Partimiz İçerisine Sızmış KDH’liler Kardelen Hareketiyle Yok Edildi
TKP(ML)–TİKKO: “Partimiz İçerisine Sızmış KDH’liler Kardelen Hareketiyle Yok Edildi.”
TKP(ML) TİKKO’nun yayın organı “Partizan Sesi” adlı derginin Şubat 1997 tarihli 1. Özel Sayısında Kardelen Hareketine ve öldürülen militanlarla ilgili çok geniş açıklamalar ve bilgiler yer almaktadır. “Dün Bizimdi, Gün Bizimdir, Zafer de Bizim olacak” kapağıyla çıkan 144 sayfalık özel sayıda örgütün bir çok belgeleri kapsamlı bir şekilde yer almıştır. Örgütün kendi belgelerinde karşı devrimci hücrenin elemanları olmakla suçlanan örgüt tarafından infaz edilen eski yöneticileri ve militanlarıyla ilgili şu açıklamalar yapılmıştır:
Karşı Devrimci Hücre’ye Darbelerimizi Nasıl Yöneltmeliydik?
Henüz KDH’nın tamamen deşifre edilmesi çalışmalarının sürdüğü koşullarda ortaya çıkan bir başka soru da, konu başlığında yer alan darbelerimizin nasıl olması gerektiği ve bu darbelerin nasıl indirilmesi gerektiği sorularıydı.
KDH’ye darbelerimizi en etkin şekilde vuralım sloganı ile beliren yönünün nasıl hayata geçirileceği tartışmalarına yönelen parti irademiz ilk olarak şu genel belirlemelerde bulunmuştu. “Darbelerimizi yönelteceğimiz KDH’yı iyi ve doğru bir şekilde ele alıp incelemeden, darbelerimizin etkinliğini sağlayamayız. Yine bu darbelerimizi hedefe indirebilmek için doğru taktikler belirleyemezsek, vurulacak darbelerin hedefi yıkıma uğratmasını da sağlayamayız” (agb. K sf/115).
Daha önce belirli düzeyde aktarımları yapılan genel politikada da görüleceği üzere, darbelerimizin etkinliğinin sağlanabilmesi için KDH’nin bütün yönleriyle çözümlenmesine azami önem vererek, özellikle de doğru taktiklerin belirlenmesi hususunu irdeleyen partimiz, darbelerimizin nasıl olması gerektiği sorusunu yanıtlarken de, öncelikle darbelerimizin belirlenmesinde tayin edici olanın, hedefin yani bizimle KDH arasındaki çelişmenin niteliğinin olacağı, çünkü çelişkinin çözümü için girişilecek faaliyette, çelişkinin çözüm yöntemini tayin edecek olanın çelişkinin niteliği olduğu görüşünü ortaya koydu. Darbelerimizin belirlenmesinin ise, çelişkinin çözümü faaliyetinde hangi yöntemlerin kullanılması ve çelişkinin çözümü politikasına denk düşen biçim ve taktiklerin neler olacağının belirlenmesi anlamına geldiğini kabul etti.
Bu konuda yine Başkan Mao’nun “Lütfen karşı devrimcileri bastırmada sağlam, isabetli ve amansız darbeler indirmeye dikkat edin” diyen sözlerine kulak veren partimiz, devamlı da “Sağlam darbe indirmek, taktiklere dikkat etmek demektir. İsabetli darbe indirmek yanlış idamlardan kaçınmak demektir. Amansız darbe indirmek, ölüm cezasını hak eden bütün gerici unsurları kararlılıkla öldürmek demektir” diye, MK adına Aralık 1950-51 tarihleri arasında kaleme alınan talimatın öngördüğü bu politikayı doğru bularak benimsedi.
Doğru bir genel politikaya sıkı sıkıya bağlı doğru taktikler, bu doğru taktiklerin cesaretle uygulanması, bu uygulamada doğru hedeflere vurulması ve yanlışlıklardan önemli kaçınılması bizim harekat boyunca üzerinden bir an dahi bakışlarımızı eksiltmememiz gereken temel yöndür.
Harekat sürecinde ortaya çıkartılan karşı devrimcilerin hak ettiği biçimiyle cezalandırılmaları ise, olması ve uygulanması gereken sonuçtur anlayışıyla hareket edilerek, KDH’ye yöneltilecek darbelerin en etkin şekilde vurularak, ezilmesinin sağlanması için KDH içerisinde olup da darbelerimizin öncelikli hedefleri olacak kesimlerin belirlenmesinin de zorunlu olduğu anlayışına varıldı.
Bu kesimleri iç, orta ve dış kesimler şeklinde ayrıştırmanın doğru ve yerinde olacağı kanaatine varan partimiz, bu ayrıştırmayla KDH’nın üç ayrı kesime bölünmesini ve her kesim kapsamında ele alınması gereken karşı devrimcilerin neye göre ayrıştırılacağını da netleştirmiş oluyordu.
Bu konuya ilişkin KHK’mızca yapılan tespit şu şekildedir:
“…
Buna göre;
A. Partimiz içerisine sızmış karşı devrimciler,
B. Ordumuz ve gençlik örgütümüz içerisine sızmış karşı devrimciler,
C. Sempatizan örgütlülükleri, DKÖ’lerimize sızmış karşı devrimciler,
D. Diğer devrimci demokrat yapılanmalar ve örgütlenmeler içerisine sızmış karşı devrimciler,
Bu ayrıştırmaya bağlı olarak, aşağıdaki iki şıkta belirtilen kesimler “İç kesim” tanımlaması içerisindedir.
A. Partimiz içerisine sızmış karşı devrimciler,
B. Ordumuz ve gençlik örgütümüz içerisine sızmış karşı devrimciler,
Devamla da…
“C” şıkkında yer alan “sempatizan örgütlülükleri, DKÖ’leri ve diğer legal çalışma alanlarındaki örgütlülüklerimize sızmış karşı devrimciler” “orta kesim” tanımlanması içerisindedir.
“D” şıkkında belirtilen “diğer devrimci demokrat yapılanmalar içerisine sızmış karşı devrimciler” ise “dış kesim” tanımlanması içerisinde anılacaktır.
Bütün bu kesimler içerisinde öncelikli olarak “iç kesim”e yönelmek esas, diğer kesimlere yönelmek talidir.
Diğer kesimler içerisinde, öncelikli olarak “orta kesim”e yönelmek esas, “dış kesim”e yönelmek talidir. Bütünlülük açısından KDH, Kardelen Harekatı’nın hedefi durumundadır.
