Bektaşilik Erkanı

Özetle Cem

Özetle Cem

Yurdumuzda yaşayan vatandaşlarımızın azımsanamayacak bir kısmının Alevî ve Bektaşî olduğu bilinen bir gerçektir.
Son zamanlarda; Alevîlik, Bektaşîlik konusunun bazı ideolojik kaygılarla aslından saptırıldığı ve bu hususla ilgili yayınların yapıldığı görülmektedir. Tarihî dayanaktan yoksun bu tip yayınlarda Alevîlik ve Bektaşîlik konusu, salt bir düşünce sistemi olarak ele alınmakta ve Hz. Ali ve Hacı Bektaş-ı Veliyle ilgileri yokmuş gibi gösterilmektedir.
Bektaşîlik, Ehl-i Beyt sevgisini esas alan ve Hz. Ali’ye büyük saygı duyan bir tarîkattır. Hacı Bektaş-ı Veli tarafından Anadolu’da kurulmuş ve daha çok, göçebe Türkmenler arasında yayılmıştır.
Hacı Bektaş-ı Veli 1208 yılları civarında Horasan’ın Nişabur Şehrinde doğmuş, Lokman Perende vasıtasıyla Ahmed-ı Yesevi’den feyz almıştır. Yaşı kemale erdikten sonra Anadolu’ya göç eden Hacı Bektaş-ı veli, burda, Bektaşî tarîkatını kurmuştur.
Daha çok göçebe Türkmen kitleler üzerinde etkili olan Hacı Bektaş-ı Veli vaaz ve nasihatlarıyla Anadolu’nun İslamlaşmasında önemli rol oynamıştır. 1270 yılında 63 yaşında, bu günkü adı Hacıbektaş olan Sulucakarahöyük’te vefat etmiştir.
Halife ve müridleri Yeniçerilerle birlikte çeşitli akınlara katılmışlardır. Bu durum Yeniçeriler arasında Hacı Bektaş Sevgisinin doğmasına sebeb olmuştur. Yeniçeriler Hacı Bektaş-ı Veli’yi mânevi pir olarak tanımışlardır
Hacı Bektaş-ı Veli’nin vefatından sonra bir çok dış etkiye maruz kalan Tarîkat; Şiilik, Batinilik ve Hurufilik başta olmak üzere değişik akımlardan etkilenmiştir.
1484 yılında Balım Sultan’ın, tarîkatın başına geçmesiyle birlikte dağınık bir şekilde olan Tarîkat adet ve görenekleri şekle bağlanmış, Balım Sultan, Bektaşîliğin ikinci piri olarak anılmaya başlanmıştır. Balım Sultan Bektaşîliği; Kalenderîlik’ten, Vefaîlik’ten, Babaîlik’ten daha da belirgin bir hale getirmiştir.
Bektaşîlik Tarîkatı’nın en önemli ritüellerinden birisi de cem törenleridir. Cem törenleri şekil itibariyle eski Türk gelenek ve göreneklerini andırmakla birlikte muhteva olarak, tasavvufî bir hal olan cem makamının Bektaşîlik’teki yorumudur.
Kelime olarak toplamak, bir araya getirmek, parçaları bütünleştirmek gibi manalara gelen cem’ tasavufî olarak, kulun Allah’la bütünleşmesidir
Bektaşîlikte de cem kavramı halk içinde Hakk’la birlikte olmak şeklinde yorumlanmıştır. Cem törenlerine bakıldığında bu net bir şekilde görülebilir. Halkın bir araya toplanması Allah’ın El- Cami isminin bir sonucudur. Bir araya toplanan halk törende Allah’la cem olma gayreti içerisindedir. Bektaşî inancına göre Dede ya da baba orda bulunanların hepsinin önderidir. Hakk’la cem olan öncelikle odur. Onun cem’ halinde olduğu peşinen kabul edilmekte ve ona niyaz edilmektedir.
Bektaşîlerin en çok tepki çeken erkanlarından birisi olan niyaz, Dede’nin cem halinin devamlılığı inancından başka bir şey değildir. Bu durumun tepki çekmesinin en önemli sebeblerinden birisi de hiç şüphesiz ki, tefrikası olmayan bu cem’ meselesidir. Çünkü tefrikası olmayan cem’ mutasavvıfların çoğu tarafından zındıklık olarak değerlendirilmiştir.
Bektaşîler dede’nin önderliğinde kendileri de cem’ haline ulaşma gayreti içerisine girerler. Vecd ile semah dönerek bir yerde cem’e doğru gayretlerini ortaya koyarlar.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Content is protected !!