PKK’nın Dersim Çıkmazı
ÖZGÜR GELECEK (TKP/ML–TİKKO Taraftarı):
“PKK’nın Dersim Çıkmazı”
“PKK, Dersim’de adamakıllı çıkmazda… Kimilerine garip gelebilir, ama gerçek budur. Son gelişmeleri bu çerçevede tahlil etmede büyük yarar var. Öteden beri ulusalcı hareketi bu bölgeye taşımada fena halde zorlanan PKK, işi, artık müttefiklerini araması gereken kesime kaşı sindirme ve şiddet politikasına dek vardırmıştır.
Türkiye Kürdistan’ı penceresinden siyasal sorunlara bakmayan her yapılanmaya her devrimci örgüte kaşı adım adım tavır geliştiriyor PKK. Eğit–Sen’li öğretmenleri kuşuna diziyor, 6 TDKP’li devrimciyi devrimci olduklarını bile bile katlediyor. Ferhat Erin’i özgür gelecek muhabirliğinden vazgeçirmek için kaçırıp tehdit ediyor, devrimci demokrat ve sosyalist basının bu alana germesini yasaklıyor (Özgür Gündem hariç) zorunlu askerlik ve zorunlu vergilendirme yoluyla, gönüllülük ilkesini bir yana fırlatarak köylüye tepeden baskı uyguluyor…
Bu, apaçık açmazdır.
Dersim’de yeterli taban bulmada zorlananlar, fevkalade afallamışlardır. Zorlananlar, zora çare diye yapışıvermişler. Nafile!
Dersim, devrimci ve komünist görüşlerle yoğrulmuş, ileri öğelere açık ulusalı değil, sınıfsalı temel alan bir yöredir. PKK bunun farkındadır. Türkiye Kürdistan’ın başka alanlarında kolaylık yapabildiklerini burada kolay kolay yapamaz durumdadır ulusalcı hareket. Dersim ulusalcı eğik düzleme pek sempatiyle bakmaması özgünlüğüyle PKK’yı sıkan bir alandır. PKK liderinin dönem dönem Dersimlilere yönelik suçlamaları boşuna olmasa gerektir. PKK, Dersim’i kendi ulusalcı politikasının bir eklentisi haline getiremiyor. Dolayısıyla, gönüllü olarak politikasına ortak edemediklerini – özellikle köylüyü – baskıyla, tehditle, namlunun gücüyle katmaya çalışıyor.
Yıllardır bu bölgede oldukça etkili bir parti var: TKP/ML’nın birliğinde direnmeyi ve kardeşçe sınıf dayanışmasını yüce tutmayı öteden beri baş tacı edinmiştir. Köylüleri, proletaryanın kurmayının önderliğinde bu ruhla eğitmiş, bilgilendirmiş ve silahlandırmıştır. İşte Dersim’de PKK’nın Kürt Burjuva ulusalcı çizgisi, sınıf mücadelesini esas alan Maocu güzergaha “toslamış”tır. TKP/ML–TİKKO ile PKK iki farklı, iki taban tabana karşıt güzergahtır. Birinin ideolojisi Marksizm Leninizm Maoizmdir; diğerinin milliyetçilikti. Ve Dersim halkı seçimini birinciden yana yapmıştır.
Şimdilerde PKK Dersim’de çubuğun ucunu tersine bükmek istiyor. Bunu ikna, eğitim, dönüştürme yöntemiyle değil, zorla, devrimci kanına girmekle, halkın sesine kulak vermeden yapmak istiyor. PKK’nın Dersim’deki çıkmazıdır bu. Bilinmez mi ki, otoriteyi, egemenliği sağlamanın yolu zor olsaydı anlı şanlı diktatörlükler hala ayakta olurlardı.
Kürt burjuva ulusal hareketinin muhtemel müttefikleri ve dostlarına karşı PKK’nın aldığı tavır, ve de özellikle devrimci katline vardırılan çizgi amansızca ve döne döne mahkum edilmesi gereken çizgidir. Yalnızca yörede öğretmenlik yaptıkları için silahsız ve savunmasız öğretmenlerin öldürülmesi hiçbir mantığı sığmaz. Sınıf savaşımını denize atmış bir mantığı da. Burjuva eğitim kurumu da olsa, bilime ve uygarlığa adımlamanın bir aracı işlevi gören okulların yakılması asla tasvip görmez.
