PDA çevresinden EMEK Grubuna ve MDD’cilere Yönelik Suçlamalar.
PDA çevresinden EMEK Grubuna ve MDD’cilere Yönelik Suçlamalar.
PDA çevresi çıkarmış oldukları Proleter Devrimci Aydınlık dergisinin Aralık 1970 tarihli 26. sayısında TİP kongresine geniş bir şekilde yer vermişlerdi. Dergide TİP kongresine ve Kongrede izlemiş oldukları siyaseti ve tavrı ortaya koyan bir çok haber yorum da yapılmaktaydı. “TİP Kongresi, İlkesiz Birlik Kurultayı ve Revizyonist Kliklerin Çöküşü” başlıklı yazıda TİP yönetimine ve Mihri Belli ile Çayan’cıların birlikte düzenlemiş oldukları Proleter Devrimci kurultaya ağır eleştiriler vardı. MDD’nin güçlü kanadı olan Belli ve Çayan çevresini de TİP kongresine katılmayarak Aren–Boran kliği olarak suçladıkları EMEK kanadına güç vermekle suçlanıyordu. İlkesiz Birlik olarak suçladıkları bu çevrenin düzenlemiş olduğu kurultayı TİP’in sahte muhalifleri olarak nitelendirdiler. PDA’cılar TİP’e ve eski yol arkadaşları Belli ve Çayan çevresine şu eleştirileri yöneltiyordu:
TİP Kongresi devrimcilerle oportünistlerin mücadelesi şeklinde geçti. Proleter devrimciler, oportünist TİP yöneticileri tarafından partiden ve delegeliklerden uzaklaştırılmış olmalarına rağmen, yine de kongrede temsil edildiler. Sayıları çok az olmasına rağmen, işçi sınıfının ve halkımızın kurtuluş davasını kongrelerinin başından sonuna kadar yiğitçe savundular. Halkımızın mücadelesini dile getirdiler. Devrimci fikirleri savunmada büyük bir kararlılık gösterdiler. Kongre başkanlığı seçiminden, parti kurullarının seçimine kadar, kongrenin her alanında proleter sosyalizmin zaferi için çalıştılar.
TİP yöneticileri sahte ve düzmece bir kongre planlamışlardı. Çeşitli oyunlarla sağladıkları çoğunluğa dayanarak kongreyi bir oldu bittiye getirmek istiyorlardı. Kendilerine yakın diye getirdikleri delegelerin bile bir kısmı, partinin oportünist yolda olduğunu, halkımızın devrimci eylemini kösteklemekte olduğunu seziyorlardı. TİP yöneticileri bu delegelerin proleter devrimcileriyle birleşmesinden ve gerici saltanatlarının yıkılmasından korkuyorlardı. Bunun için kongreyi başından sonuna kadar proleter devrimcilerine bir saldırı meydanı olarak kullandılar. Devrimizin yüzlerce, binlerce meselesinden hiçbiri ele alınmadı. Kongredeki bütün amaçları, çeşitli hile ve zorbalık yollarıyla proleter sosyalizmini boğmak ve hiçbir devrimci sesin yükselmesine izin vermeden kongreyi kapıp kaçırmaktı. İŞÇİ–KÖYLÜ gazetesini kongreye sokmadılar. Devrimci TİP üyelerinin ve halkımızın kongreyi izlemesine engel oldular. Devrimci karar tasarımızın ve bildirilerimizin delegelere dağıtılmasını engellemek istediler. Çoğunlukta olmalarına güvenerek, delege arkadaşlarımızın konuşmalarını zorbalıkla önlemeye çalıştılar. Arkadaşlarımıza saldırdılar. Kavga çıkardılar. Faşistlerin devrimcilere karşı kullandıkları bütün yolları denediler. Bu saldırganlar sosyal faşisttir. Faşistlerden tek farkları sosyalizm maskesi altında faşizm uygulamalarıdır.
Proleter devrimcileri kuru gürültüye pabuç bırakmadılar. Kongrede çok olmalarına rağmen, devrim yolumuzu ve bu yolu aydınlatan Marksizm–Leninizm–Mao Zedung düşüncesini sonuna kadar, görülmedik bir cesaretle savundular. Bütün devrimcilerin örnek alması gereken bir mücadele verdiler. En küçük fırsatları bile değerlendirip delegelere seslendiler. Kongre boyunca devrimci delegelerle kaynaştılar. Onlara devrimimizin yolu ve meseleleri üzerinde konuştular. Oportünist TİP yöneticilerinin yasakladığı devrimci fikirlerimizi tek tek delegelere anlattılar. İşçi ve köylülerin devrimci mücadelelerinden örnekler vererek Aren–Boran oportünizmini onlara tanıttılar. TİP yöneticilerinin yasakladığı İŞÇİ–KÖYLÜ gazetesini ve başkan Mao’nun broşürlerini kongreye soktular. Ve delege arkadaşlara ulaştırdılar.
