Kürt Solu İç Çatışmaları

T–KDP Lideri Faik Bucak’ın Şüpheli Ölümü

T–KDP Lideri Faik Bucak’ın Şüpheli Ölümü

T–KDP’de Faik Bucak’ın liderliğe getirilmesiyle illegal örgütlenme ve faaliyetler hız kazandı. “Kürt şovenizmi”nin gelişmesini sağlayan çalışmalar, bir çok il ve ilçelerde yapıldı.

Siyasi Kürt hareketinin önderlerinden biri olan Faik Bucak, 1939’da İstanbul Hukuk Fakültesine girdikten sonra, Musa Anter, Remzi Bucak ve Yusuf Azizoğlu gibi isimlerle Doğulu talebeler arasında Kürtçü faaliyetlere öncülük etmiş, Kürtçü öğrencilerin yoğun faaliyet gösterdiği Dicle Talebe Yurdu’nun kurulmasında büyük rol oynamıştır. 1946’da Hukuk Fakültesi’nden mezun olduktan sonra, 1956 yılına kadar hakimlik yapmış, daha sonra bu görevden istifa ederek, Urfa’da avukatlığa başlamıştır.

Çok ilginçtir ki, Kürtçü Faik Bucak, 1960’a kadar milliyetçi bir parti olan CKMP’de Urfa il başkanı olarak da görev yapmıştı. Bucak, CKMP Urfa il başkanı olması nedeniyle, Niğde milletvekili Asım Eren’in önergesine karşı Kürt aydınları tarafından düzenlenen dilekçeye imza atmasına rağmen 49’lar Olayına dahil edilmedi. Ancak 27 Mayıs’tan sonra Sivas kampına götürüldü ve 105 sayılı sürgün yasası gereğince Balıkesir’e sürüldü. Yasanın kaldırılması ve aynı nedenle sürgün edilen 55 kişinin geri dönebilmesi için çalışan Bucak’ın, bu konuda özellikle MBK ve dönemin parti liderleriyle ilginç tartışmaları oldu. Sürgün dönüşü2, siyasi Kürtçülerle ilişkiye geçti. Sait Elçi ve arkadaşları bir Kürt partisinin oluşum çalışmalarında kendisinden kuruculuk ve destek istediler. İlk zamanlar parti konusuna sıcak bakmayan Bucak, daha sonra kendini T–KDP çalışmalarının içinde bulacaktı. 11 Temmuz 1965’te kurulan illegal partinin liderliğine getirilmesinden sonra, dönemin sosyalist partisi TİP’ten de 1965 seçimleri öncesi Diyarbakır’dan milletvekilliği adaylığı teklifi aldı.

TİP’liler Faik Bucak’ı partilerinde görmek istiyorlardı. TİP’in Diyarbakır Dilan Sineması’nda yapılan bölge toplantısına da davet edilmişti. Burada da bir konuşma yapmıştı. Konuşmasında TİP’in Kürt sorununa yaklaşımını eleştirmişti. TİP’in Kürt politikasını değiştirmeden bu partiden aday olmasının söz konusu olamayacağını TİP yetkililerine bildirmişti. Bu konunun yakın tanığı olan Mehdi ZANA “Bekle Diyarbakır” adlı kitabında bu konuda detaylı anlatımı yapmıştı.

Faik Bucak, 1965’te kurulan T–KDP’nin ilk genel sekreteridir. Liceli Fehmi Bilal, Şakir Epözdemir, Sait Elçi, Ömer Turan ve Batmanlı Dervişe Sado ile birlikte T–KDP’nin tüzük ve program çalışmalarını yazdı. 1966’nın başlarında TKDP’nin kurulduğu bizzat Fait Bucak tarafından kaleme alınan bir mektupla Irak KDP’ye de bildirildi. Bu mektupta T–KDP’nin kurulduğu, partinin Güney Kürdistan’daki silahlı mücadeleyi desteklediği, diğer Kürt partilerinin de kardeş parti olarak kabul edildiği, Kürdistan’ın dört parçasındaki Kürt partileriyle ilişki içerisinde olacakları bildiriliyor, bir mektup hazırlanıyor. Mektubun sağlam yere ulaşması için, kurye tarafından bizzat iletiliyordu.

