27 Mayıs’dan 12 Eylül’e

Hozatlı Kız

HOZATLI KIZ

27 Mayıs 1960 İhtilal’i içinde 2’şer kişilik grup halinde Komite Üyeleri Anadolu’yu geziyordu. Ben de Mehmet Özgüneş’le beraber seyahate çıkmıştım. Bizim gezi bölgemiz Güney Anadolu idi. Elazığ’daydık. Ben 1954 yıllarında Hozat Jandarma Alayı’nda görev yaptığım için Hozatlı dostlarımı görmek jandarma alayında ziyaret etmek maksadıyla programda olmadığı halde Elazığ’da Hozat’a gittim, döndüm. Bu yolculuğum esnasında bana Elazığ Jandarma Vilayet Komutanı refakat ediyordu. Hozat’tan dönüşümüzde yol kenarında koyun otlatan köy çocukları gördük. Bu çocuklardan biri aniden arabanın önüne çıktı. Koşarak ve ağlayarak bir tepeye doğru tırmanmaya başladı. Arabayı durdurdum ve arabadan indim. O ağlayan ve tepeye tırmanan kız çocuğuna seslendim:
— Evladım ağlama, kaçma gel biz yabancı değiliz.
Bu çocuk 12-13 yaşlarında bir çocuktu. Diğer çocukların yardımını rica ettim. Bu kızın yanına vardılar ve hep beraber bize doğru geldiler. Kendisine sordum:
— Kızım niçin ağlıyorsun?
Cevap vermiyordu, ağlamaya devam ediyordu. “Sen ağlamaya devam edersen ben buradan gitmem” dedim. Yanındakilere de işaret ettim. Hepimiz yolun kenarına oturduk. O çoban çocukları da bizim yanımıza gelip oturdular. Kız çocuğu ağlamaya devam ediyordu. “Evladım sen eğer gülmezsen, ağlamaya devam edersen ben akşama kadar buradan ayrılmam. Haydi gülün artık. Bizim Ankara’da çok işlerimiz var. Hadi evladım ağlama, gül.” dedim.
Bunun üzerine öteki çoban çocukları kızı dürttüler. ”Bak bu amcanın Ankara’da işi varmış, hadi gülüver.” dediler. Kız onların ikazı üzerine tebessüm etti. Sayın okuyucularım o anda Hozat Tepeleri’nde gülen bir kız değildi. Bütün Anadolu’nun çocukları gülüyordu, bütün insanlarımız gülüyordu. Bu tarihten bir müddet önce İskandinav ülkelerinden birinde askeri ateşe olan Kur. Alb. Baha Vefa Karatay bir valiz dolusu vesika ile Türkiye’ye geldi ve M.B.K.’sine bilgi sunmak istediğini söyledi. M.B.K. bu albayı beş dakika müddetle dinlemek üzere Mehmet Özgüneş’le beni görevlendirdi. Bu albayı topu topu beş dakika müddetle dinleyebildik. Oysa bu Hozat’lı çocukları arazide 45 dakika dinledik. Bu çoban kızına güldükten sonra sordum:
— Niçin kaçtın ve niçin ağladın?
Çocuk cevap verdi:
— Devletin arabasının önünden geçtim. Beni öldürürsünüz diye korktum.
Bir devlet kendi halkı üzerinde böyle korkunç bir intiba mı bırakmalıdır?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Content is protected !!