Şehzade Yusuf İzzeddin Efendi’yi Tahta Geçirme Çabaları
Şehzade Yusuf İzzeddin Efendi’yi Tahta Geçirme Çabaları
O devirde Abdülhamid’e yalan, yanlış jurnallar yağıp duruyordu. Bir aralık Genç Türklerin Abdülhamid’i tahtından indirecekleri ve yerine Yusuf İzzetin Efendi’yi geçirecekleri şayiası ortaya çıkarılmıştı. İstanbul’da yüksek sınıfa mensup bir hanımefendi Genç Türklerin atfedilen bu fikir etrafında malumat toplamakla meşgul oluyordu.
Bu malumat müteaddit kanallardan geçerek Abdülhamid’e bildiriliyordu. Yusuf İzzettin Efendi’nin tahta iclası hakkında Yıldız erkanından birisine verilen bir jurnalda deniliyordu ki:
“Tunuslu Mahmut Paşa’nın kerimesi Emine Hanım cariyeleri tarafı kemteriye göndermiş olduğu ufak bir pusulada Galata’da avukat ….. nin yazıhanesinde bir mülakat istemişti. Tayin edilen saatte oraya gittim.
Beş dakika sonra hanım cariyeleri Fazıl Bey’in haremi, Hayriye Hanım cariyeleri de refakatinde alarak geldiler. Odada bizden başka hiçbir kimse yoktu.
Emine Hanım evvelemirde zat-ı devletleri hakkında bazı şeyler sordu. Kendisini temin etmek için zatıdevletlerinin hazret-i şahriyari azimmüşanımıza olan ferd-i sadakatinizi ve başka hiçbir ümit beslemediğinizi delail katia ile ispat eyledim.
Bunun üzerine Emine Hanım, gayetgizli tutulmak şartile, Yusuf İzzettin Efendi’nin tahta iclası meselesinde ibrazı hizmet ve sadakat eyleyeceğini beyan etti. Emine Hanım bir buçuk sene evvel Kurenadan Faik Bey’e ve Dördüncü Daire-i Belediye Müdürü Mustafa Efendi’ye meseleyi ihbar eyleyerek evrakları da verdiği halde onların arzı atabei ülya edilmemesine elan taccüp etmektedir. Dördüncü daire müdürü olan Mustafa Efendi’nin Şehzade Yusuf İzzettin Efendi’nin has bendesinden olduğunu gerek yeminle, gerekse kat’i ve kevi delillerle ispata hazır olduğunu Emine Hanım cariyeniz iddia eylemektedir.
Hanımın zevci Hüseyin Bey’in her bildiğini söyleyen bir adam olduğunu anladığım için zat-ı devletlerine bundan iki ay evvel takdim etmiş olduğum raporda bunların köşklerine sık sık devam edersem vazife-i mahsusama dair bir çok istifadeler temin edeceğime ümit var olduğunu arzeylemiştim. Şimdilik Hüseyin Bey, bitaraf ve kendi halinde görüyorum, zevcesi Emine Hanım ise, Hüseyin Bey’in haberi olmamak şartile, ibraz-ı sadakatten, vaad-i mucibince geri durmamaktadır. Hanım gayet hafi tutulması lazımeden olan bu meseleyi, bendegandan bildiği kimselere de haber verdiği halde şimdiye kadar hiç aldıran olmamıştır. Bunun üzerine mezkur yazıhanede meseleyi bendenize açtı. Kulunuz da derhal zat-ı devletlerine bir rapor takdim eyledim.
Emr-i devletleri mucibince Emine Hanım ikametgahı alinize gelerek Bahaeddin’in bir mektubile Ahmet Celalettin Paşa’nın 66 numaralı bir mektubunu ve o mufassal projeyi takdim eyledi. Fakat şu şartla ki takdim ettiği ve edeceği bütün evraklar Hazret-i Halife-i Resulü Kibriyaca nazar-ı aliden geçirdikten sonra yine mahallerine iade edilecek ve postaya verilerek yerlerine gönderilecekti. Yani posta ile gelenlerde aynı suretle muamele görecekti.
