Sürpizzz!
SÜRPRİZZZ!
Bahçeli, ANAP’lı isimlere, “Dördüncü partiden aday çıkarmak yakışık almaz” diyerek karşı çıkmış; Ecevit, bu sözler üzerine sinirlenip gitmeye yeltenen Yılmaz’ı geri çağırarak Türkiye’yi şaşırtan sürprizini yapmıştı. 24 Nisan günü, yani cumhurbaşkanlığı adaylık başvuru süresinin bitimine bir gün kala Ecevit, kimsenin aklında olmayan, olsa bile “bu olmaz!” diye seslendiremediği bir ismi ortaya atıvermişti. Başbakan, Yılmaz’a “Bu hâllerde Batı’da Yüksek Mahkeme başkanları müdahale eder. Anayasa Mahkemesi Başkanı Sezer’i öneriyorum.” demişti.
Sezer ismi şair ruhlu Başbakan’ın aklına ilham perileri tarafından birden bire mi getirilmişti, yoksa siyasî deneyimin ince ince sergilenmesiyle ortaya çıkan tatminkâr bir sonuç muydu?
Ahmet Necdet Sezer, aracıların liderler arasında mekik dokuması ile zorlukları, artıları ve eksileri olan pek çok hesabı kapsayan süreçte kabul edilen bir cumhurbaşkanı adayı oldu.
Ortaklar, “Sezer’e tamam” demişler ve “yola devam” kararı vermişlerdi. Peki ama Sezer’in adaylığına muhalefet ne derdi?
FP, kendi adaylarını çekmeyeceğini, ama Sezer’e tam destek vereceğini açıkladı. Bazı çekinceleri olduğunu söyleyen Çiller de, Ecevit’le görüştükten sonra destek sözü verdi.
Ecevit, Çiller’le yaptığı görüşmede, “Oyun yok, MHP aday çıkartmayacak, ANAP destekleyecek” sözleriyle DYP liderini ikna etti. Kutan’la yapılan görüşmede ise, iki lider Sezer’in, Türkiye’nin demokratikleşmesine katkı sağlayabileceği görüşünde birleşti. Bu arada Kutan, Erbakan’ın da onayını almıştı. Tabiî Erbakan’ın onay vermesi titiz bir araştırmanın sonucunda oldu. Sezer’in 10 yıllık geçmişini araştırtan Hoca, yazdığı makaleleri ve aldığı kararları da bir bir incelemişti.
25 Nisan saat 16:00’da kendi içlerinde ve birbirleriyle yoğun görüşme trafiği yaşayan 5 partinin liderleri, basın karşısına birlikte çıkarak Sezer’in adaylığı için “tarihi uzlaşma”nın altına imzalarını attılar. Sezer, 130 imzalık bir önergeyle ortak adaydı ve bundan sonra gözler Sezer’in üzerinde olacaktı.