Töresel Bir Engelleme
TÖRESEL BİR ENGELLEME
Sıradan bir engelleme
Cumhurbaşkanı aday adayları, mecliste nabız yoklarken, resmî aday ve hâlen DSP’li Mail Büyükerman ise, açıktan destek arayışını sürdürüyor. Bu sırada, Mail Bey’in partidaşı Zeki Eken kuliste, destek arayan Mail Bey’i yanına çağırıyor ve “Duydum ki aday olmuşsun. Ulan hıyar, sen kim cumhurbaşkanı kim?” diye bağırmaya başlıyor. Mail Büyükerman, bir olgun adam… Bu hakareti duymazlıktan gelmeyi tercih ederek büyük–er ve man(adam) olduğunu gösteriyor. Olaya şahit olan diğer milletvekilleri ise Eken’e, cumhurbaşkanına hakaretten yargılanabileceği esprileri yapıyorlar…
Töresel bir engelleme
Cumhurbaşkanlığı için adaylık resmî başvuru süresinin bitimine saatler kala, mecliste başvuru dilekçelerinin verileceği kapının önünde, “son dakika” sürprizi yaşamak istemeyen partiler gözlemci bulunduruyordu. MHP’li gözlemcilerin sayısı ise, fazlalığıyla hemen dikkat çekiyordu. Bunun sebebi, diğer partilerden gelmesi muhtemel yeni başvurulardan çok, kendi partilerinden gelecekleri kontrol etmek içindi.
Çünkü MHP için “söz namus”, atılan imzanın arkasında durmamak ise onursuzluktu. MHP lideri, partisi adına Ahmet Necdet Sezer’i destekleyeceklerini imza ile belgelemişti. Aksi bir davranış, sözü namus bilen bir partiye ve genel başkana yakışmazdı. Bu nedenle, parti içinde aykırı ses çıkmamasına özen gösteriliyor, MHP’li vekillerin başvuruları kontrol altında tutmak istemeleri de bu özenin bir göstergesi olarak değerlendiriliyordu. Buraya kadar ters bir şey de yoktu. Hatta bir liderin ve partisinin verdiği söze sadık kalıp bunun için gayret göstermesi alkışlara layıktı.
Ne var ki, başvuru süresinin bitimine dakikalar kala, işin rengi tamamen değişti. Devlet Bakanı Sadi Somuncuoğlu, cumhurbaşkanlığı adaylığı için geldiğinde herkesi şaşırtan bir engellemeyle karşılaştı. Ordu Milletvekili Cemal Enginyurt ve Yozgat Milletvekili Ahmet Ersoy’un tekme tokatlı, küfürlü görüntüleri anında televizyon kanallarından tüm Türkiye’ye ulaştırıldı.
Gece yarısı yaşanan olayın sabahı, gözler MHP yönetiminde; basın ordusu da MHP’nin Karanfil Sokak’taki Genel Merkezi önünde… “Acaba yönetim Somuncuoğlu olayına ne diyecek?” sorusunun cevabını alabilmek için bekliyor… Nihayet, beklenen açıklamanın yapılacağı bildiriliyor. Basın toplantısına Genel Sekreter Abdurrahman Küçük ve üç genel başkan yardımcısı, Şefkat Çetin, Şevket Bülent Yahnici ve Adnan Uçaş birlikte geliyorlar. Gece yaşanan olayda Somuncuoğlu’nu makam aracının içinde ikna etmeye çalışan Şefkat Çetin’in etkisi toplantı sırasında da gözleniyor. Kimin nereye oturacağını o yönlendiriyor. Ancak sözcü daha medyatik bir isim: Şevket Bülent Yahnici.
Ve açıklama hazırlanan iki sayfalık metinden yapılıyor…
Somuncuoğlu’nun girişimi, MHP yöneticileri tarafından “MHP’nin aday çıkarmama kararına karşı ‘provokatör bir gösteri’ olarak niteleniyor:
“Gecenin geç saatinde, büyük bir medya grubunun hazır bulunduğu bir anda danışmanları, kardeşleri ve korumalarıyla birlikte gelerek karşılaştığı milletvekili arkadaşlarıyla tahrik yüklü tartışması hiçbirimizin kabullenemeyeceğimiz çirkin bir olayın ortaya çıkmasına neden olmuştur. ”
Yahnici, bu olaya dayanarak, ‘Bir milletvekilinin adaylık için başvuru hakkı engelleniyor. MHP antidemokratik bir parti’ değerlendirmesinde bulunanları da ‘provokasyon olayının başlıca aktörleri’ olarak suçluyordu. Somuncuoğlu’nun FP’nin kışkırtması sonucunda aday olduğu da iddialar arasındaydı. Ayrıca Somuncuoğlu’nun birinci tur sonucunda alacağı oy sayısıyla provokasyon oyunun boyutlarının ve aktörlerin sayısının ortaya çıkacağına da dikkat çekiliyordu. Ve altı kalın harflerle çizilen bir nokta, Sadi Somuncuoğlu’nun MHP’nin adayı olmadığıydı.