Bundan başka kulunuzun da her yerde ve bütün gireceği yerlerde kendisile beraber bulunmaklığını zat-ı devletinize arz ve müsaade-i mahsusanızı istihsal eylemişti. Bu babta şerefsudur buyrulan irade-i mekremet ade-i şehriyariyi kulunuza tebliğ buyurduğunuz saatte kemterleri hanımın Tophaneli oğlundaki köşküne gittim ve irade-i seniyeyi kendisine tebliğ ettim.
Bunun üzerine hanım yeni elde etmiş olduğu evrakı verdi. Bendeniz de derhal evrakı mezkureyi takdim ettim. Zat-ı devletiniz, onları Huzur-u Padişahi’ye arz ve takdim etmek üzere Mabeyn-i hümayuna teşrif buyurdunuz. Şimdi Emine Hanım bu kağıtlar geri verildikten sonra yeni elde etmiş olduğu daha mühim evrakı takdim eyliyeceğini hasbessadaka beyan eylemektedir.
Emine Hanım cariyelerinin mühim ifadelerinden ve elde ettiği kavi delillerden bu sırada Yusuf İzzettin Efendi’nin tahta iclası meselesinin pek ziyade ehemmiyet kesbettiği anlaşılmaktadır. Günden güne elimize geçen evrak ile bu mesele gittikçe tenevvür ediyor.
Emine Hanımın zevci Hüseyin Bey, Serhafiye Ahmet Celalettin Paşa’nın devlete sadık olduğunu her laf açıldıkça beyan ettiği halde hanım bilakis Ahmet Celalettin Paşa’nın başka bir ümit beslediğini ve hatta Yusuf İzzettin Efendi’nin tahta iclasının hususi noktalarından olmak üzere Ahmet Celalettin Paşa’nın maiyeti saniyedeki Arnavut askerlerini elde ettiğine dair imzasile kağıt gördüğünü, bu kağıdın bir frenk kadınında bulunduğunu ve bu kadının da Doktor Bahattin Şakir’in metresi olduğunu söylemektedir. Emine Hanım bu kağıdı o frenk kadınından bir türlü almağa muvaffak olamadığına çok teessüf etmektedir.
Şurasını kat’i olarak arzedeyim ki Emine Hanım cidden hizmet etmek ve sadakat göstermek istiyor ve hizmetini de bilfiil ispat ediyor. Yusuf İzzettin Efendi’nin taraftarları hanımın hanesine devam etmektedirler. Hanımın bendenizi daima yanında bulundurmak istemesi sadakatine ve hizmetine en büyük bir delildir.
İşte bugünden itibaren bendeniz hanımda daima her yerde beraber bulunacağım. Gideceği o hanenin halkıle de ülfet peyda ettiğim taktirde daha mühim neticeler elde edeceğime şüphe yoktur. Şurası şayan-ı kayıttır ki sebebi refah Ümmeti Muhammet olan Şehriyar-ı alişanımız Efendimiz Hazretlerinin, mesele bütün teferrütatıyla anlaşılıncaya kadar hiçbir kimseyi tevkif ettirmemeleri ve bu ailenin sadakatine veya sadakatsizliğine dair verilecek raporlara da şimdilik ehemmiyet atfetmeleri iktizayi haldedir. Çünkü kulunuz emr-i devletinizle bunların hanelerine gidiyorum. Onların sadakatle hizmet etmelerine yardımım dokunuyor.
Kağıtların ve evrakın elde edildikçe peyderpey takdim kılınacağını arz ile..
Abdülhamid devrindeki casusların ne tarzda çalıştıklarını gösteren yukarıdaki jurnalda bahsedilen Şehzade Yusuf İzzettin Efendi’nin tahta iclası meselesi Doktor Bahattin Şakir Bey’in bir tarafdan Paris’te İttihat ve Terakki ile muhabere ederken ve Genç Türklerden olduğu iddia edilirken diğer taraftan kendisinin, Yusuf İzzettin Efendi tarafından gösterilen arzu üzerine onun hususi Doktorluğuna tayin edilmesinden ileri geliyordu.
Doktor Bahattin Şakir Bey’in hususi tabip sıfatile daima, Çamlıca’da Yusuf İzzettin Efendi’nin dairesine girip çıkması Abdülhamid casuslarının o kadar nazarı dikkatini celbetmişti ki Doktor nihayet bir gün tevkif edilerek Bekirağa Bölüğü’ne atılmış ve oradan Erzincan’a nefyolunmuştu.