KDH’nın çeşitli kesimlere ayrıştırılması, bazı kesimlere yönelirken, diğerlerine yönelmeyeceğimiz anlamına gelmez. Ancak “iç, orta ve dış kesim”ler şeklindeki ayrım, her kesime ilişkin ayrı taktileri de kapsamakla birlikte, esas olarak darbelerimizi acil ve öncelikli olarak yönelteceğimiz somut hedeflerin belirlenmesi amacını gütmektedir.” (agb. sf/118119).
Tarihlerle Kardelen Harekatı
KDH ve Tasfiyeci Hizib’e karşı geliştirilen mücadelemizin Kongre Hazırlık, Konferansı (KHK)’mızda başladığını ve çalışmalarımıza damgasını vurduğunu gerek bu belgede, gerekse daha önce yayınlanan KHK sonuç bildirgesinde belirtmiştik. Olağan parti içi tartışma süreci ile ele alınan doğru ile yanlış arasındaki mücadele ve bizimle düşman arasındaki mücadele sürecinin iç içe işlendiği bu tarihi kesitin açılımı elbette ki uzun bir zamanı alacak olan geniş ve detaylı izahatların, değerlendirmelerin yayınının gerektirmektedir. Ancak Kardelen Harekatı’nın çözüm noktaları olarak sayılabilecek bazı tarihleri ve bu tarihlerde yaşanan gelişmeleri açıklamanın sürece ilişkin belirli bir fikir vererek, durumu kavramaya yardımcı olacağını düşünmekteyiz.
9 Şubat 1996: Parti irademizin direkt merkezi düzeyde ve her bir üyemizin şahsen katılımıyla gerçekleştirmeyi öngördüğü Kongre Hazırlık Konferansımız, çalışmaya katılmak üzere toplantı alanına gelmesi beklenen son üyenin de intikaliyle birlikte resmen başladı.
İlerleyen yakın günlerde KHK’mız, yürütülen yoğun tartışma ve engelleme çabalarına rağmen, KDH ve Tasfiyeci Hizbin bazı üye ve kadrolarımızı tasfiye girişimini boşa çıkartıp, ilk olarak haklarında ajan işbirlikçi iddiası getirilen unsurların durumlarını ele almayı uygun gördü. Bu çalışmada ayrıştırmaya gidilerek şüphelilerin soruşturulup sorgulanmasında önceliğin mevcut KHK iradesi içerisinde bulunanlara verilmesi gerektiği kararlaştırılarak uygulamaya konulması benimsendi.
Durumları haklarındaki iddialardan dolayı ele alınacak olanların listesi hazırlanarak KHK iradesine sunuldu.
Listede Yer Alan Unsurlar Şunlardı:
1) Kodu: Önder, Sevcan
Adı: Bayram
S. Adı: Kocabozdoğan
KHK öncesi görevi: MBK/AK Komutanlık (hakkındaki iddialardan dolayı görevi dondurulmuştur. )
2) Kodu: Birsen
Adı: Nurten
S. Adı: Eriş
KHK öncesi görevi: TMLGB/MK Üyesi (hakkındaki iddialardan dolayı görevi dondurulmuştur. )
3) Kodu: Ahmet, Zülfikar
Adı: Atilla
S. Adı: Kamberoğlu
KHK öncesi görevi: MBK/AK savaşçısı
4) Kodu: Laz, Nihat
Adı: Enver
S. Adı: Doğru
KHK öncesi görevi: TKP(ML) MK üyesi, DBK Sekreteri (Hakkında bazı şüphelerin bulunduğunu bilen E. Doğru, bu şüpheleri dağıtmak amacıyla, baş vurduğu bir taktikle, kendi adının da listeye alınması için yoğun bir uğraş verdi. Güven kazanmak hedefiyle baş vurulan bu taktiği Hasan Batmaz da kullanmış ve “Hakkımda getirilen iddialar netliğe kavuşturulmadan oy kullanmayacağım” diyerek, tavır belirlemişti. Ancak sorguya alındığı günün ilk saatlerinde işbirlikçi olduğunu itiraf etti. )
KHK iradesi yine yoğun engelleme çabalarına rağmen listede yer alan ilk üç unsurun soruşturma ve sorgulama süresince toplantı salonunun dışına çıkartılmalarını, tek tek salona alınarak bütün irade önünde önce haklarındaki iddiaların iletilmesini, ardından öz savunmalarını yapmalarını ve daha sonra ise soru cevap uygulamasına tabi tutulmalarını uygun görerek uygulamaya koydu.
18 Şubat 1996: Belirtilen yöntemle sürdürülen soruşturma ve sorgulamalarda ilk olarak Bayram Kocabozdoğan adlı unsur, KHK iradesi önünde uygulamaya tabi tutuldu. İlk olarak hakkındaki iddiaları reddeden Bozdoğan, kendisinin düşmanla işbirliğinin bulunmadığını beyan etti. Öz savunmasını bitirmesiyle birlikte soru cevap uygulaması başlatıldı.
Bu uygulama sırasında, özellikle bazı parti kademelerince AK’nin denetlenmesi amacıyla bilinçli olarak yaptırılan Ümraniye eylemindeki veriler ve Elazığ’da Kocabozdoğan’ın kurduğu ilişkiyle silah sevkıyatı ile görevlendirilmiş 4 milis düzeyindeki yoldaşın katledilmesi olayları üzerinde yoğunlaşırdı.
Kocabozdoğan, yoğunlaşan sorular karşısında yalan söylediğinin (denetlemesi gereken sevkıyat hattını anlatması istenmişti. Kocabozdoğan verdiği cevapla hattı bilmediğini somutladı) ortaya konulmasıyla çözümsüzlük göstererek, Elazığ olayında bazı olumsuzluklarının bulunduğunu itiraf etti.
Olumsuzluğunu silah sevkıyatının yapılacağı gün, sevkıyat hattı olan Altın Kucak Köyü ve çevresini denetlemesi gerekirken, bu görevini yerine getirmemesine rağmen, denetlemeyi yaptığını ve temiz raporu verdiğini söylediği şeklide itiraf eden Kocabozdoğan, yürütülen çalışmalarda ilk çözülmeyi de başlatmış oldu.
