Sümerlerin Sırrı
Sümerlerin Sırrı
İklim değişikliği farklı doğal felaketlere neden oluyor. ABD’li uzmanlarca yapılan bir araştırma, iklim değişikliğinin bir başka ilginç sonucuna daha ulaştı. Araştırma, Sümer dilinin yok oluşunu aydınlattı. İklim değişikliği dünyada farklı sonuçlara neden oluyor. Kuraklık ve susuzluk, iklim değişikliğiyle bağlantılı görülen doğal olaylardan yalnızca ikisi. Kuraklığa bağlı kıtlık felaketinin insanlık tarihi üzerinde ne gibi sonuçlara yol açabileceğini Amerikan uzmanlarca yapılan bir araştırma ortaya koydu. Araştırma sonuçları Jeofizik Derneği’nin San Fransisco’da düzenlediği toplantıda açıklandı. Araştırmacılardan Matthew Konfist, M.Ö. 2200 gibi başlayan bir kuraklık döneminin 300 yıl kadar sürdüğünü belirtiyor. Mezapotamya’daki ırmakların kuruduğu bu dönemde çiftçiler tarlalarından hasat elde edemez oldular. Uzman Konfist, Sümerliler’in kuzeyinde, Fırat Nehri boylarında tarihte ilk bilinen imparatorluğu kuran Akadlar’ın kuzeyden gelen savaşçı kavimlerin baskısıyla zayıfladığını hatırlatıyor: “İklim bilimciyim. Binlerce ve milyonlarca yıla yayılan iklim değikliklerini inceliyorum. Diller de ilgi alanıma giriyor. Araştırmalarım sırasında Sümer dili ve Akad İmparatorluğu’nun yok oluşuna yoğunlaştım. Konuyla ilgili daha önce yapılmış araştırmaları kıyasladım. Tesbitlerime biraz tesadüfi şekilde ulaştığımı söyleyebilirim.” Akad İmparatorluğu yıkıldı Uzman Matthew Konfist, bölgeyi yüzlerce yıl kasıp kavuran kuraklığa ilişkin çok sayıda bilimsel araştırmanın bulgularını bir araya getirdi. Arkeolojik kazılar, Mezapotamya’yı etkisi altına alan iklim değişikliğinin önce toplumsal huzursuzluklara, ardından Akad İmparatorluğu’nun yıkılmasına yol açtığını ortaya koydu. O dönemde Mezapotamya’nın güneyinde yaşayan Sümerler de şiddetli kuraklıktan etkilendiler. Uzman Matthew Konfist, Sümer dilinin yok olmasını kuraklığın dolaylı sonuçları arasında sayıyor: “İklim değişikliğiyle bir dilin yok olması arasında doğrudan bağlantı kurulamaz kuşkusuz. Havalar ısınınca insanlar da dillerini unuttu, demek pek doğru değil. Ancak kuraklık insanları göçe zorladı. Göç ettikleri yerlerin hem iklim koşullarına hem de diğer insan topluluklarına uyum sağlamaya çalıştılar. Ana dili Sümerce olan zaten fazla insan yoktu. Bunlar da diğer kavimler içinde eriyip giderken dillerini unuttular.” Dünyanın en eski yazılı dilleri arasında kabul edilen Sümerce’nin bugün konuşulan dillerle herhangi bir akrabalığı bulunmuyor. Matthew Konfist, M.Ö. 2000’den itibaren Sümerce’nin ölü dil olarak kabul edildiğini belirtiyor: “Sümerce yazılı dil olarak kuraklığın ardından 2 bin yıl daha varlığını sürdürmeye devam etti. Sümerce, Ortaçağ’da Latince gibi artık bir ölü dildi. Yalnızca eli kalem tutan çok dar sayıda bir grup tarafından kullanılıyordu. Ama halk tarafından konuşulmuyordu.” Bir dil ne zaman “ölür”? Uzman Matthew Konfist, bir dilin değişiminin durmasının onun ölü dil haline geldiğinin kanıtı olduğunu belirtiyor. Uzman Konfist, Sümerceye ilişkin yazılı belgelerin hep aynı kelime dağarcığı ve aynı dilbilgisi kurallarını içerdiğini kaydediyor: “Oysa ‘yaşayan’ bir dilin kelime dağarcığı zaman içinde değişir. Sözkonusu dili konuşan insanlar sürekli yeni kavramlar üretir. İngilizceyi ele alın: Bundan 10 yıl önce kimse ‘googlelamak’ fiilini kullanmıyordu. Bundan 100 yıl önce cool sözcüğü de günümüze kıyasla çok farklı bir anlamda kullanılıyordu.” Yüzyıllar süren kuraklık ve ani iklim değişikliği Sümerce’yi yeryüzünden sildi. Akad dili ise Akad İmparatorluğu’nun yıkılmasına rağmen gelişmeye devam etti; Akadca, modern dillerden Arapça ve İbranice gibi Sami dillerin menşei oldu.