Serketin: Kamer Özkan Katledildi
TEKOŞİN – PKK ÇATIŞMASI
SERKETİN: Kamer Özkan Yoldaş 30 Eylül 1993 Tarihinde PKK tarafından bir komplo sonucu katledildi.
Tekoşina Sosyalist hareketinin yayın organı “Serketin” adlı aylık derginin Mart 1994 tarihli 8. sayısında Kamer Özkan dosyası başlıklı yazının altında Kamer Özkan 30 Ekim 1993 tarihinde PKK tarafından bir komplo sonucu katledildi deniliyordu. Yazı aynen şöyleydi:
Tekoşina Sosyalist hareketinin kadrolarından biri olan ve 23 yıldır ulusal hareketin içerisinde çeşitli görevler yüklenmiş tecrübeli gerilla komutanı Kamer Özkan 30. 9. 1993 tarihinde PKK tarafından bir komplo sonucu katledildi.
Biz sosyalist bir basın kuruluşu olarak halkımızın yaşadığı savaş koşullarının farkındayız. TC, halkımızın yaşamını alt üst etmiştir. Ülkemiz kırları neredeyse insansızlaştırılmış, şehirler, köyler içindeki insanlarla birlikte tanklarla, toplarla, uçaklarla bombalanmış açık kitle katliamları yapılmıştır, hala da yapılmaktadır. Halkımızın can güvenliği ve huzuru yoktur. “Faili meçhul” denilen cinayetler büyük bir terör havası estirmekte, gözaltına alınanlar karakollardan, kışlalardan sağ çıkamamaktadır. Açıktır ki; TC savaşının esas yönünü sivil halka çevirmiştir. Egemenleri halka karşı bu zulümleri onların sınıfsal karakterinin normal sonucudur.
Bu koşullar içerisinde gelişen ve direnen ulusal kurtuluş hareketi elbette pek çok zorlukla karşı karşıyadır. Bu anlamda bazı eksiklikler ve hatalar normal görülebilir ve ön plana çıkartılmayabilir. Ancak bu, ulusal kurtuluş hareketinin her hatasının hoş karşılanabilir olduğunu getirmez. UKH’de mücadeleci karakterinden dolayı kazandığı meşruluğu “eleştirilemez” ayrıcalığını kazandırmak için kullanamaz.
Kürt halkının özgür ve demokratik bir topluma, yani can güvenliği’ne, İşte, huzur’a ihtiyacı vardır. Bugünkü siyasi iktidar bunu sağlayamıyor. Dolayısı ile bugünkü iktidara alternatif olarak çıkacak bir muhalefet hareketi, her şeyden önce bugünkü mücadelesinin muhtevası ile halkımıza demokratik ve özgür bir toplu yaracağının güvenini vermelidir. Özgürlük demokrasi uğruna savaşımın kedisi de demokratik özgürlükçü bir eylemdir. Bu eylem egemenlerin baskısı ve gerici eylemlerinden nitelik olarak farklıdır. Halk kitleleri bu farkı yaşamlarında açık olarak hissederlerse, muhalefet hareketi halkı kazanabilir ve gerçek bir muhalefet hareketi olur.
Bu temelde bugün Kürdistan’da PKK’nın yürüttüğü mücadeleye baktığımızda pek çok eksiklikle karşılaşırız. Kirli savaştan en çok sivil halkın etkilendiğini, TC’nin de bizzat bilinçli olarak savaşın yönünü halka çevirdiğini anlattık. Ancak PKK’nın da savaşırken sivil halkın zarar görmemesi için elinden geleni yaptığını söylemek de zordur. Korucu kesimlere karşı geliştirilen sistemsiz eylemler, itina gösterilmeyen yargılamalar, cezalandırmalar, halka zorla dayatılan bazı istekler bütün bunlar ulusal demokratik mücadelenin içeriğine aykırı oldukları gibi kirli savaşın halkın yaşamı üstünde daha da tahripkar olmasına neden olmaktadırlar.