Bu itiraf üzerine soruşturma ve sorgulamaları yeniden değerlendirerek, izlenen yöntemleri gözden geçiren Konferans irademiz, eldeki verilerden ve Kocabozdoğan’ın itirafından hareketle soruşturma ve sorgulamaları derinleştirerek devam ettirme kararına vardı. Ayrıca soruşturma ve sorgulamalarda izlenen yöntemin yetersizliği görülerek, çalışmaların oluşturulacak soruşturma ve sorgulama komisyonu vasıtasıyla sürdürülmesi istemi onaya sunuldu.
Bu istemin onaya sunulmasıyla birlikte KDH ve Tasfiyeci Hizip üyelerinin yoğun saldırıları ile karşılaşan parti idaremi, bugüne değin izlenen yöntemde bazı üyelerin sorularıyla sorgudaki kişiye destek olup, yol göstermeye çalıştıklarını da tespit ettiğinden dolayı talebinde ısrarlı bir tutum alarak üye çoğunluğumuzun olayı ile belirtilen saldırılara rağmen komisyon oluşumunu gerçekleştirdi. Söz konusu komisyon, yine parti irademiz tarafından ve mevcut irade içerisindeki üyelerden seçildiler.
8 Mart 1996: Bir yandan soruşturma ve sorgulamalar devam ettirilirken, diğer yandan Dünya Emekçi Kadınlar Günü’ne ilişkin kutlamalar yapılıyordu. Ancak bu büyük günü partimiz açısından daha da unutulmaz ve anlamlı kılan bir gelişme daha yaşandı.
KHK/SSK tarafından yürütülen soruşturma ve sorgulamalarda, sorgulaması devam ettirilen Bayram Kocabozdoğan her şeyi bütün gerçekliği ve boyutuyla itiraf edeceğini açıkladı.
Ardından, Kocabozdoğan’ın ilk itirafları başladı. Kocabozdoğan ilk olarak, kendisinin 1992 yılından bu yana işbirlikçi olarak, parti içerisinde faaliyette bulunduğunu, birçok yakalatma eylemi olduğunu, Elazığ’daki 4 yoldaşın katledilmesi olayını kendisinin düzenlediğini, Ümraniye eyleminin hakkındaki iddiaların boşa çıkarılması amacıyla polis tarafından düzenlendiğini ve “seni kahraman yapacağız” diyerek eylemin niteliğini de yükseltmek ve başarısızlığı örtbas etmek amacıyla uyuşturulmuş deriyi gererek ateş etme suretiyle yaralandığını açıkladı.
Bu itiraflar üzerine sorguyu daha da yoğunlaştıran komisyonumuz, diğer işbirlikçi olduğu iddiasıyla sorguya tabi tutulanların durumları hakkındaki bilgilerini açıklaması için Kocabozdoğan’ın sorgusunu uzattı.
Bu sırada zorunlu ihtiyaçlarını karşılaması için sorgu odasından dışarı çıkarılmasını isteyen Kocabozdoğan’ın bu isteği yerine getirildi. Kocabozdoğan’ın dışarı çıkartılması sırasında, haklarındaki iddiaları doğrulayacak herhangi somut bir veri elde edilmemiş olması nedeniyle, bazı sınırlandırmalara tabi tutulmalarına rağmen tutuksuz bulunan Nurten Eriş ve Atilla Kamberoğlu da dışarıda bulunmaktaydılar. Bu sırada ellerini karla yıkayan Kocabozdoğan’ın bu hareketi kimsenin dikkatini çekmiyor ve gayet doğal karşılanıyordu. Tekrar sorgu odasına alınan Kocabozdoğan isteğe uyarken, Eriş, Kamberoğlu ve bazı unsurların tedirginleşerek, hareketlendikleri de fark edilemiyordu.
Bu arada rahatsızlığı nedeniyle sorgu odasında kalmasına müsaade edilen bir Tasfiyeci Hizip üyesinin, Kocabozdoğan’ın itiraflarını eşi Nurten Eriş’e aktardığı da henüz bilinmiyordu.
Sorusu devam eden Kocabozdoğan bir süre diğer konulara ilişkin bilgisinin olmadığı beyanında diretmişti. Daha sonra ise oldukça kısa sürede yeniden dışarıya götürülmesini istemiş ve bu isteği tekrar yerine getirilirken, bu defa Eriş ve Kamberoğlu’nun yanı sıra dışarıda Enver Doğru, Erdal Cort, Hasan Batmaz ve Ayşe Eski’nin de dolaşmaya başladıkları gözlemleniyordu. Kocabozdoğan kendisini dışarı çıkaran komisyon üyelerinin acele etmesiyle bulduğu küçük bir fırsatı değerlendirmeye çalışarak bu defa da yüzünü yıkıyormuş gibi yapmıştı. Ancak dolaşanlar kaçamak bakışlarıyla bu hareketi görememişlerdi.
Yeniden sorgu odasına alınan Kocabozdoğan, kısa bir süre sonra kendisinin dışındaki ajan ve işbirlikçileri açıklamaya başlamıştı.
“Enver Doğru (Nihat), Erdal Cort (Umut Hoca), Hasan Batmaz (Büyük Bozo Murtaza Bircan), Nurten Eriş (Birsen), A. Kamberoğlu (Ahmet Zülfikar), Ali Rıza Gezici (Berfin İhtiyar) adlı şahısların kesin olarak ajan ve işbirlikçi olduklarını bağlı bulunduğum polis şefi Atomla yaptığım görüşmeler, buradaki çalışmalar ve kendi gözlemlerimle biliyorum” diyordu. Bu isimler içerisinde doğru olabileceklerin yanı sıra, bir işbirlikçinin giderayak partimizi darbelemek için yaptığı bir oyun olabileceğini düşünen komisyon devam etmesini ve samimiyetini göstermesini istedi.
Kocabozdoğan, korktuğunu ve kendisini öldüreceklerini, koruma altına alınmak istediğini belirttikten sonra itiraflarını devam ettirdi. Tuvalete götürülürken, dışarı ilk çıkarıldığı zaman ellerini yıkıyormuş gibi yaparak verdiği işaretin yukarıda isimlerini açıkladığı unsurlar arasında tespit edildiği gibi kendisinin çözüldüğü, ancak henüz sadece kendisine ilişkin bilgiler verdiği anlamına geldiğini anlatan Kocabozdoğan, Nurten’in bu işareti almak için dışarıda beklediğini söylüyor ve itiraflarına devam ediyordu.