Proleter devrimci arkadaşlarımızın hepsi bütün bu baskı ve yasaklamalara rağmen her fırsatta kalkıp konuştular. Oral Çalışlar, Hüseyin Özşahin, Mehmet Tuncer, Mehmet Çiçek ve Güney Dinç arkadaşların konuşmaları kongreyi cansız, uyuşuk havasından çıkardı. Canlı, devrimci bir ortama soktu. Arkadaşlar, Proleter enternasyonalizmini, bütün dünya halklarının ihtilalci mücadelelerini ve bu mücadeleleri durdurmaya çalışan revizyonist partilerin yaptıklarını bir bir anlattılar. Halkımızın da devrimci yolu tuttuğunu, ama TİP’in oportünist yöneticilerinin bunu durdurmaya çalıştıklarını gözler önüne serdiler.”
Merkez yürütme kurulunun karar tasarısının “Halklar” bölümündeki tartışmalar sırasında Oral Çalışlar arkadaş söz aldı. Türkiye’de halklar meselesinin çözümünün, Türk ve Kürt halklarının omuz omuza, emperyalizme, işbirlikçilerine, ağalığa ve şeyhliğe karşı mücadele ile olacağını ve ulusların kaderlerini kendi hür iradeleriyle tayin edeceklerini belirtti. Ve bunun karar tasarısına böylece yazılmasını istedi. Komisyon sözcüsü bu devrimci öneriyi açıkça reddedemedi. Fakat kendilerinin devrimci olmayan tasarılarında ısrar etti. Oral Çalışlar yeniden söz istedi. Kongre başkanı söz vermedi. Arkadaşımız bu sefer kongreden söz isteyince, kürsüden indirilmek istedi. Birçok delege arkadaş, özellikle doğulu arkadaşlar bu duruma karşı çıktılar. Aren–Boran oportünistlerinin devrimci fikirleri susturmak için kongreye getirdikleri zorbalarla dövüştüler. “Kahrolsun Şovenistler”, “Halklara Hürriyet” diye haykırdılar.
Oportünistlerin tasarısının milliyetler meselesini ele alan kısmına doğulu delegeler de karşı çıktılar. Bu delegeler, milli demokratik devrimi savunmanın TİP üyeliği ile bağdaşmadığını iddia eden bölüme oy vermediler. Tasarının bu bölümü sendikacı delegelerin de oyunu alamadı. 80’e karşı 120 oyla kabul edildi. Şimdi Aren–Boran kliği bu kararı uygulamaya kalkacaktır. Bu karar oy vermeyen bütün TİP’liler bu uygulamaya karşı mücadele etmelidirler. Kongrede kullandıkları oyların gerektirdiğini yapmalıdırlar.
TİP Kongresi bu şekilde, hiçbir devrimci sonuç alamadan dağıldı. Ve halkımızın devrimci mücadelesinin kongresi olmadı. Kongre proleter devrimcilerin oportünistlere karşı amansız mücadelesine şahit oldu.
TİP kongresiyle aynı günlerde, Ankara’da başka bir toplantı düzenlendi. Aydınlık Revizyonist Dergi yöneticilerinin düzenlediği bu toplantıya bazı işçi ve köylü arkadaşlar da katıldı. Bunların bazıları TİP Kongre delegeleriydi. Bu arkadaşlar Mihri Belli’nin ve revizyonist tayfasının çağrılarına uyarak TİP Kongresine katılmadılar. Aren–Boran oportünizmine karşı mücadeleyi terk ettiler. Bu çok önemli bir hatadır. Bir kongre, öncelikle devrimci fikirlerin yayılması ve kitleler tarafından benimsenmesi için, bütün yanlış, oportünist görüşlerle mücadele edeceğimiz bir yerdir. “Seçimleri nasıl olsa kazanamayacağım”, diye kongreyi terk etmek, Aren–Boran oportünistlerince tuzağa düşürülmüş yüzlerce delegeye halkımızın isteklerini, devrimci politikamızı açıklamaktan vazgeçmek demektir. Bu anlayış, kongreyi sadece seçim yapılan bir yer olarak görme anlayışıdır. Mihri Belli’nin düzenlediği bu toplantıya katılan bütün işçi ve köylü arkadaşlar bu hatalarından dersler çıkarmalıdırlar. Devrimci mücadelemizin her anında, politik–ideolojik çalışmaya öncelik tanımalıyız. Politik–ideolojik çalışma bütün çalışmaların can damarıdır. Devrimci propagandamızı yapacağımız ve politikamızı, şiarlarımızı açıklayabileceğimiz hiçbir fırsatı kaçırmamalıyız. TİP Kongresi devrimciler için, Aren–Boran oportünizmine karşı bir politik–ideolojik mücadele alanıydı. Bu mücadeleyi terk etmek sadece oportünist TİP yöneticilerinin ekmeğine yağ sürdü. Devrimciler ve halkımız. bundan hiçbir şey kazanmadı.
