İttihat Ve Terakki

Selânik Merkez Kumandanı Nazım Bey’in Vurulması ve İç Çalkantılar

Selânik Merkez Kumandanı Nazım Bey’in Vurulması ve İç Çalkantılar

 

Osmanlı Devleti’nin bu tehlikeli anlarında Selanik Merkez-i Umumisi faaliyetini azami derecede arttırmış, “Şûra-yi Ümmet” gazetesi de 15 Haziran 1908 tarihli nüshasında Selanik Merkez Kumandanı Nazım Bey’in vücudunun ortadan kaldırılması lazım geleceğinden açıktan açığa bahsediyordu. Halbuki Nazım Bey o tarihten evvel Selanik’te vurulmuştu. Bu hadiseye dair Paris’e yazılan bir mektupta deniliyordu ki:

“Onun vurulduğundan malumatınız olmadığı anlaşılıyor. Fakat Nazım Bey’in vurulduğunu 15 Haziran’dan evvel haber almak için en doğrusu haber vermek için vakit dardı. Nazım Bey, vurulduktan sonra İstanbul’da Hamidiye Hastahanesi’ne gönderildi. Şimdi oradadır. Hem de maatteessüf yarası pek hafiftir. Fakat zararı yok. Biz vurur olduğumuzu gösterdik. Artık onun hayatıyla ölümü arasında fark yoktur.

Nazım Bey’in vurulduğu İstanbul’da o kadar ehemmiyetle telakki olunmuş ki Sisam’da bacağından vurulup keza Hamidiye Hastahanesi’ne yatırılan İsmail Mahir, derhal Selanik’e azimet için emir almıştır. Maiyetinde Hasta Ordusu’ndan yirmi beş kişi var.

Manastır’dan Topçu Kumandanı Mirliva Mustafa Kerim Paşa ve Selanik’ten yine Topçu kumandanı Hasan Rıza Bey kardeşlerimizi İstanbul’a gönderdi. Bunlar bizim için pek kıymetli birer vücut idi. Şimdi İkdam gazetesinde okunduğuna göre Mustafa Kerim Paşa, Hicaz hattının Medine’ye vüsulü resmi küşadını icra edecek heyete memur olmuş.

Garip şey, henüz hat bitmediği halde şimdiden resmi küşatçı gönderiliyor! Paşa’nın izale-i vücudu için bunun bir vesile olması çok memuldür. Hasan Rıza Bey’e dair ise çıt yok.

Nazım Bey’i vuran bir zabittir. Manastır’da Polis Müfettişi Hüseyin Sami de tepelendi. Edirne Valisi ve Müşiri Nazır Paşa’nın da parça parça edildiği mesmu ise de henüz teeyyüt etmedi.

Bu mektuptan da anlaşılacağı vechile Selanik’te, Manastırda ve Edirne’de faaliyet pek ziyade artmıştı. Yalnız Nazır Paşa’nın Edirne de öldürüldüğü teeyyüt etmemişti. O günlerde Manastır’dan Paris’e yazılan bir mektupta en seri vasıta ile Manastır’a iki takım peruk gönderilmesi isteniliyordu. Bunlar Cemiyetin fedaileri tarafından kullanılacaktı. Vücutlarını ortadan kaldırmak istemekle, Abdülhamid adamlarını öldürecekleri esnada tebdil-i kıyafet için de perukalardan istifade edeceklerdi. O mektupta deniliyordu ki:

“Bu kere Resme, Ohri, Debre teşebbüsatı ve Manastır’dan esaslı bazı zevatın gaybubeti gibi ciddi işlerin baş vermesi her tarafta sermaye-i fahr-ü mübahat olmuş, herkes bu babta amali fikre dalmıştır.

Evet, şu şecere-i ısrarın böylelikle nermin baharlarını ve pek yakında mahsulat-ı latifesini idrak için bütün his erbabı hazır ve amade bulunuyor. Sai, muvaffakiyet”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Content is protected !!