İkinci dışarı çıktığında isimleri belirtilen şahısların orada bulunmalarının anlamı “işaretini aldık ve seni izliyoruz.” Dönüş sırasında ellerini yüzüne sürerek belli belirsiz verdiği işaretin ise “hepinizi verdim, ya da vereceğim” anlamına geldiğini, ancak bunu alıp alamadıklarından emin olamadığını açıklaması üzerine hemen eğer bu işareti almışlarsa ne yapacaklar sorusunun yöneltilmesi üzerine Kocabozdoğan bu soruyu şöyle yanıtlıyordu: “İlk başta, eğer yapabilirlerse savaşçıları yönlendirerek sorgulamayı durdurmak için bunun bir komplo olduğunu söyleyip, bu odayı basacak ve ardından tutuklama ve cezalandırmalara girişecekler. İkinci olarak bunu başaramazlarsa, gece komisyonun bulunduğu odayı basarak beni kurtaracak ve yine eğer yapılabilinirse toplu imha gerçekleştirilecekti. Eğer bunları da yapamazlarsa kamptan kaçarak en yakında bulunan Yeşilyazı Karakolu’ndan telsizler vasıtasıyla destek istenecek ve buraya sığınılacaktı.”
Bu korkunç planın öğrenilmesinin ardından durumu yeniden gözden geçiren komisyon dışarıdakilerin davranışlarına ilişkin aktarımların doğruyu yansıttığı kanaatine varmasıyla KHK divanına durumu aktararak, yukarıda isimleri geçen ve kesin olarak ajan ve işbirlikçi oldukları iddia edilen şahıslarla araştırılması için sorguya alınması gerekenlerin derhal, hiçbir olumsuzluğa yer vermeden tutuklanmaları için yetkilendirildi.
Gerekli tutuklamaların yapılarak, etkisizleştirme faaliyetinin tamamlanması ardından toplanan KHK irademiz, tamamını Tasfiyeci Hizip üyelerinin oluşturduğu kesimin saldırılarına, serbest bırakılmaları için gösterdikleri yoğun uğraşa rağmen mevcut tutuklamaların aynı biçimiyle devam ettirilmesi ve yeni tutuklamaların gerektiği durumda komisyon ve divanın bu konuda tam olarak yetkili kılınmasıyla uygulamalara ilişkin tartışmayı noktaladı.
11 Nisan 1996: Bugüne değin sürdürülen sorgulama faaliyetleri neticesinde, Kocabozdoğan’ın yanı sıra Nurten Eriş de çözülmüştü. Kendisinin 1992 yılından bu yana işbirlikçilik yaptığını ve süreçteki eylemlerini açıklayan Eriş, aynı zamanda eşi B. Kocabozdoğan’ın anlattığı planı ve bu plan içerisinde söylediklerini onaylarken, henüz sorguya alınmamış olanların durumlarına ilişkin daha detaylı ve somut bilgiler de vermiş, itirafları derinleştirmişti.
Tasfiyeci Hizip yapılanmasını ve bu yapılanmaya yüklenen misyonu açıklayan Eriş, ayrıca Kocabozdoğan’ın sorgusu sırasında bu yapılanma içerisinde olup kendisine bilgi aktarımı yapıldığını da itiraf etmişti. Yine tutukluların dışında olup da aynı faaliyet içerisinde bulunan, fakat konferans alanında bulunmayanlara dair listeyi de genişletmiş ve bunların faaliyetini deşifre etmişti. Eşi olan Kocabozdoğan için ise, kendisinin itiraf ettiği tarihten daha eski, bir işbirlikçi olduğunu ve Elazığ olayında tetik çektiğini de açıklamıştı.
Bütün bu itiraflar üzerinden yeniden sürecin değerlendirilmesini yapma gereği duyan KHK’mız, soruşturma ve sorgulamaların bir sürece dönüştürülmesini, partimiz içerisinde faaliyette bulunan karşı devrimci unsurların örgütlenmesinin karşı devrimci Hücre tanımlaması altında anılarak bu unsurların kaçırılmasına değin planlarının varlığının istihbaratının alındığı ve başından bu yana bütün soruşturma ve sorgulamalar muhalefet yapıp engellemeye çalışan, hizip örgütlenmesini güçlendirme uğraşına girerek, irade tarafından belirlenmiş bütün politika ve belirlemeleri boşa çıkarmaya çalışan Tasfiyeci Hizip üyesi sekiz PÜ’nün de ihraç edilmesini, bütün bu süreci, soruşturma ve sorgulamaları Kardelen Harekatı adı altında merkezileştirerek, bu harekatta KDH’nın ezilmesine, Tasfiyeci Hizbin gerçek konumunun ortaya çıkartılmasına yöneltmeyi kararlaştırdı. Ayrıca Tasfiyeci Hizip üyesi öne çıkan iki unsurun (birisi Bahar kodlu Ayşe Eski’dir) ve yine hakkında bazı iddialar getirilen Fırat kodlu (Hasan Geçkin)’in de Kardelen Harekatı kapsamında soruşturma ve sorgulamaya tabi tutulmalarını karar altına almıştı.
Bütün bu görüşleri yer aldığı, daha önce açıklanan perspektifin onaylanmasıyla birlikte, yine KHK sonuç ilanında açıklanan nedenlerden ötürü gündemleri daraltma koşuluyla olağan çalışmaya dönülmesi ve Kardelen Harekatının perspektifiyle öngörüldüğü üzere yönetimin seçilecek olan Merkez Komitesine devredilmesi uygun bulunarak uygulamaya geçildi.
24 Nisan 1996: 11 Nisan’da belirlenmiş olan politika uyarınca çalışmalarına yön veren KHK’mız, tarih, partimizin kuruluş yıl dönümü olan 24 Nisan’ı gösterdiğinde, en son olarak Parti Merkez Komitesi’nin seçimini de gerçekleştirerek sonuçlandırdı.
29 Mayıs 1996: KHK’mızın sonuçlanmasının ardından, göreve getirilen PMK’mız (Parti Merkez Komitesi) 1. toplantısını gerçekleştirerek, resmen faaliyetlerine başladı. PMK’miz bu toplantısında Kardelen Harekatı kapsamındaki soruşturma ve sorgulamaları yürütmek ve sonuçlandırmakla görevli olarak organ üyelerinden Soruşturma ve Sorgulama Komisyonu (MK/SSK) örgütlenmesi oluşturarak çalışmalara başlama talimatı verdi. Ayrıca Kardelen Harekatı’nın sürdürülmesi ve sonuçlandırılmasına, sonuçlara uygun adımların atılmasına ilişkin bir plan geliştirerek, bu planı KHK’mızca hazırlanan… . yıllık planın 1. bir yıllık planı ile birleştirerek sundu.