Emekçi köylü yığınlarını baskı ve tehditle sindirip ulusalcı eğik düzlemin güzergahına sokabileceklerini sananlar yalnızca kendilerini aldatırlar.
Devrimci ve komünist örgütlerin köylüleri eğitme, bilgilendirme, örgütlendirme çalışması önüne zoru çıkaranlar, yayınladıkları bildiride 6 devrimcinin öldürülmesini üstlenip bunun savunusunu “kanıtlarıyla” (!) yapanlar, ulusal devrimci hareket çizgisinden adım adım, ama fena halde uzaklaştıklarının farkında olsalar gerek. PKK boş yere öğretmenlerin öldürülmesi, Kamer Özkan’ın kurşuna dizilmesi ve 6 TDKP’linin katledilmesi olaylarını destekleyici “kanıtlar” ileri sürme çabasına girmemelidir. Bunlar beyhude çabadır. Tıpkı kendi içindeki muhalefeti kan ve barutla temizlemesi sürecinde ileri sürdüğü “kanıt”lar gibi bunlar da çürüktür.
Kaldı ki, Hegel’in de çok haklı olarak açıkladığı gibi, neyi olursa olsun destelemek için “kanıt”lar bulunabilir. PKK çizgisinde bu “kanıt”lar “ajan”, “kontra”, “Kemalist” vb. suçlamalarla rahatlıkla ifadesini bulabilir. Son olayları tümünde olduğu gibi.
İnsan bu “kanıt”larla kargaları kendisine güldürür!
“Sağ”a ve “sol”a sıçrayışla harmanlanan PKK çizgisi, şimdilerde, açık bir şekilde sağa adımlamayla kedine yer açma uğraşında. Özellikle son dönemlerde, bu çizginin uluslar arası ve ulusal çerçevesi iyiden iyiye belirginleşmeye başlıyor.
Bir yandan, uluslararası arenada bir ucu Birleşmiş Milletler kapılarına dayanan, Batılı emperyalistlerle diplomasi oyunlarına girişen bu çizgi öte yandan, içte gericilik, dincilik, milliyetçiliğe daha fazla vurgu niteliğiyle öteki ucu Menderes’e bile ittifak yoluna sempati duyabilmektedir.
Pek doğaldır ki, böylesi hat, enternasyonalizm/milliyetçilik ayrım noktasında kendini enternasyonalizme kapalı tutacak, dini gericiliğin eteklerine çulu sermede bir sakınca görmeyecektir.
Bunun sonucu olarak da, Kamer Özkan da, Eğit-Sen’li öğretmenler de, 6 devrimci de katledilebilecektir. Bu çizginin vardığı yerde, bunlar yalnızca başlangıçtır. Bu çizgi gelecekte çeşitli gerekçelerle daha çok devrimci kanı dökeceğe benzer.
Bu politikanın gelip dayandığı yer budur.
Tarih merdivenlerinde PKK’nın sağ’a doğru attığı her kulaç, sol’la cebelleşmenin bir nedeni işleviyle yaşam buluyor. Ama Ali Fırat hala kalkıp “Bir Adım Daha ileri” köşesinde “sosyalizme biçilen yeni özellikler en çok PKK’da ifadesini bulacaktır” diyebiliyor.
Evet, böyle diyor…
İnanılmaz ama gerçek bu!
Özetle, PKK giderek bir çıkmazın girdabına sürükleniyor. Başlangıç halindeki hatalar, yanlışlar ve açmazlar, büyük bir yanlışlar, açmazlar sistemi halini almadan, sistematik bir çizgiye ulaşmadan halkın ve devrimcilerin sesine kulak vermek ve özeleştirel olarak doğruyu yakalamak için henüz hiçbir şey kaçırılmış değildir.
PKK’nın Dersim çıkmazı şu an tutunulan dinci, milliyetçi, halka karşı hatla değil, şiddete dayalı otorite ile değil, halkın dipten gele doğruda zorlamasını sağ’a adımlamaya kurban ederek “yukarıdan” burjuva emperyalist “çözüm” yoluyla diploması koridorlarında boğmaya değil, dostlar sofrasında enternasyonalist ruhla aşılabilir.