İşçi ve köylü arkadaşlar, katıldıkları bu toplantıda halkımızın devrimci mücadelesiyle ilgisi olmayan uzun konuşmalar dinlediler. Aydınlık Revizyonist Dergi yöneticilerinin karanlık, bireyci kavgalarına tanık oldular. İşçi ve köylü arkadaşlar tartışmalara katılamadılar. Yapmak istedikleri eleştiriler geçiştirildi, örtbas edildi. Her türlü eleştiri “Bölücülük” olarak suçlandı. Teşkilatlanma meselesinin görüşüleceği iddia edilen bu toplantı, parçalanan İlkesiz Birlik Cephesindeki tarafların karşılıklı olarak birbirlerini suçlamalarıyla başladı ve böyle sürdü gitti. Mihri Belli, revizyonist görüşlerini eleştiren konuşmacıları “Proleter Devrimci Aydınlık’ın tesirinde kalanlar” diyerek nitelendirdi. Mihri Belli’ye karşı sahte –muhalefet yürütenler ise, eleştirilerinin Proleter Devrimci Aydınlık’ın eleştirilerinden farklı olduğunu göstermek gayreti içinde, bin dereden su getirdiler. Proleter Devrimci Aydınlık’a daha ağır sözlerle saldırarak farklarını belirtmeye çalıştılar Mihri Belli’yi ve onunla birlik olanları “Saflarımızdaki sağ çizgi” olarak nitelendirdiler. İşçi ve köylü arkadaşlar bu sahte ve iki yüzlü muhalefeti ibretle izlediler. Revizyonist yöneticiler bu toplantıyla bütün genci yüzlerini açığa çıkardılar. Toplantı kişisel menfaat çatışmalarının dışında hiçbir şey getirmedi. örgütlenme konusunda hiçbir çalışma yapılmadı. Hiçbir somut çözüm bulunmadı. Bu toplantıya iyi niyetlerle katılan ve halkımızın örgütlenmesi meselesine çözüm bekleyen işçi ve köylü arkadaşlar hayal kırıklığına uğradılar. Toplantı sonunda bir köylü arkadaş şöyle diyordu: «Bize TİP’in defterini kapatın dediniz. Kapattık. Şimdi ne yapacağız. Köyüme döndüğüm zaman ne söyleyeceğim? Bu arkadaşın sözleri toplantıyı çok iyi özetlemektedir.
Halkımızın devrimci mücadelesi saflarında yer alan bazı işçi ve köylü arkadaşlara rağmen, Mihri Belli’nin düzenlediği bu toplantı da, TİP Kongresi gibi, bir aile toplantısıydı.Halkımızın devrimci mücadelesini temsil etmiyordu. Halkın davasını ileri götürmek amacıyla toplanmamıştı.
Gerek TİP Kongresi, gerekse ilkesiz Birlikçilerin toplantısı Devrimci mücadelemize hiçbir yararı olmadan dağıldı. Yüzlerce işçi ve köylü arkadaş bu toplantılara devrimimizi ilerletmek ve halk düşmanlarının, gericilerin baskı ve saldırılarına rağmen mücadelemizi sürdürebilmenin yollarını bulmak amacıyla geldiler. Bu toplantılarda, gerek TİP Yöneticilerinin ve gerek Mihri Belli Oportünist kliğinin kişisel menfaatlerini, klik menfaatlerini devrimimizin menfaatlerinden önde gördüklerine şahit oldular. Şimdi halkın davasına içtenlikle ve dört elle sarılan bütün devrimciler için yapılacak iş Sosyalist Kurultay için çalışmaktır. Sosyalist Kurultay için var gücümüzle çalışalım.