Bu tarihlerde, bir başka gelişme ise KDH üyesi olduğu gerekçesiyle Kardelen Harekatı kapsamında soruşturma ve sorgulamaya tabi tutulmak üzere tutuklanan Hasan Batmaz’ın itiraflarda bulunmasıydı.
Hasan Batmaz kendisinin 1988 yılından bu yana polisle işbirliği içerisinde bulunduğunu ve bu süreçte yaptığı eylemleri itiraf ederken, gerek diğer tutuklular ve gerekse de diğer alanlardaki KDH üyeleri hakkında detaylı bilgiler sundu.
Yine bu yakın günlerde bazı Tasfiyeci Hizip üyeleri de kendi durumlarına ve hizipsel faaliyetlerine ilişkin itiraflarda bulunarak, yaptıklarından pişmanlık duyduklarını açıkladılar. Ayrıca bu unsurlar Bahar kodlu Ayşe Eski’nin kendilerine KDH üyesi Enver Doğru’yu kaçırmak için öneride bulunduğunu, ama kendilerinin bunu göze alamadıklarını, fakat partiye açmadıklarını da belirterek, karşı devrimci pratiklerinden dolayı af dilediler.
15–26 Ağustos 1996: PMK 1. toplantısında öngörüldüğü üzere çalışmalarını tamamlayan komisyonun raporunu sunması üzerine, raporu değerlendirmek üzere PMK 1. Olağanüstü toplantısını gerçekleştirdi.
1. toplantıdan bu tarihe kadar geçen zaman dilimi içerisinde sorgulamaya tabi tutulanlardan Hasan Geçgin, Erdal Cort ve Ayşe Eski de kendi durumlarını ve diğerleri haklarındaki bildiklerini aktararak itirafçılar arasındaki yerlerini almıştır.
Bu unsurların da dahil edilmesiyle KDH üyesi oldukları gerekçesiyle tutuklanarak Kardelen Harekatı kapsamında soruşturma ve sorgulamaya tabi tutulanlardan kendisinin ve diğerleri hakkındaki bilgilerini açıklayarak itirafçı durumuna gelenler şunlardır:
Bayram Kocabozdoğan
Nurten Eriş
Hasan Batmaz
Hasan Geçgin
Erdal Cort
Ayşe Eski
Bu unsurların da itiraflarıyla iyice netleşen KDH ve Tasfiyeci Hizip yapılanmasıyla, bunlara üye olanların faaliyetleri esasa ilişkin deşifrasyona uğratılarak, ele geçirilmiş olanların sorgularının da tamamlanmış olması nedeniyle Kardelen Harekatı 24 Ağustos 1996 tarihinde PMK’nin KDH ve Tasfiyeci Hizip üyeleri hakkında alınan kararların uygulanmaya konulması talimatının verilmesiyle sonuçlandırıldı.
Kardelen Harekatı Genel Sonuçları
Bir önceki konu girişinde de açıklandığı üzere 189 gün süren mücadele süreci içerisinde toplam olarak 23 kişi soruşturma ve sorgulamaya tabi tutulmuşlardır. Soruşturma ve sorgulamalar neticesinde KDH ile Tasfiyeci Hizip arasındaki ayrım netleştirilmiş ve bu yapılanmalar içerisinde faaliyette bulunan unsurlar açığa çıkarılarak durumları, KHK’mızın belirlediği politikaya bağlı olarak Merkez Komitemiz tarafından tek tek ele alınarak sonuca gidilmiştir.
KDH ve Tasfiyeci Hizip üyesi olan veya olduğu zannıyla soruşturma ve sorgulamaya tabi tutulanlar, haklarındaki nihai karar alınmadan önce, soruşturma ve sorgulama sürecindeki ifadelerine ilişkin görüşlerini, bu ifadelerine eklemek istedikleri yada bu ifadelerinde bulunmayıp ilk olarak açıklayacakları konuların bulunup bulunmadığının anlaşılması, kendilerinin beyanları, itirafları ve haklarındaki iddialara, kanıtlara paralel olarak partimizin kedi haklarında nasıl bir karara varması gerektiğine dair görüşlerinin ve son olarak henüz haklarındaki nihai karara varılmadan önce partimizden son olarak istek ve beklentilerinin neler olduğuna dair düşüncelerinin alınması amacıyla PMK’mızın huzuruna alındılar.
PMK’mız her bir bireyin durumunu tek tek almadan önce bu yöntemi izleyerek, toplantı salonuna alınan kişiye yukarıdaki konulara ilişkin görüş ve önerilirini açıklaması amacıyla, zaman sınırlaması getirmeden imkan tanıyarak kendilerini ifade etmelerini sağlamıştır. Kendilerinin PMK huzurunda olduklarını bilmeleri ve bu görüşme neticesinde haklarında karara varılacağı uyarısının yapılması ile başlatılan bu görüşmenin ardından parti önderliğimiz kişi hakkındaki karara varmıştır.
PMK’mızın KDH ve Tasfiyeci Hizip üyelerine ilişkin belirlediği tavır aşağıda aktarılacakken, bu unsurların işlemiş oldukları suçlar ve itirafları İşçi Köylü Kurtuluşu adlı illegal merkezi kitle yayın organımızda yayınlanacağından dolayı burada yer verilmeyecektir.
A) karşı devrimci Hücre Üyeleri
1) K. Adı. Laz, Nihat
Adı, Soyadı: Enver Doğru
Ana Adı: Havva
Baba Adı: Bayram
Doğum Yeri. Bağcalı Köyü, Çarşamba/Samsun
Doğum Tarihi: 1. 1. 1956
Konumu: Ajan.
Düşmanın partimizi burjuvalaştırarak karşıdevrimin bir aracı haline getirme stratejisinin birinci derecede uygulayıcısı olup bu görevini yerine getirirken oluşturulan örgütlülükte hem askeri hem de siyasi kanatta görev yapan yetkili durumundadır. Parti içerisindeki diğer ajan ve işbirlikçileri harekete geçirme, denetleme ve istenilen düzeye gelmelerini sağlamak, çalışma koşullarını oluşturmak, komplo ve suikastların hedeflerini belirleyerek, eylemi planlayıp uygulama ve uygulatma, düşman örgütlenmesinin güçlendirilmesi için yeni unsurları tespit ederek işbirlikçileştirilmelerini sağlamak vb. sorumlulukları aktif olarak üstlenmiştir.
