak tanınmıyordu.

Son dönemde arkadaşlarıyla eskiden beri süren gergin ilişkileri ve içinde bulunduğu ortamın etkisi yüzünden iyice bunalım içine düşmüştü. Özellikle semtteki arkadaşlarıyla arasındaki olan anlaşmazlıklar giderek büyüyordu.

İntihar mı? Cinayet mi?

M. Yıldırımtürk’ün nasıl yada öldürüldüğü konusunda hiç bir bilgimiz yok. Ancak M. Yıldırımtürk’ü yakından tanıyanlar ve olay hakkında bilgisi olanların anlattıklarına göre M. Yıldırımtürk’ün ölü olarak bulunmasından birkaç gün önce şu gelişmeler meydana geldi.

Kurban bayramından M. Yıldırımtürk’ün ailesi İstanbul’a geldi. Ailesine çok düşkün olduğu halde M. Yıldırımtürk ailesiyle görüşmedi. Ölü olarak bulunduğundan bir kaç gün öncede satranç takımının ve 10 bin lire parayı bir arkadaşına verdi. Bir gün öncede başka bir arkadaşıyla randevusu olduğu halde randevuya gelmedi.

M. Yıldırımtürk’ü merak eden arkadaşlarından biri, iki gün sonra evine gitti. Bu kişinin söylediklerine göre, o gece semtte elektrikler kesilmişti. Lambayı yakan kişi, M. Yıldırımtürk’ü yatağında alnının ortasından tek kurşunla vurulmuş olarak sırtüstü yatar şekilde buldu. Yine aynı kişinin söylediğine göre M. Yıldırımtürk’ün elinde her zaman yanında taşıdığı tabancası bulunuyordu. Ortalıkta ise hiçbir boğuşma izi yoktu. Daha sonra polis de evde hiç bir boğuşma izine rastlamayacaktı.

M. Yıldırımtürk’ün öldüğünü öğrenen arkadaşları, Milliyet gazetesine telefon ederek olayı bildirmeyi kararlaştırdılar ve gazeteye edilen telefonla Gazi Osman Paşa’da bulunan cesedin kimliği ortaya çıktı.

M. Yıldırımtürk intihar mı etmişti? Yoksa öldürülmüş müydü? Olay hakkında edinilen bilgiler bu iki ihtimalden birini kesin olarak doğrulayacak nitelikte değil.

Sonraki Gelişmeler

M. Yıldırımtürk’ün öldüğü basında da açıklanınca Halkın Kurtuluşu taraftarları cenaze hazırlıklarına başladılar. Üzerinde “proletaryanın yılmaz savaşçısı Metin Yıldırımtürk” yazan ve resimli afişleri duvarlara astılar.

Ancak bu arada M. Yıldırımtürk’ün ölümü olayını tartışan Halkın Kurtuluşu yöneticileri, nedense olayın büyütülmemesi ve fazla propagandanın yapılmamasını kararlaştırdılar ve cenaze töreni yapılmasına karşı çıktılar. Bunun üzerine, duvarlara asılan afişlerin resim kısımları kazınmaya başlandı ve M. Yıldırımtürk’ün cenazesini de ailesi kaldırdı.

Halkın Kurtuluşu dergisinde ise bütün bunlara rağmen, “bir yoldaşı daha kaybettik” başlığı altında verilen haberde “mezarı başında devrim andı” içildiği belirtiliyordu. Gazetelere verilen ilanlarda ise “M. Yıldırımtürk yoldaşın anısını yaşatacağız” şeklinde ifadeler yer alıyordu.

Metin Yıldırımtürk Neden Öldü?

İster cinayet olsun, ister intihar olsun içinde bulunduğu ortam ve arkadaşlarıyla olan sürekli anlaşmazlık ve geçimsizlikler yüzünden M. Yıldırımtürk derin bir bunalıma düşmüştü. Ölümünde içinde yer aldığı yapının anlayışların hiç payı, hem de önemli bir payı yok muydu?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Content is protected !!