Yusuf Zihni Alan’ın İnfazı
Yusuf Zihni Alan’ın İnfazı
1980’lerde Ortadoğu’daki sol örgütlerin barındığı kampların birinde Acilciler de kalmaktaydı. Diğer sol örgütler gibi THKP–C Acilciler örgütü de burada gerilla eğitimi yapmaktaydı. Acilcilerin önde gelen isimlerinden Yusuf Zihni Alan kampta örgüt yönetimiyle fikri ve siyasi anlaşmazlıklara düşmüş, örgüt yönetimine muhalefet etmişti. Yusuf Zihni Alan’ın bu çıkışları hakkında infaz kararının alınmasına yol açacaktı. 28 Ağustos 1991 günü Acilciler merkez yönetimi kendilerine muhalefet eden Yusuf Zihni Alan’ı “ajan–provokatörlük” suçlamasıyla kalmış oldukları örgüt kampında infaz ettiler. Acilcilerin bu infazı diğer sol örgütlerinde tepkisine sebep oldu. Türk soluna mensup 6 örgüt bir bildiri yayınlayarak Acilcilere tavır koydu. Bu örgütlere göre Yusuf Zihni Alan gerçek bir devrimciydi. Ajan–Provokatör suçlamaları doğru değildi. Dev–Sol’un çıkartmış olduğu “Mücadele” adlı derginin 12 Eylül 1992 tarihli 11. sayısında Yusuf Zihni Alan cinayetiyle ilgili 6 örgütün yapmış olduğu ortak açıklama:
Yine sol içi şiddet!
28 Ağustos tarihinde Ortadoğu’da siyasi bir cinayet işlenmiştir. Bu siyasi cinayetin kurbanı, 1991 yılına kadar THKP–C Acilciler örgütü içinde faaliyet sürdüren, bu tarihten sonra örgütten ayrılıp Acilciler yönetimine karşı muhalefet ettiğini iddia eden YUSUF (ZİHNİ ALAN) adlı bir yurtseverdir.
Bizler aşağıda imzalarımız bulunan örgütler olarak, öldürülmüş olan Yusuf adlı kişiyi Acil’den ayrılmasından itibaren, devrimci örgütlerle ilişkilerini birey olarak sürdürmeye devam ettiğini ve bu ilişki sürecinde değişik örgütlerle dayanışma içinde olduğunu biliyoruz. Süreç boyunca Yusuf’un ajan provokatör ve karşıdevrime hizmet eden birisi olduğuna dair herhangi bir örgütten açıklama yada uyarı almadık. Bizler de Yusuf’un böyle bir niteliğe sahip olduğuna ilişkilerimiz içerisinde tanık olmadık.
Devrimci hareketler kendi içlerinde var olan ideolojik ve siyasal sorunları devrimci normlarda ele alıp çözüme ulaştırmak zorundadır. Amaç, kişiyi ortadan kaldırmak değil, onu değiştirip dönüştürmek ve bu anlamda ikna etmek esas göre olmalıdır. Bu da demokratik merkeziyetçilik ilkesine bağlı kalarak eleştiri özeleştiri mekanizmasını örgüt içinde temel almayı zorunlu kılar.
Şüphesiz ki, devrimci örgütler içinde düzenle iç içe geçen devrimci mücadeleye ve örgütlenmeye darbe vurmaya çalışan, halka zarar veren kişilere karşı uygulanacak yöntem halkın devrimci örgütler karşısında devrimci olamayan faaliyetler yürüttüğü vs. doğrultusunda, ayrıldığından bu yana iki yıla yakın zaman geçmiş olmasına rağmen bir kanıt ve açıklama olmaması, bu açıklamanın bugün bile yapılmaması, Türkiye devrimci hareketinin gelenekleri açısından yeni bir olumsuzluk örneği olarak üzerinde durulmayı gerektirecek özelliğe sahiptir. Bunun yanında, Ortadoğu alanında birçok Türkiyeli ve Kürdistanlı örgütler tarafından tanınması ve son ana kadar kişisel anlamda örgütlerle ilişki yürütülmesine rağmen, Yusuf’un öldürülmesi ardında sorumluluk gereği yapılacak toplantıya birkaç kez yapılan çağrılara tavırsız bir tutum içine girmelerini bir platform tartışmalarına bile katılmamalarını devrimci sorumluluk açısından eleştiriyor ve anlamlı buluyoruz.
Aradan bir haftadan fazla zaman geçmesine rağmen, devrimci prensipler gereği, olayın gerekçe ve kanıtlarıyla birlikte üstlenilmesi gerekirken, platform toplantısında Acilciler örgütü adına yapılan açıklamada, Yusuf’un “Siyasi kararımız olmamasına rağmen, taraftarlarımız tarafından öldürüldü”ğü belirtildi.
Bu noktada diyoruz ki; eğer olay devrimci örgüt tarafından yapılmışsa, olayın tüm gerekçelerini ve belgelerini devrimci kamuoyuna sunmalarını istiyoruz. Bu siyasi cinayet üstlenilmeyip, belirsizliğe sokulmak isteniyorsa, bizler bu alanda bulunan devrimci örgütler olarak olayın üzerine giderek devrimci sorumluluklarımızın gereklerini yerine getireceğiz.
Sonuç olarak şu bilinmelidir ki; devrimci şiddet ve onu kapsayan eylem biçimleri (cezalandırma) sınıf düşmanlarına, iflah olmaz sınıf işbirlikçilerine karşı uygulanacak yöntemdir. Bu yöntemle örgüt içi çelişkileri çözmek, sınıf mücadelesinden ve halka karşı sorumluluk inandırıcılık anlayışından uzak devrimci çıkar ve mücadelenin önüne kendi faydacı örgütsel bireysel çıkarları koymaya çalışan örgütlenmelerin anlayışı olabilir ancak. Devrimci tavırdan uzak bu anlayış sahiplerine kısa ve uzun vadede bir ye kazandırmayacağı gibi, halka karşı sorumluluktan da kurtulamayacakları açıktır.
Tüm olumsuz tecrübelerimize rağmen, bu son örnek karşısında da devrimci ilke, anlayış ve ahlakın hakim kılınabilmesini, böylesi olaylar karşısında tavırsız değil, devrimci sorumlulukla hareket edilmesini sağlamak için tüm devrimci güçleri daha duyarlı olmaya, bu ve buna benzer siyasi cinayetleri kınamaya çağırıyoruz.
Devrimci Sol, 16 Haziran Hareketi, Türkiye Komünist Emek Partisi, Türkiye Komünist Partisi/Marksist–Leninist, Türkiye Komünist Partisi/Marksist–Leninist Hareketi Ortadoğu Temsilcilikleri