Cezası: Yukarıda belirtilen konumuna dair suçları sabit görülerek ÖLÜM ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Karar Organı ve Karar Numarası: PMK 1. Olağanüstü toplantısı, Karar No/4
Durumu: Henüz sorgu aşamasındayken ölmüş ve bu durumu, diğer itirafçılardan gizlenmesi (ölmüş olduğunu bildiklerinden yüzleştirme kaygısından kurtularak bütün suçların bu unsurun üstüne yıkılmasını engellemek için) koşuluyla soruşturması gıyabında devam ettirilerek sonuca gidilmiştir.
2) K. Adı: Ahmet, Zülfikar
Adı, Soyadı: Atilla Kamberoğlu
A. Adı… …
B. Adı… . .
D. Yeri: Ovacık/TUNCELİ
D. Tarihi:… . .
Konumu: İşbirlikçi
Cezası: Konumuna uygun olarak işlediği suçları sabit görülerek ÖLÜM ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.
K. O ve K. Numarası: PMK Karar No/27
Durumu: Henüz sorgu aşamasındayken ölmüş ve soruşturma KHK kararı doğrultusunda gıyabında sürdürülerek sonuçlandırılmıştır.
3) K. Adı: Önder, Sevcan
Adı, Soyadı: Bayram Kocabozdoğan
A. Adı: Hatice
B. Adı: İsmail
D. Yeri: Göksun/KAHRAMANMARAŞ
D. Tarihi: 1971
Konumu: İşbirlikçi. Düşman örgütlülüğü Askeri Kanat üyesi.
Cezası: Konumuna uygun olarak işlediği suçları (itirafçı durumundadır) sabit görülerek ÖLÜM ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.
K. O ve K. Numarası: PMK K. Numarası/5
Durumu: Karar organının yetkilendirme ve görevlendirmesiyle Ordumuz TİKKO tarafından, Karagedik Köyü, Çemişgezek/DERSİM’de 24 Ağustos 1996 tarihinde cezası infaz edilmiştir.
4) K. Adı: Umut, Hoca, Esmer
Adı, Soyadı: Erdal Cort
A. Adı: Hidayet
B. Adı: Durdağı
D. Yeri: Mağaracık Köyü/KARS
D. Tarihi: 1966
Konumu: Ajan. Düşman örgütlülüğü Siyasi Kanat üyesi.
Cezası: Konumuna uygun olarak işlediği suçları (İtirafçı durumundadır) sabit görülerek ÖLÜM ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.
K. O ve K. Numarası: PMK. K. Numarası/8
Durumu: Karar organının yetkilendirme ve görevlendirmesiyle Ordumuz TİKKO tarafından, Karagedik Köyü, Çemişgezek/DERSİM’de 24 Ağustos 1996 tarihinde cezası infaz edilmiştir.
5) K. Adı: Birsen
Adı, Soyadı: Nurten Eriş
A. Adı: Elif
B. Adı: Bektaş
D. Yeri: Sarız/KAYSERİ
D. Tarihi: 1972
Konumu: İşbirlikçi
Cezası: Konumuna uygun olarak işlediği suçları (İtirafçı durumundadır) sabit görülerek ÖLÜM ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.
K. O ve K. Numarası: PMK. K. Numarası/9
Durumu: Karar organının yetkilendirme ve görevlendirmesiyle Ordumuz TİKKO tarafından, Karagedik Köyü, Çemişgezek/DERSİM’de 24 Ağustos 1996 tarihinde cezası infaz edilmiştir.
6) K. Adı: Büyük Bozo, Bircan, Murtaza, Mehmet Ali, Necip, Tuncay
Adı, Soyadı: Hasan Batmaz
A. Adı: Meryem
B. Adı: Veli
D. Yeri: Çakmaklı Köyü, Ovacık/TUNCELİ
D. Tarihi: 1956
Konumu: İşbirlikçi
Cezası: Konumuna uygun olarak işlediği suçları (İtirafçı durumundadır) sabit görülerek ÖLÜM ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.
K. O ve K. Numarası: PMK. K. Numarası/10
Durumu: Karar organının yetkilendirme ve görevlendirmesiyle Ordumuz TİKKO tarafından, Beş Evler Köyü mevkiinde, Ovacık İlçesi ile DERSİM Merkez yolu üzerinde 24 Ağustos 1996 tarihinde cezası infaz edilmiştir.
7) K. Adı: Bahar
Adı, Soyadı: Ayşe Eski
A. Adı: Emine
B. Adı: Süleyman
D. Yeri: Kula/MANİSA
D. Tarihi: 1966
Konumu: İşbirlikçi
Cezası: Konumuna uygun olarak işlediği suçları (İtirafçı durumundadır) sabit görülerek ÖLÜM ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.
K. O ve K. Numarası: PMK. K. Numarası/11
Durumu: Karar organının yetkilendirme ve görevlendirmesiyle ordumuz TİKKO tarafından, Beşevler Köyü mevkiinde, Ovacık İlçesi ile DERSİM Merkez yolu üzerinde 24 Ağustos 1996 tarihinde cezası infaz edilmiştir.
8) K. Adı: Fırat
Adı, Soyadı: Hasan Geçgin
A. Adı: Secire
B. Adı: Hüseyin
D. Yeri: Ovacık/TUNCELİ
D. Tarihi: 1975
Konumu: İşbirlikçi
Cezası: Konumuna uygun olarak işlediği suçları (İtirafçı durumundadır) sabit görülerek ÖLÜM ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.
K. O ve K. Numarası: PMK. K. Numarası/12
Durumu: Karar organının yetkilendirme ve görevlendirmesiyle Ordumuz TİKKO tarafından, Beşevler Köyü mevkiinde, Ovacık İlçesi ile DERSİM Merkez yolu üzerinde 24 Ağustos 1996 tarihinde cezası infaz edilmiştir.
Parti Merkez Komitemizin görevlendirmesi ve yetkilendirmesiyle belirtilen unsurların cezalarının Ordumuz TİKKO tarafından infaz edildiği durumda cezalandırılan unsurun, yukarıda olduğu gibi kimliği, konumu ve suçları boyunlarına asılı olan bir bildirgede yazılmış ve teşhir edilmiştir. Boyunlarına asılan bildirgeleri başlığına ise “ihanete ve teslimiyete yanıtımızdır” ibaresi kullanılmıştır.
