27 Mayıs’dan 12 Eylül’e

MHP Adına Yapmış Olduğu Radyo Konuşması

12 Ekim 1969 Genel Seçimlerinde MHP adına
yapmış olduğu radyo konuşması

Muhammedi Nizam
Büyük Türk Milleti :
Tarlasını satarak çocuğunu okutan, ineğini satarak çocuğunu tedavi ettiren, öküzünü satarak Avukat tutan köyden geliyorum. Halen yaşadığım, oturduğum çalıştığım köyden yılda bir milyar lirayı aşan içki masalarından yükselen kahkahaların arasından değil, bir damla su için akşama dek kuyu başında sıra bekliyen insanların hıçkırıkları arasından geliyorum.
Kulüpleri tıklım tıklım doldurarak kumar masalarında birbirini soyan eşkiyaların arasından değil, yazın imiği kaynamıyanın kışın yemeği kaynamaz diyen beli kambur, ayağı sakat dedelerin, ninelerin çalıştıkları tarlalardan geliyorum.
Ve Bugün
Basına Hürriyet
Üniversiteye Mahtariyet
İşçiye Grev Hakkı
Tüccara Kredi
Memura Emeklilik
Hakime Teminat
Avukat’a Bahşiş
Milletvekiline Dokunulmazlık
Dağıtırken, devlet kurulduğundan beri payına sadece sabır, tevekkül ve meşekkat düşen kırk bin köyden geliyorum.
Hizmetler götürülürken en önce çağırılan, nimetler bölüştürülürken en arkaya itelen bu aziz insanlar, toprağa saçtıkları tohumları kurtların, kuşların aağzından, zararlı böceklerden ve hastalıklardan, doludan, selden, soğuktan ve sıcaktan binbir zorlukla kurtarmaya çalışırlar. Fakat Buğday evin tutmadan, mahsul çuvala girmeden, meyva ağaçta ermeden, koyun ağılda sağılmadan, tütünler denk yapılmadan haryman yerinde tefeciler, tarla sınırında karaborsacılar, yollarda fırsatçılar pusuda onları bekler.
Hizmetler milyonlarca insanın sırtında, nimetler ise bir avuç insanın elindedir.
Ne hazindir ki kırk bin köyde girdiği kapıdan çıkan kırk kişi dahi zor bulunur.
Bunların yanısıra işsizlikle iltimas, soygunculukla rüşvet sokaklarda kolkola gezmekte, işsizlik sefaleti, sefalet ümitsizliği arttırmakta memleket maddi ve manevi bir çöküntüye doğru itilmektedir.
Büyük Türk milleti:
Sana milli varlığımızın ve müşterek kaderimizin elemli çizgilerinden birini ve en önemlisini sundum. Dertler için alınacak tedbirler şöyle özetlenebilir.
1-Türk köylüsünün emeğini ve alın terini kıymetlendirmek için aracıları, tefecileri, karaborsacıları ortadan kaldırmak üretim, tüketim ve satış kooperatifleri kurmak.
2-Köylünün elinde bulunan mahsul ve diğer kıymetleri ekonomik garantiye bağlamak.
3-Memleket çapında meydana getirilen sosyal güvenlik teşkilâtı içinde Türk köylüsünün emekliliğini ve sağlık işlerini düzene koymak.
4- Özellikle köylünün ihtiyaçlarına cevap veren bir köylü Bankası kurmak ve faiz münasebetlerini ıslâh etmek.
5-Bir köy varlığı olarak değere ulaşmıyan dağ başlarındaki küçük köyleryi gruplaştırarak tüm medeni imkânlardan faydalandırmak.
6-Toprak ve zirai reform yapmak.
Büyük Türk Milleti:
Bu ortaya koyduğumuz tedbirlerin ve göstedirğimiz yolların gereksiz olduğu söylenemez fakat yeterli olduğu da asla iddia edilemez. Buna ait örnekler ve ispatlar gözümüzün önündedir. Türkiye’de çeşitli kooperatifler vardır fakat üyeleri memnun değildir. Doktorluğun sosyalize edildiği bölgelerde de olumlu sonuçlara varilamamıştır.
Dış Dünyada kapitalist düzendeki dengesizlikten doğan komünist düzen ise, zulüm ve karanlıklar içersinde kalmıştır.
Unutulmamalıdır ki insan varlığını tam ve doğru olarak kıymetlendirilmeden inşa edilen doktrin ve tatbikatlar er geç ıslaha muhtaç veya yıkılmaya mahkumdur.
Büyük Türk Milleti:
Önemle dikkatine sunmak ve hatırlatmak isterim ki batan güneş, kaybolan ay, sönen yıldızlar, vaktiyle Hazreti İbrahim’in birer günlük tanrısı ve mabudu olmuşlardı. O bunları basamak ederek cevheri mutlak ezeli ve ebedi olan Allah’ını bulmuştur.
Aşiret düzeninden derebeyliğe, diktatörlükten hürriyete giden yollarda, Serbest ekonomiden komünist düzene açılan kapıların eşiğinde mutlakiyetten demokrasiye yükselen basamaklarda insanlık yüzyıllardan beri maddi ve manevi dengesini ve mutluluğunu aramaktadır.
Birbirinden farklı bu değişik ve çelişik düzenler bu gün tıpkı Hazreti İbrahim gibi insanlığı cevheri bir fikrin kapısına getirmiş ve bütün dünyadan beklenilen o büyük ve doğru düzene yaklaştırmıştır.
1- Bu gün insanlığın hayatında cevheri değerinden uzaklaşıp bir başıbozukluk düzeni olarak tatbikat bulan hürriyet, gerçekte Rabbın Rızasına geden yoldadır.
