Ya 5+5 Formülü Tutmazsa
YA 5+5 FORMÜLÜ TUTMAZSA!
Cumhurbaşkanlığı seçimi gibi önemli bir konuda kimse işi raslantılara ve şansa bırakmayı göze alamazdı. Herkes elindeki kartlara göre oyunu kazanma gayretindeydi. Seçimler, rastlantı ve şansa bırakılmayacak, ancak belli konularda risk alınması da kaçınılmaz olacaktı. Öte yandan, risk alma işlemi de kontrollü ve hesaplı yapılmalıydı. Başta Ecevit olmak üzere, “Bir dönem daha Demirel” diyenler hesaplı bir risk alıp, sonucu istedikleri şekilde çıkarmanın uğraşı içindeydiler. Ne var ki, Demirel’e karşı genişleyen “red cephesi”ni de artık göz ardı etmeleri mümkün değildi. Demirel’e yeniden Çankaya yolunu açacak 5 artı 5 formülünü içeren Anayasa değişikliği gerçekleşmezse ne yapılacaktı?
ANAP’taki direniş ile FP’nin pazarlık girişimleri, koalisyonu da zorlamaya başladı. Demirel, formülünün gündemden çıkabileceğini dikkate alan koalisyon ortakları, yeni arayışlara girdiler.
İlk olarak işe yakın mesafeden başlanacaktı. Yılmaz’dan milletvekillerini ikna etmesi istenecekti. Yılmaz, bunun için gerekirse Demirel’e direnen milletvekilleriyle tek tek konuşmalıydı.
Başbakan Ecevit’in ise, daha da ileriye giderek, öneriye koalisyon ortağı olan partilerin tüm milletvekillerinin imzasını isteyeceğini duyuruyordu. Ecevit’in bu isteği tartışmalara neden olacaktı. Çünkü bu imza, gizli oy esasına dayalı olarak yapılacak oylamayla milletvekillerinin hür iradelerine ipotek anlamına geliyordu. Üstelik imzaların bağlayıcı olma özelliği de yoktu. Çünkü oylama işlemi, imzalardan bağımsız yapılacak, imza atan milletvekili oylamada red oyu kullanma hakkını da elinde tutmuş olacaktı. Böyle bir işlemin itibar sorunu doğurması da kaçınılmazdı. İmzaların altında çıkan oy sayısı, attığı imzanın arkasında durmayan bir koalisyon imajı meydana getirecekti.
Bir diğer tedbir de, milletvekillerinin “göstererek oy” kullanmalarını sağlamaktı.
Tüm bunlara rağmen yine de değişikliğin olmama ihtimali değerlendiriliyor, ikinci adım hesaplarının yapılması ihmal edilmiyordu. Koalisyon ortakları, anayasa değişikliğinin ilk tur oylamalarında reddi veya referandum yolunu açacak 367’nin altında bir oyla kabul edilmesi hâlinde ikinci tur oylamaya gitmeden teklifi askıya alacaktı. Demirel ihtimalinin gündemden çıkması hâlinde ortaklar, siyasî krize yol açmayacak başka bir uzlaşma formülü arayışına girecekti. Yılmaz’ın adaylıkta diretmesi söz konusu olursa DSP ve MHP’nin liderler dışında adaylar çıkarabilecekleri veya TBMM içinden ortak bir isim üzerinde aşabilecekleri belirtiliyordu. Parti içinde sıkıntı yaratmak istemeyen MHP, şimdilik adaylık için kapıyı kapalı tutuyor, öncelikle ortaklarını samimiyet testinden geçirmeyi hedefliyordu.
ANAP’ı yakın takibe alan FP, MHP’yi de ayartmaya çalışıyor, “Gelin Devlet Bakanı Sadi Somuncuoğlu’nu seçelim, ülkeyi Demirel’e tekrar mahkûm etmeyelim” mesajları gönderiyordu. Ancak, FP’nin bu önerilerine MHP’den “olmaz” cevabı geldi. MHP, muhaliflerden çok ortaklarının tutumunu dikkatle izliyor ve “bekle–gör” politikasını uyguluyordu.
Gelinen noktada tartışılan formül, 5+5’ti. Ancak, herkes ikinci adım için fikir jimnastiği yapıyor, stratejilerini bu doğrultuda yeniden akort etmekten geri durmuyorlardı.
Cumhurbaşkanlığı seçiminde Süleyman Demirel’e odaklanan DYP’de, “Demirel sonrası” senaryolarda “karmaşa ve istikrarsızlık” vardı. Demirel’in olmaması hâlinde DYP’den kimin aday gösterileceği de şimdiden tartışılıyordu. Partililer arasında eski Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş’in adı konuşulurken, yönetim, FP’nin de desteğini alabilecek başka adlar üzerinde durulmasını istiyordu. DYP’nin yazdığı senaryolar şöyleydi:
Toplumda Demirel üzerinde uzlaşma var. Anayasa değişikliği gerçekleşmez ve Demirel aday olmazsa, hükümet bozulur. Çünkü hükümeti birbirine bağlayan kişi Demirel. Hükümetin bozulması DYP’yi belirleyici konuma getirir. Demirel, Köşk’ten inerse siyaseti karıştırır. Bu karışıklıktan DYP kadar ANAP da payını alır.
Köşk’ü kaçış yeri olarak gören Yılmaz, bu yüzden anayasanın değişmemesi için bütün kozlarını oynuyordu. Ancak seçilmesi yine de zor, hatta imkansızdı…
DSP’den çıkacak bir adayın şansı oldukça az. FP de yarışa ciddi bir şekilde giremez. Bu nedenle, MHP, DYP ve Yılmaz dışında ANAP’tan çıkacak bir adayın Köşk yolunda şansı büyük. Yılmaz, kendisi dışında birine adaylık yolunu açmazdı.