Yukarıda isimleri ve açık kimlikleri yazı olup konumları belirtilen ve cezaları infaz edilen KDH üyelerinin yanı sıra, yine Kardelen Harekatı kapsamında sürdürülen soruşturma ve sorgulamalar, araştırmalar neticesinde ajan ve işbirlikçi oldukları kesinleştiğinden dolayı PMK’mızca ölümle cezalandırılmaları gerektiği yönünde karar alınan 9 kişi (Karar No/25) daha mevcuttur.
Soruşturma ve sorgulamalar sırasında bir anlık güvenlik zaafından yararlanarak kaçmayı başaran Berfin, İhtiyar kodlu Ali Rıza Gezici adlı düşman unsurunun da (Karar No/24) içerisinde yer aldığı bu KDH üyelerinin haklarında alınan ÖLÜM ile cezalandırılmaları yönündeki kararın uygulanması için gerekli örgütlenme ve görevlendirmeler gerçekleştirilmiş bulunmaktadır.
Ancak, gerekli cezalandırılmaların yapılmasını zorlaştıracağından dolayı söz konusu unsurların kimliklerini veya kimliklerinin anlaşılmasını sağlayacak şekilde herhangi bir açıklamanın yapılması uygun görülemezdi. Elbette ki söz konusu bu tedbir, gerekli uygulamaların yapılması durumunda geçerliliğini yitirecek ve bu durumda gerekli açıklamalar yapılacaktır.
B) Tasfiyeci Hizip Üyeleri ve Diğerlerine İlişkin Tavır
KHK’mız tarafından verilen görev doğrultusunda KDH ile ilişkisi netleştirilerek, KDH’nin güdümünde ve bu düşman örgütlenmesinin çalışmalarını kolaylaştırıp, etkinleştirmek amacıyla oluşturulduğu kesinlik kazanan Tasfiyeci Hizip’in üyeleri de tamamen deşifre edilmişlerdir.
Tasfiyeci Hizip üyelerinin de güvenlik soruşturmasına tabi tutulup, KDH üyeleri olmadıkları sonucunun ortaya çıkartılmasının ardından, yukarıda belirtilen oluşum amacına bağlı olarak Kardelen Harekatı sürecinde üstlendiği karşı devrimci misyonun gereklerini yerine en aktif biçimde getirirken, partimizin bütün kazanım çabalarını da boşa çıkarıp, Kardelen Harekatı özgülünde partimizi darbelemeye yöneldiğinden dolayı mahkum edildi.
Daha önce açıklandığı üzere KHK sürecinde izlemiş oldukları karşıdevrimi güçlendiren hat ve bu hattı parti dışına taşımaları nedeniyle partiden ihraç edilen hizip üyeleri, soruşturma ve sorgulama sürecinde pişmanlık göstererek, bütün çalışmalarını ve kendi durumlarını değerlendirdikleri yazılarını özeleştiri niteliğinde partimize sunmuşlardır.
Parti Merkez Komitemizce değerlendirmeye alınan Tasfiyeci Hizip yapılanması üyesi toplam 8 kişiden KDH üyesi olduğu anlaşılan iki kişi (yürütülen soruşturma ve sorgulama çalışmalarıyla KDH üyeliği kanıtlanan ve bu durumunu kendileri de itiraf eden Bahar kodlu Ayşe Eski ve Fırat kodlu Hasan Geçgin esas olarak hizip üyeliğinden dolayı partiden ihraç edilmişler ve daha sonra gerçek durumlarının anlaşılması için tutuklanarak Kardelen Harekatı kapsamında soruşturma ve sorgulamaya tabi tutulmuşlardı) ve partiye sunduğu özeleştirisi samimi bulunarak ordu saflarında kalmasına müsaade edilen bir diğer kişinin dışındakiler hakkında Parti Merkez Komitemiz saflardan atılmaları kararına varmıştır. Ki bu unsurlardan bazıları hakkında KDH üyesi olabilecekleri yönünde getirilen iddialar yeterli veri bulunamadığından dolayı kanıtlanamazken, haklarındaki şüphelerin de dağılmadığını belirtmekte yarar görüyoruz.
Ayrıca KDH üyesi olduğu zannı ve iddiaları nedeniyle soruşturma ve sorgulamaya tabi tutulan iki kişi hakkında düşman unsurları olduklarını kanıtlayacak yeterli veri bulunamazken, soruşturma ve sorgulama seyri içerisinde ortaya çıkarılan ve itiraf ettikleri (itirafları kendi el yazılarıyla da sabitleştirilmiştir. ) bazı suçlardan dolayı saflardan atılmalarına karar verilmiştir.
KDH üyesi olduğu zannı ve iddiaları nedeniyle soruşturma ve sorgulamaya tabi tutulan bir kişi hakkında ise PMK’mız, suçluluğunu kesin olarak ortaya koyacak kanıtlar bulunamazken, suçsuzluğunun da kanıtlanıp, aklanması için gerekli olan netliğin de sağlanamaması nedeniyle saflardan uzaklaştırılmasına karar verilmiştir.
Yine KDH üyesi zannı ve iddiaları nedenleriyle soruşturma ve sorgulamaya tabi tutulan beş kişi ise, yürütülen çalışmalar neticesinde suçluluğunu gösteren herhangi bir somut veriye rastlanmadığından dolayı aklanarak, saflarımızda kalmışlardır.
Kardelen Harekatı Sürecinde Meydana Gelen Bazı Olumsuzluklarımız
Kardelen Harekatı sürecinde esas olarak ikili bir politik hattın belirlendiği ve bu hatlardan birincisi, düşmana yönelikken, ikinci hattın halkımıza dönük olduğunu daha önce de belirtmiştik.
“Karşı devrimcilerin bulundukları yerde temizlenmesi, hataların ise fark edilir edilmez düzeltilmesi” şeklinde izah ettiğimiz bu politikanın sonuçlardan da anlaşılacağı üzere düşmana dönük bölümü layıkıyla yerine getirilirken, özellikle hata yapılmaması konusunda gösterilen gayret ve dikkate rağmen partimiz tarafından istenilmeyen, benimsenilip savunulmayan bazı olumsuzlukların da önüne geçilememiştir.
Ancak, istenilmeyen veya kabul görmeyen bu sonuçların ortaya çıkmasına sebebiyet verilmesi nedeniyle partimiz, kitle çizgisinin gereği olarak, bu olumsuzlukların üstünü örterek gizleme uğraşına girmek yerine, bunları samimiyetle kabul edip açıklayarak, kitlelerin eleştirilerine açmanın doğru olacağını düşünmekte ve bunun o hataları tekrarlanmasını engelleme açısından tayin edici bir uygulama olduğu kanaatindedir.
