Paşa Güven İhaneti
DEV–SOL: “Paşa Güven İhaneti”
Devrimci Sol infaz ettikleri Paşa Güvenle ilgili bir çok açıklamalar yaptı, bildiriler yayınladı. “Hain”, “Mafyacı” olarak suçladıkları Paşa Güvenle ilgili yazılanlardan bir bölüm:
Devrimci hareketin zor dönemlerinde sürece müdahale etmesi için yurtdışında görevlendirilen P. Güven, Devrimci Sol’un örgütsel olarak yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kaldığı bir süreçte misyonunu tamamen inkar ederek, ülkeye dönmesi çağrılarını reddediyordu. Faşist cuntaya karşı verilen mücadelede Devrimci Sol, kadrolarını, savaşçıların!, taraftarlarını şehit veriyorken ve yüzlerce tutsak hapishanelerde en ağır baskı–terör koşullarında her şeye rağmen direniyorken, bu hain kendi kişisel yaşamını sürdürmenin telaşına düşmüştü. Ne ülkede yaşananlar ne de hareketin içinde bulunduğu durum onu hiç mi hiç ilgilendirmiyordu. Halbuki bu süreç kendisine en fazla ihtiyaç duyulduğu bir dönemdi. Hareketin insanları ülkede olanaksızlıklardan kalacak ev bulamayıp sokaklarda kalırken bu hain, hareketin olanaklarını kendi kişisel çıkarları için kullanmakta tereddüt göstermiyordu.
Yurtdışı örgütlülüğüne çöreklenmiş olan P. Güven haini buradaki insanları “ne kadar şöhret birisi olduğu”, “ülkeye gidip savaşı nasıl yükselteceği’ masallarıyla oyalıyor, insanların duygularıyla oynayarak, en asgari ahlak sınırlarını dahi tanımıyordu. Bu hainin sayesinde adeta hareketin yurtdışı damarları kesilmiş durumdaydı. Paşa Güven’e göre devrimci hareketin bu dönem başında bulunan insanlar “beceriksiz”di; dahası gelecekte ne olacağı belli olmayan bir hareket vardı ortada. Hareketin önderi ve birçok ileri kadrosu hapisteydi ve birçoğu idam edilecek, kalanların da sonunun ne olacağı meçhuldü. Tam anlamıyla böyle düşünen P. Güven haini hareketin her türlü olanağını dilediği gibi kullanıyor, yine Devrimci Sol’un adını kullanarak her türlü mafyacılık, ahlaksızlık işlerine bulaşıyordu. (Bu hain yine aynı süreçte örgütlülük içinde bulunması gereken eşini de hareketten habersiz Avrupa’ya yanına almıştır). Devrimci hareketin tüm çağrılarına rağmen bildiğini okuyan P. Güven, gün geçtikçe ihanetini daha da derinleştiriyordu.
Birbirleri için bulunmaz bir fırsat olan P. Güven ve A. Akgün hainleri birbirlerini bulmakta gecikmeyecek ve ileriki yıllarda bu iki hain, oportünizm ve düşman aynı paralelde buluşacaklardı.