Bu durum Kamer Özkan olayında da yaşanmaktadır. Halk tarafından çok sevilen ve kişiliği ile halkın güvenini kazanmış bir kişi katlediliyor. Bu hem büyük ir değerin kaybıdır hem de kitlelerde devrimci hareketin adaletine ve meşruluğuna duyulan güvenin sarsılması demektir.
Devrimci bir hareketin eylemi çok adil ve meşru olmak zorundadır. Öyle ki; halk bir eylemi duyduğunda onun kimin eylemi olduğunu açık bir şekilde anlayabilsin. Halk; devrimcilerin, suçsuz masum insanları öldürmediğine inanırsa – ki bu devrimci hareketin o güne kadar ki eylemlerinden edinilen güvenli sağlanır. O zaman çeşitli “faali meçhul” cinayetlerin “köy katliamlarının” devlet tarafından gerçekleştirildiğini daha rahat anlar. Ancak acı bir gerçek var ki bugün bu ayrım henüz halkın kafasında net değildir. Bunu sağlayan PKK’nın haklı ve doğru olmayan bazı eylemleridir.
Ulusal hareket “eleştirilemez” olamaz elbette bizim özellikli işimizde ulusal hareketi eleştirmek olmamalıdır. Eleştiri özeleştiri mücadelenin kopmaz bir parçasıdır. “Biz ağır koşullarda mücadele ediyoruz bu nedenle bizi eleştirmeyin, eleştirirseniz düşmana hizmet edersiniz” anlayışı kesinlikle doğru değildir. Devrimci hareket hatalardan arındıkça zafere gider. Hatalarda eleştirilerek ya da özeleştiri yaparak düzeltilir. Ne yazık ki; PKK’nın bu konuda da demokratik bir olgunluk gösterdiğini söylemek zordur.
Biz bu halkın gücünün onu demokratik birliğinden kaynaklandığını düşünüyoruz. Parçalanmış, kendi içerisinde kendisini vuran bir halk özgür ve bağımsız olamaz. Tarih buna tanıktır. Bugün ülkemizde “Ulusal barış” yönünde olumlu adımların atıldığını görüyoruz. Bu gelecek toplumun demokratik temellerini bugünden örülmesi anlamındadır. Ancak sağlanan “barış” ortamının korunacağı konusunda ciddi kaygılar oluşmuş bulunuyor. PKK diğer yurtsever güçlere karşı geçmişteki olumsuz yaklaşımını aşmışa benziyor. Bir yandan dostluk, UKC diyor, diğer yandan çeşitli saldırılarla onların gelişmesini engellemeye hatta tasfiye etmeye çalışıyor. bu davranışlar ulusal birliğe hizmet etmez. Üstelik iktidar halkı ve yurtseverleri birbirine düşürmek için fırsat kolluyor. Bu koşullarda provokasyona açık eylemler gerçekleştirmek ulusal hareket içinde çok ciddi yaralar açar.
Sonuç olarak Kamer Özkan’ın katledilişi halk güçlerini derinden yaralamıştır. Bu sorun tüm yurtseverlerin sorunudur. Yurtsever güçler birbirlerine karşı düşmanca faaliyetlerden vazgeçmeli halka zarar verecek eylemlere girişmemelidirler.
Bu sayımızda PKK’nın Kamer Özkan ile ilgili açıklamalarına cevap oluşturan belgeleri yayınlıyoruz. Belki biraz geç oldu, ancak geç de olsa gerçekler ortaya çıkarılmalıdır. K. Özkan katledildikten sonra çeşitli bölgelerde PKK’lı yetkililer açıklamalarda bulundular. Açıklamalarda Kamer Özkan’ın öldürülmesine neden olabilecek çeşitli iddialar ortaya atıldı. Ancak bilinir ki; yanlış bir iş yapıldığında, sonradan o işi savunmak için atacağınız her adım da yanlış olur. Kamer Özkan olayında da PKK aynı konuma düşmüştür. Önce yanlış bir iş yapılmış yani Kamer Özkan öldürülmüş, sonradan da bu işi haklı görmek için pek çok asılsız iddia ortaya atılmış. Şimdi bu iddiaları tek tek ele alıp belgelerle ne kadar gerçek olduklarını sizlere açıklayacağız.
