Siverek Baskını ve PKK’nın İlan Edilişi
Siverek Baskını ve PKK’nın İlan Edilişi
PKK kuruluşuyla birlikte Ocak-Nisan 1979’u örgütlenme çalışmalarıyla geçirdi. Bölgede etkinliğini arttırmak ve taraftarlarına moral vermek amacıyla 21-28 Nisan tarihleri arasını “Kızıl Hafta” ilan etti. Bu hafta içerisinde bir seri eylem gerçekleştirdi. Apocular bölgede örgüt ismini duyurabilmek amacıyla Kürt ve Türk sol gruplarıyla hakimiyet kavgasına girdi. Daha sonra örgüt Öcalan’ın memleketi olan Urfa’nın belli bölgelerinde aşiretlerle çatışmalara girerek gücünü göstermeye çalıştı. Örgüt ilk silahlı propaganda eylemini Hilvan–Siverek pratiği dediği bölgede denemiştir. Önce Hilvan’da birbirleriyle muhalif olan devlet yanlısı Süleymanlar aşiretiyle CHP Urfa Milletvekili Celal Paydaş’ın aşireti Paydaşlar’la kavgayı körüklemiştir. Bu kavgada CHP’li Paydaş aşiretinin yanında yer almış, örgüt ikinci adamı olan Cemil Bayık’ı bu aşiret çatışmasında görevlendirmiştir. Hatta öyle ki, Apocu militanlar Hilvan’da terör estirmiş, Süleymanlar aşiretine mensup bir çok kişiyi öldürmüşlerdir. İlçeyi ele geçiren militanlar belediye başkanı ve meclis üyelerini de istifa ettirmiş, ilçe emniyet müdürüne 50, jandarma bölük komutanlığına 200 metre mesafede belediyenin ses cihazlarından istifa eden belediye başkanına eline Kürtçe metin verip toplanan kalabalığa şunları söyleyerek istifa ettirmişti: “Ben namussuzum, Kürt halkına ihanet ettim.”18
Mayıs ayın içinde MK üyesi Şahin Dönmez’in polis tarafından yakalanması üzerine paniğe kapılan örgüt mensupları 5 Haziran günü bir toplantı yaptılar. MK toplantısında Öcalan’ın yurtdışına çıkış kararı alındı. Ayrıca ses getirecek eylemlerin yapılması da kararlaştırıldı. Kısa bir süre sonra Temmuz’un ilk günlerinde Öcalan Suri-ye’ye geçti. Öcalan’ın gidişinin ardından MK üyeleri Urfa’da 13 Tem-muz günü bir toplantı yaparak Öcalan’la irtibat konusunu bir esasa bağladı. Artık Suriye’de olan Öcalan kendisini emniyete aldıktan sonra kuruluş bildirilerinin dağılma zamanının gel-diğini MK’ye bildirdi. Bu zamanlamada ön plana çıkan gerekçe ideolojik ve örgütsel gereklilikten çok Öcalan’ın şahsi güvenliğiydi. Bu ilanın toplumda etki bırakacak ilgi çekecek bir olay sonrası yapılması planlandı.
Hilvan’dan sonra örgütün hedefi Siverek’ti. Devlet yanlısı Bucak aşiretini kendisine hedef seçmişti. Özellikle Adalet Partisi Urfa Milletvekili Celal Bucak, hem yerel bir ağa, hem aşiret reisi, hem de milletvekiliydi. Dolayısıyla ona yapılacak bir saldırı ile bir taşla iki kuş birden vuracaktı. Haberin basında yer almasıyla hem PKK’nın adı duyulacak, hem de bölgedeki Kürtçü gruplara kendilerini ispat edecekti.
Apocular, 30 Temmuz 1979’da kayınpederinin evinde Celal Bucak’a otomatik silahlarla ve el bombalarıyla saldırı düzenlediler. Fakat Bucak yaralı olarak eylemden kurtuldu. Olaylar Siverek ilçe merkeziyle yakın köylerde günlerce süren silahlı çatışmalara dönüştü. Zaman zaman aşiret çatışmalarından yaralanan bölgede silahlı terör uygulayan örgüt devletin güvenlik güçlerinin de etkisizliğinden ve daha açıkçası kendilerine engel olmayışlarından da faydalanarak çatışmaları sürdürdü. Kendilerinden olmayan hangi grup ve çevre olursa olsun hepsine saldırılarda bulundu. Hatta öyle ki 25 Eylül 1979’da Cumhuriyet gazetesinde “Seçime Doğru Türkiye” dizisinde “Önce Apo’culuk” sorusuyla örgütün bölgedeki etkinliğini anlatan gazeteci Yalçın Doğan, Apocuları en vurucu kırıcı örgüt olarak tanımlıyor. Aynı yazıda PKK tarafından öldürüldüğü ileri sürülen kişiler için “çoğu devrimci yada diğer fraksiyonların elemanları” diyor. Daha da ileri giderek, şunları yazıyor:
Batman’da Kim Apocu’dur, hangi Apocu hangi eylemlere katılmıştır, silahlar nerede saklanır, bunu herkes biliyor, silahların saklandığı yerleri halk biliyor, ama işin ilginç olanı burada başlıyor. Herkesin bildiği bu konuları acaba devlet ne ölçüde biliyor. Adamlar ellerini kollarını sallayarak yürüyorlar da bunlar neden yakalamıyor? İşte bu noktada herkesin uzun uzun düşünmesi gerekir.
M. Celal Bucak’a yapılan saldırı kamuoyunda geniş yankı uyandırdı. PKK bu eylemin ardından olay yerine bıraktığı bir bildiriyle kuruluşunu ilan etti. Bu tarihten itibaren yapmış olduğu eylemlerde PKK ismini kullandı.