Faik Bucak Mayıs ayında Sait Elçi ve bir grup partiliyle birlikte Suriye’nin Kobani mıntıkasına gidip, burada Suriye KDP’lilerle ilişkiye geçerek T–KDP’nin örgütlenmesine yardım istiyordu.

Politik faaliyetlerini sürdüren Faik Bucak’ın, bağlı olduğu Bucak aşiretinin içinde kan davaları da vardı. Yer yer aşiret içerisinde iç çatışmalara kadar varıyordu. Bucak’ın 4 Temmuz 1966 tarihinde Urfa şehir merkezine çok yakın bir yer olan Karaköprü kasabasında silahlı bir saldırıya uğraması ve ağır yaralanması neticesinde kaldırıldığı hastanede bir gün sonra ölümü T–KDP’ye ağır bir darbe vurmuştu. Aradan uzun yıllar geçmesine rağmen Faik Bucak’ın failleri bulunamamış, ölümü üzerindeki esrar perdesi aydınlanamamıştır. Kürt milliyetçisi ve solcularına göre Faik Bucak’ın katili “T. C. Devleti”, “Kontrgerilla” ve “MİT”tir.

Devletin resmi görüşüne göre ise Bucak’ın katilleri TKDP’nin içindedir. Liderlik çekişmesi sonucu Bucak öldürülmüştür. Bucak’ın öldürülmesinde T–KDP’deki kontrolünü elinde bulunduran I–KDP’nin de parmağı vardır. Barzani’nin I–KDP’si kendilerinin isteği dışında herhangi bir grubun T–KDP’ye hakim olmasını istemiyordu.

Devletin resmi görüşüne yakın bir açıklamayı da Faik Bucak’ın oğlu Urfa barosu avukatlarından Serhat Bucak PKK lideri Öcalan’la Lübnan’daki örgüt kampında baş başa yapmış oldukları konuşmalarda babasının ölümünden I–KDP’nin de bilgisi olduğunu iddia ederek şöyle anlatıyor:

1966 yılında şehit düşüyor. 1971 yılı Haziran ayında bizzat Sait Elçi’nin, Dr. Şıvan (Sait Kırmızı toprak) tarafından öldürülme olayı var. Sait Elçi’nin öldürülmesi olayı açığa çıktığı zaman, T–KDP’nin o dönemdeki merkezinde bulunan bir kişiye, İdris Barzani’nin bizzat açıklaması var. Bu kişinin Dr. Şıvan’la da ilişkisi vardı. Bu açıklamayı ilk önce bir bilim adamına yapıyor; sonra da bana açıkladı. Sait Elçi’nin yargılaması yapıldıktan sonra Dr. Şıvan, Brusk ve Çeko da öldürülüyor. İnfazlar tamamlandıktan sonra, İdris Barzani’nin bu kişiye bir anlatımı var ki, çok ilginçtir; İdris Barzani, “Her iki Sait de Kek Faik gibi aynı yöntemle öldürüldü” diyor. Kek Faik deyince, arkadaşın aklına İran KDP önderlerinden olup, Irak’ta öldürülerek Şaha teslim edilen Faik geliyor. “Evet, Kek Faik de yürekli, yurtsever bir insandır, Kürt halkı için bile bile ölüme gitti” diyor. İdris Barzani cevaben, “Yok. Senin bahsettiğin İranlı Faik’ten bahsetmiyorum” diyor. Bunun üzerine arkadaş o zaman, “Bilemiyorum, hangi Faik’ten bahsediyorsun?” diyor. Bunun üzerine de İdris Barzani “Sizin ilk Başkanınız Avukat Kek Faik’ten bahsediyorum. O da bu biçimde ortadan kaldırıldı” diyor. 1966 yılında I–KDP’ye yazılan mektup Türkiye’nin eline geçiyor. TKDP’yi bundan sonra Türkiye biliyor ve izlemeye başlıyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Content is protected !!