Basın mensupları, metinden okunan açıklama bittikten sonra sorularını sordular. Soruları cevaplayan MHP’nin Teşkilatlardan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Şefkat Çetin’di. Çetin’in canlı yayınlarla Türkiye’ye taşınan cevapları ise, herkesi şaşırttı. Çetin, konuşmalarında töre, üniforma kavramları kullanıyor; Cemal Enginyurt’un “ülkücü tavrın gereğini yerine getirdiğini” söylüyordu…
Bundan sonrası mı? MHP yönetiminden beklenmeyen açıklamaya/savunmaya karşı beklenen yorumlar yapılmaya başlandı:
“MHP saldırıyı savundu… Tabana verilen “bıyıkları kesin” türü talimatlarla değiştiğini kanıtlamaya çalışan MHP yönetimi, Somuncuoğlu’na saldırıyı “ülkücü tavır” saydı. ”
“Kendi bakanları Somuncuoğlu’nun adaylığını silah göstererek, dilekçe yırtarak engellemek isteyen MHP’liler, meclisteki terörü şöyle savundu: Ülkücü töre. MHP Teşkilat Başkanı Şefkat Çetin, ‘Somuncuoğlu töreyi bozmuştur. Cemal Enginyurt da ülkücü tavrını koymuştur’ dedi.”
“MHP lideri Bahçeli’nin, Somuncuoğlu ile konuştuktan sonra Çetin’e, ‘Bu lekeyi bana sürdürmeyin. Bu adamı engelleyin’ talimatını verdiği de iddia ediliyor.”
“MHP’li yöneticilerin olayın üzerinden saatler geçtikten sonra dün yaptıkları açıklamalar bu olayı ‘arızî’ bir olay olmaktan çıkarıyor. Sorun basit bir ‘imaj’ meselesi değil, demokratik sistemin tüm kurallarını ve kurumlarını özümseyip, özümsememiş olma sorunu gibi görünüyor. Devlet Bahçeli, olayları çıkaran ve bir mahalle kabadayısı edasıyla önüne çıkan herkese saldıran milletvekilini kastederek ‘Bu görüntüleri partide istemiyorum’ diyor ama öteki MHP yöneticilerinin açıklamaları, söz konusu davranışların partinin içinde ‘normal’ bir olaymış gibi algılandığı izlenimini yaratıyor.”
“MHP Grup başkanvekili Ömer İzgi’nin, ‘Somuncuoğlu iki FP’liyle görüşüp aday oldu’ demesi ve ‘kayıtların Bahçeli’ye verildiği’ iddiası, partide ‘koca kulak’ kuşkusu yarattı.”
“MHP hakkındaki tereddütler MHP’nin meşhur olaylı kongresinde doruk noktasına çıkmış, hükümetin kurulduğu günlerde Rahşan Ecevit’in açıklamalarıyla dile getirilmiş, ‘MHP değişti–değişmedi’ tartışmasıyla gündemde kalmış, tam insanlar ‘Evet galiba değişmiş’ demeye hazırlanırken de Sadi Somuncuoğlu’nun aday olmak isterken tartaklanmasıyla yeniden en başa dönülmüştü.”
Bu açıklamalar, yorumlar ve yazılıp–çizilenler, MHP’yi zor duruma sokarken Bahçeli de, olayın sıcaklığıyla koruduğu suskunluğunu bozmaya, görüşlerini açıklamaya başladı. Somuncuoğlu olayına karışan milletvekillerine istifa çağrısında bulunan Bahçeli, ilerleyen günlerde de “Somuncuoğlu olayını tarihî bir belge olarak cebinizde taşıyın. Uzlaşmacı, ılımlı, uyumlu, istikrarlı davranın. Konuşmayın iş yapın. Provokasyonlara kapılmayın” tavsiyesinde bulundu.
Ne var ki, eleştiriler durmak bilmiyordu. Çare, basını toplu olarak karışısına alarak partiyi anlatmaktı. Bahçeli, gazetelerin Ankara temsilcileriyle buluşup eleştirileri cevapladı.
Somuncuoğlu olayını, “olmaması gereken üzücü bir olay” olarak değerlendiren Bahçeli, “Oy vermeyeceğimiz bir arkadaşımıza da neden ‘Sen aday ol’ diyelim. Uzlaşmayı bilerek bozmayız. Ama yine de gece saat 12’ye kadar birkaç arkadaşımız müracaat bölgesinde gözlemci olsun dedik. Eğer öteki partiler uzlaşmayı bozarlarsa biz de adaysız kalmamak istedik, Çakmakoğlu’nu aday gösterecektik. Bunu 1991’de Refah’la ittifakla girdiğimiz seçim öncesinde de yaptık. Bir grup arkadaşımız son dakikaya kadar Yüksek Seçim Kurulu’nun önünde, MHP’yi tek başına da seçime sokabilecek aday listeleriyle hazır bekledi. Bu önlemdir. Ama Somuncuoğlu’nun müracaatı camiamızda hoş karşılanmadı, hepimizi üzdü.