1. “PKK Dersim Eyaleti Askeri Konseyi”nin özel olarak Kamer’le ilgili iddiaları Tekoşina Sosyalist hareketi tarafından yanıtlanmıştır. Bu konudaki bildirileri görüşlerinize sunuyoruz. Yalnız bildirilerden sonra yeni bir durum ortaya çıktı: Bilindiği üzere PKK Dersim örgütü, Tunceli Bağımsız Belediye Başkanı M. Kocademir için; “Kontradır, hareketimize karşı Kamer Özkan’la birlikte Dersim’de Kontra örgütlenmesi oluşturmuş ve üç yoldaşımızı içimize sızdırdığı ajan aracılığıyla katletmiştir” şeklinde açıklamalarda bulunmuştu. Ancak yine aynı PKK, aradan bir ay geçmeden M. Kocademir’i “af” diyor. Bu işin ciddiyetinin değerlendirmesini siz okuyucularımıza bırakıyoruz.
2. ERNK Avrupa temsilcisi Kamer Özkan’ın katledilmesinden sonra yaptığı açıklamada akıllara durgunluk verecek bir iddia ortaya attı. ERNK’ye göre “Kamer Özkan, İbrahim Kaypakkaya’nın yakalanmasına ve katledilmesine sebebiyet vermiştir. ” Acaba dedik, PKK devrimci hareketlerin bugüne kadar bilmediği bir belge mi buldu? Ne yazık ki ortada belge filan yok. Sadece insanların “bilmemezliğine” seslenen ve ulusal hareketin meşruluğuna duyulan güveni Kamer Özkan hakkında şaibe yaratmak için kullanmayı amaçlayan bir oyun var. İ. Kaypakkaya’nın nasıl yakalandığını, bırakalım O’nun yoldaşlarını ve diğer devrimcileri, Dersim’in küçük çocukları bile bilir. Çünkü her şey olaylarıyla, tanıklarıyla ortadadır. Evet belki gizli, açıklanamayan bir yön olsaydı ERNK’nin planı işlerdi ancak ortada gizli saklı bir şey yok. Her şey biliniyor. Yine de biz olayın tanığı ve İ. Kaypakkaya’nın yakın arkadaşı M. Oruçoğlu ile bu konuda bir söyleşi yaptık. Söyleşide ERNK’nin iddiası kuşkuya yer bırakılmayacak şekilde çürütülüyor.
3. Kamer Özkan’ın katledilmesinden sonra PKK Dersim birimi hiç kimsenin cenazeye katılmaması, katılanların cezalandırılacakları konusunda açıklama yaptı. Cenazeden sonra ise cenazeye katılanları isimleri tespit edilip tehditler savruldu.
Tekoşina sosyalist’in köylerdeki taraftarları da tehdit edildiler kimisinin mallarına el konulup sürgünlü cezalandırıldılar.
Bu arada ARGK Dersim eyalet koordinatörü Dr. Baran, Kamer Özkan’ın babası D. A. Özkan’ın “kendilerine gelip teslim olduğunu ve oğlunu lanetlediğini” açıkladı. D. A. Özkan ise yayınladığı bir basın açıklaması ile bunu yalanladı. Açıklama Aydınlık ve Özgür Gelecek’de yayınlandı. Ancak bir cevap gelmedi. Açıklamayı da yayınlıyoruz.
Kamer Özkan’ın katledilişini bir kez daha lanetliyoruz.