Öcalan Asılır Mı?
Öcalan asılır mı?. .
Demirel seçilir mi?
Öcalan’ın idamı konusuyla Demirel’in bir dönem daha Çankaya Köşk’ünde kalmasına ilişkin tartışmalar eş zamanlı olarak devam ediyordu.
Resmi adaylık başvuruları için yaklaşık beş aylık bir zaman vardı. Meclis dışından emekli Orgeneral Çevik Bir, Meclis içinden de DYP milletvekilleri emekli Orgeneral Doğan Güreş ile emekli Asteğmen Kamer Genç, aday adayı olduklarını şimdiden ilân etmişlerdi bile. Bu arada, kulislerde destek bulmaya çalışılan, adı resmen açıklanmamış adayları da unutmamak lâzımdı. Örneğin, Meclis Başkanı Yıldırım Akbulut… Aynı şekilde, MHP’li Meclis Başkan vekili Murat Sökmenoğlu’nun da gönlünden cumhurbaşkanlığının geçtiği, partisi yeşil ışık yakarsa adaylığını ilân edebileceği konuşuluyordu.
Başbakan Bülent Ecevit ise, öteden beri anayasa değişikliği yapılarak Türkiye’nin bir dönem daha Süleyman Demirel ile devam etmesi gerektiği görüşünü taşıyordu. Ama DSP içinde de “Niye bizim partimizden bir milletvekili cumhurbaşkanı olmasın?” sesleri yükseliyordu. Demirel’e itiraz eden DSP’lilerin sayısı hiç de az değildi. Hatta bazıları, Dışişleri Bakanı İsmail Cem’in adaylığı için nabız yoklama girişimlerini başlatmıştı bile.
Planlarını henüz netleştirmemiş, en azından açıklamamış bir önemli isim de, ANAP Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz’dı. Yılmaz’ın da gönlünde cumhurbaşkanlığı yattığı nice zamandır biliniyordu. Ama, bunun matematiksel ve siyasî zorluklarını gören Yılmaz, sessizliğini bozacak uygun konjonktürün doğmasını sabırla bekliyordu. Bazı ANAP milletvekilleri, Demirel’e ikinci defa seçim yolunu açacak anayasa değişikliğinin gerçekleştirilememesi hâlinde Yılmaz’ın şansının yüksek olduğunu söylüyordu. Meclis içiyle sınırlı bir seçim yarışında Yılmaz, açığa vurmadığı düşünceleriyle ANAP’ın yanı sıra DSP’nin çoğunluğunun da oyunu alabileceğini, DYP, MHP ve hatta FP’lilerin de desteği ile 16 Mayıs 2000’de Çankaya’ya çıkabileceğini hesaplıyordu… Tabiî bütün bu hesaplar ve beklentiler, zaman faktörü göz önüne alındığında ham bir hayâlin ötesine geçemeyecekti.
Başbakan Ecevit’e göre, Cumhurbaşkanı sorununun çözümü Demirel’di. 1 Aralık 1999 tarihinde, İzmir dönüşü sırasında uçakta gazetecilerin sorularını cevaplayan Ecevit, konu üzerinde koalisyon ortaklarıyla görüşüp herhangi bir mutabakata henüz varmadıklarını söylüyordu. Ecevit kişisel düşüncesini ise şöyle açıklıyordu:
“Başkanlık sistemi ya da ona benzer sistemlerin yararlı olmayacağını düşünüyorum. Onun için cumhurbaşkanının Meclis tarafından seçilmesi gerektiğine inanıyorum. Sayın Demirel’in bir süre daha görevi sürdürmesi gerektiğini düşünüyorum. Anayasa değişikliğiyle Meclis’teki seçime katılması sağlanabilir… ”14
Çankaya dansı bu tür açıklamalarla hızlanıyordu. Dansta başarılı olabilmek için öngörülen kurallar ise son derece netti. Bu kurallara göre, Meclis’te cumhurbaşkanı seçim takvimi 16 Nisan 2000 günü başlayacak. 26 Nisan’a kadar adaylar adaylıklarını koyacaklar ya da Meclis dışından adaylar için en az 110 milletvekili öneride bulunacak. Ardından da oylamalara geçilecek.
Bunlar, en genel kurallardı. Ama oraya gelmeden önce aşılması gereken daha başka noktalar vardı. Bunların başında da yaklaşık bir buçuk yıl önce Bülent Ecevit tarafından ortaya atılan “Demirel’in görev süresini uzatma” meselesi yer alıyordu. Süleyman Demirel’in görev süresi uzayacak mıydı? Ya da bir başka deyişle, ikinci bir dönem seçilebilmesine imkan verilecek miydi? Ve son olarak, verilecekse bu kaç yıl için olacaktı?
Başbakan Bülent Ecevit, Demirel’in 7 yıllık bir dönem daha seçime girmesine imkân sağlanmasını savunurken Mesut Yılmaz, “Cumhurbaşkanlığı süresini 5 yıl ve iki dönem yapalım, Demirel’i de üç yıllığına uzatalım” tezini savunuyordu. MHP lideri Devlet Bahçeli, “ANAP ve DSP anlaşırsa biz de onlara uyarız” demekle yetindi
Çankaya Dansı, kıvrak figürler eşliğinde yoğun bir tempoyla devam edecekti. Dansın gözde ismi, kuşkusuz Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’di. Demirel, bazen pistteki diğer dansçılara alkışlarla tempo tutacak, bazen de bir kenara oturup sadece izlemekle yetinecekti. Ama, —dans pistinden çok uzaklarda olduğu zamanlarda dahi—müziğe ve mekana müdahale edip akışı yönlendirecek bir isim olacaktı.
Aralık ayının ilk haftasında tartışmaların harareti artarken Demirel iki günlük Bosna–Hersek ziyareti çerçevesinde Zenica’ya da uğradı. Burada Türk Parkını gezen Demirel, halkın sevgi gösterileriyle karşılanırken, küçük çocuklar Nazan Öncel’in “Gitme Kal Bu Şehirde” şarkısını söylüyordu. Demirel kalacaktı. Ama Zinca’da değil Ankara’da.