Ve bir insan bu yol üzerinde bulunduğu müddetçe ve nesbetçe hürdür.
2- Bugün dağ başlarında yol soyanlarla eşkiya olarak yakalandığı halde, bize oy vermezseniz size devletçe yardım etmeyiz gibi halkın arasına korku salanlar ve güpe gündüz yüzbinlerce insanın vicdanını tehidit edenler ellerini ve kollarını sallayarak dolaşmaktadırlar. Eğer buna demokrasi ve bunun sonucuna da demokrasinin zaferi deniyorsa biz böyle demokrasiye alkış tutamayız.
Sunduğumuz düzende demokrasi insan iradesine saygıyı, insan varlığına sevgiyi emreder.
Demokrasi rüşvet düzeni değil bir meşveret ve danışma düzenidir. Böyle bir düzende oyuna müracaat olunan kimse, emin, mutemet ve her türlü tesirden ve tehlikeden azade ve salim olmalıdır.
3-Komünizmin inkâr ettiği, kapitalizmin üzerinde aşırı kullanma hakkı tanıdığı mülk ise gerçekte ALLAH’INDIR ve insanların elinde ilâhi bir emanet olarak bulunmaktadır. Kişi mülkü kullanırken maddi ve manevi şartlarla itaat etmeye mecbirdir.
Bu şartlar şöylece özetlenebilir.
1- Mülkü (İlâhi Emaneti) elinde bulunduran herkes ALLAH’ın rızasını gönlündenve hatırından çıkartmamalıdır.
2- Mülk, kişi, aile ve milli ekonominin artışı istikametinde yani milli gelire katkıda bulunacak şekilde kullanılmalıdır.
3-Mülkü kullananlar ilim ve ahlâkın hudutlarından dışarıya çıkmamalıdırlar.
4- Bu düzende ticaret; fırsat kollama ve karaborsa hareketi değil, mala değer kazandırma hamlesidir.
Büyük Türk Milleti;
Seni komünizmin zulmüne ve karanlığına, kapitalizmin cimriliğine, haramına ve ihtirasına,
Tefeciliğe ve karaborsacılığa yer veren bir ekonomik düzene,
Türk milletini kendi milli varlığından ve öz değerlerinden uzaklaştıran batı medeniyetine çağırmıyorum.
Gökleri ve Yerleri şahit tutarak sana müjdeler sunuyor ve seni:
1- Türklük şuur ve gururu ile İslam, ahlâk ve faziletine,
2-Seni Cihan tekniğine ve Türk İslâm medeniyetine,
3-Seni ilmi ve ahlâkı rehber edinen,
4- Yerdeki şeylerden helal ve temiz olmak şartıyla yemeyi emreden düzene çağırıyorum
5-Komşusu aç yatan bir müminin uyuyamayacağı,
6- Emanetlerin ehil ve erbaba teslim edileceği,
7- İşçinin teri kurumadan parasının ödeneceği bir düzene çağırıyorum.
8- Seni insanları hayıra çağıran, iyiliği emreden, kötülükten vazgeçiren,
9- Aç hürlere tok esirlere yer vermeyen,
10- Kuvvete değil hakka saygı duyan,
11- Ayrıcı değil birleştirici,
12- Zorlaştırıcı değil, kolaylaştırıcı olan bir düzene çağırıyorum.
13- Seni bir çobanla bir Cumhur Başkanını insanlık bakımından aynı değerde gören,
14- Fırat Kenarında bir çobanın sürüsünden bir kuzuyu kurt kaptığında, onun acısın ve sorumluluğunu duyan bir düzene çağırıyorum.
15- Seni bugünkü başıbozukluk düzenine değil cevheri bir hürriyete,
16- Seni rüşvet düzeni olan bugünkü demokrasiyle değil, meşveret ve danışma düzeni olan gerçek demokrasiye çağırıyorum.
bu düzenin adı ne KOMÜNİZM ne KAPİTALİZM, ne ORTANIN SOLU, ne ortanın üst kenarıdır.
Bu büyük düzenin adını büyük TÜRK milletine ve TÜRK milletinin yüce varlığında bütün cihana ilân ediyorum:MUHAMMEDİ DÜZEN.
Büyük milletim ve tüm insanlık!
Kalkın, karşınızda açılan büyük kapıya doğru önünüzde çıkan yazıları okuyarak yürüyün.
Burası ALLAH’ın rızasına giden basamaklardır. Burada yürürken size uzatılan rüşvete, müdürün siciline halkın alkışına veda edin.
Bu ikinci yol ALLAH’a kulluk yoludur.
Bu yolda koşarken kula kul olmaktan silkinin.
Unutmayınız ki,
Bu yolculuğun başında hepiniz gene Türk – İslâm Medeniyet güneşini saygıyla selâmlıyarak geçeceksiniz.
Ey Büyük Türkiye! Ve Büyük Türk Milleti! Senin öz varlığında dünyanın ve tüm insanlığın kaderi yoğrulmaktadır.
Kat’iyetle ifade etmek isterim ki, insanlığın beklediği büyük düzenin öncüsü sensin. Sen korkma güneşi inkâr edenler ona zarar veremezler. Dünyanın dönüşüne inanmıyanlar onun hareketini durduramadılar. İşte sancağını taşıdığınız, aşkı gönlümüzü yakan bu mukkaddes ve milliyetçi büyük dâva karşısında velev ki bütün bir dünya dahi çıksa tüm engelleri aşarak hedefine ulaşacaktır.
Çünkü bu büyük davanın, bizden önce bir gerçek sahibi vardır.
Ve o da ALLAH’tır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Content is protected !!