Bu hatalarımızın aynı türden olan ve muhatabı açısından telafisi mümkün olmayan bir biçimde sonuçlanan soruşturma ve sorgulamalar sırasında tutuklu iken iki KDH üyesi (Atilla Kamberoğlu ve Enver Doğru) düşman unsurunun ölmesi olayı bu süreçte meydana gelen en büyük önemli olumsuzluğumuz olarak kabul görmektedir.
Partimiz, her iki olayı da, bizim denetimimiz ve kontrolümüz altında iken, dolayısıyla da bütünüyle sorumluluğu partimize ait iken, her ne kadar düşman unsurları oldukları kesinlik kazanmış olsa da cezalandırmanın dışında kalacak bir biçimde gündeme gelmesi nedeniyle ciddi bir olumsuzluk olarak değerlendirerek, bu olumsuzluğun üzerine gitmiştir.
Olayın gündeme gelmesinin nedenlerinden bağımsız olarak, yani isterse intihar ederek gündeme gelmiş olsun, bunun yukarıdaki yargıyı değiştirmemesi gerektiğini düşünen partimiz, bu yaklaşımın ürünü olarak da, fiziksel olarak kendini zayıflatarak, soruşturma ve sorgulamada üzerine yoğunlaşılmasını engellemek amacıyla yemek yemeyerek ve bunun da bir protesto şeklinde anlaşılmaması gerektiğini, istemesine rağmen yiyemediğini söyleyerek baş vurduğu kurnazca bir taktikle kendi sonunu getiren Enver Doğru içinde geçerli saymış ve bu taktiğin meydana gelen olumsuzluğun mazereti olamayacağını kararlaştırmıştır.
Nitekim, bu tip hataların düşman tarafından süreci partimiz aleyhine çevirebilmek için nedenli yoğun olarak kullanılmak istendiği de görüldüğünden dolayı (düşman gerek basını ve gerekse de Dersim’de helikopterlerle dağıttığı bildirilerde ve afişlerde bu sorunu daha önce değinilen propagandasına dayanak noktası olarak kullanmaya çalıştı. ) gösterilecek dikkat ve hassasiyeti de ortaya çıkarmaktadır.
Ancak, partimizin bu tip durumlar karşısında pratik anlamıyla yeterli tecrübeye sahip olmamasının da büyük bir paya sahip olduğu düşünülürse, bu tip hataların mücadelemizin devam eden seyri içerisinde sıkça karşılaşılacak bir şey olmadığı da anlaşılır olacaktır.
24 Ağustos Zaferi Unutulmayacak ve Unutturulmayacaktır
Düşmanın bütün engelleme çabalarına rağmen, hatta soruşturma ve sorgulamaları engellemek için giriştiği askeri harekatlara rağmen, büyük bir azim, kararlılık ve fedakarlıklarla sürdürülen Kardelen Harekatı, teslimiyetin yerine direnişin, ihanetin yerine halka, devrime ve partiye bağlılıkta sebatın en devrimci tarzda geçirilmesiyle, ihanetin ve teslimiyetin yargılanarak mahkum edilmesiyle sonuçlanmıştır.
Daha önceleri de ordu saflarımıza sızdırılarak suikast ve istihbarat çalışması yapmakla görevlendirilmiş bazı unsurlar açığa çıkarılarak yargılanmış ve hak ettikleri biçimiyle cezalandırılmışlardı. Ancak bu denli kapsamlı, bu denli büyük, karmaşık ve şiddetli bir sürecin ilk defa yaşanmasına rağmen “bugüne kadar, nereden geldiğini tam olarak bilmememize rağmen onların darbelerine göğüs gererek ilerlemeyi başardığımıza göre, bugünden sonra darbeleri en amansız bir biçimde indirme fırsatını biz yakalamışken, neden zafer bizden uzak olsun ki…” diyerek adım atılan mücadele, halkımızın menfaatleri doğrultusunda sonuçlanmış bulunuyor.
Kuşkusuz ki; bu zafer sadece bu süreç açısından bir zafer olarak değerlendirilemez. Çünkü, devrim ile karşı devrim arasındaki mücadele halen devam ediyor ve düşman düzenini yitirme korkusuyla, bundan böyle daha ciddi ve daha tiziz çalışmalarla aldığı bu yenilgiyi gidermek için faaliyetlerine aralıksız olarak devam edecektir. Hatta Kardelen Harekatı’nın henüz sonuçlandırıldığı bugünlerde bile yeniden saflarımıza sızmak ve suikast yapmakla görevlendirilmiş daha çocuk yaşlardaki bir düşman unsurun ele geçirilmiş olduğunu söylersek, ne demek istediğimiz de biraz daha rahat ve gerçek boyutuyla görülebilinir.
Öyleyse, bizim diğer biçimlerinde olduğu gibi bu tip sızma faaliyetlerine karşı geliştireceğimiz mücadeleler de devam edecektir. Ancak tam da bu noktadır ki, bundan sonra düşmanın bugüne değin sahip olduğu avantajlara sahip olamayacağını gönül rahatlığıyla söyleyebiliriz. Çünkü, 24 Ağustos zaferinin getirdiği deneyim, bundan sonraki mücadele yaşamımızda bize ışık tutacak olması açısından da zaferlerimizin garantisi olmaya devam edecektir.
Biz, 24 Ağustos zaferini olduğu kadar, zaferi zafer yapan bu mücadele sürecini ve bu sürecin ortaya çıkardığı sonuçları paylaşmaktan kaçınmayacak ve bu doğrultuda üstümüze düşen görevleri yerine getirme çabası içerisinde bulunacağız.
Dün bizimdi, gün bizimdir, zafer de bizim olacak!
Karşı devrimci hücreyi kızıl çekiçle ezdik!
Tasfiyeci hizbi safaldan temizledik!
Yaşasın kongre hazırlık konferansımız!
Yaşasın Kardelen Hareketimizin zaferi!
Yaşasın partimiz TKP(ML), ordumuz TİKKO ve komünist gençlik örgütümüz TMLGB!
Yaşasın halkın bilinçli ve örgütlü mücadelesi!
Kahrolsun karşı devrimci hücre!
Kahrolsun tasfiyeci hizip!
Hiçbir halk düşmanı cezasız kalmadı/kalmayacak!
Yaşasın proletaryanın adaleti!
10 EYLÜL 1996