Muharrem Mâtemi ve Susuz Orucu
Muharrem Mâtemi ve Susuz Orucu
Bektaşîler Ehl-i Beyt’e olan saygılarını uygulamalı olarak hayatlarına yansıtırlar. Hz. Hüseyin'(r.)in Kerbela’da susuz kalışını her sene muharrem ayında tuttukları suzuz-luk orucuyla yâd ederler. Şehadetinden dolayı matem tutarlar.
“Türkiye’de ve dünyada yaşayan bütün Bektaşî ve Alevîler, Muharrem ayının birinci gününden, onuncu günü öğle vaktine kadar, su orucu tutarlar. Onuncu gün öğleyin oruç biterse de, mâtem on ikinci günü sabahına kadar sürer. Bu Muharrem orucunu sadece su tahsis etmeksizin tam oruç olarak tutanlar da vardır. Fakat, on gün devamlı olarak gece gündüz su içilmez. Sulu gıdalar alınabilir. Bu orucu on ikinci ya da on yedinci gecesine kadar tutanlar da vardır.
‘Muharrem mâtemi içerisinde sakallar traş edilmez, şehadet gününe kadar eğlence yapılmaz, karı kocalık iliş-kileri kesilir, hatta çamaşır bile değiştirilmez.
‘Eskiden dergahlarda, bir-oniki muharrem günlerinde yere yalnız sofra bezleri serilir; bunun üzerine sofra tahtası konulmadan, sofraya çatal, bıçak, kaşık getirilmeden lokma edilirdi. On iki Muharrem günü mersiye okunduktan sonra yine yere yalnız sofra bezi serilir, çorba yani aşure bunun üzerinde yenilirdi. Sonraları sofra tahtaları da konularak sofralar kurulmaya başladı. Zaten son zamanlarda bazı dergahlarda yemek masalarında sandalyelerde oturularak lokma edilmeye de başlanmıştı. ‘
‘Muharrem ayında, mâtem günlerinde, Bektaşîler birbirlerine rastlayınca, ziyarete gidince karşılıklı niyaz et-mezler, yalnız: “Ya İmam!”. derler. Karşısındaki de, “Ya Hüseyin…” diye karşılık verir. Bu günler de birbirlerine mektup da yazmazlar.
‘Bazı yerlerde on muharrem günü akşamı ayn-ül cemler başlar. Talibler varsa nasip verilir. Hem de o gece nasip almak makbul sayılır.”