Kamuran Özcan ve Adem Demirci’nin infazları
MLSPB militanlarından Kamuran Özcan ve Adem Demirci’nin infazları
12 Eylül 1980 darbesiyle MLSPB’de güvenlik güçlere tarafından yapılan seri operasyonlarla çökertildi. Başta örgüt lideri Hasan Şensoy, cezaevi firarisi ve idam talebiyle yargılanan Saint Joseph Lisesi mezunu Hülüsi Köprülü ve 24 militan 6 ay içerisinde yakalandı. Örgütün yakalanamayan lider kadrosundan dışarıda kalan merkez komite başkanı olan Tamer Arda, komite üyesi Atilla Ermutlu kendilerinden önce yakalanan itirafçı Şemsi Özkan’ın itiraflarıyla güvenlik güçleri tarafından düzenlenen operasyonda 6 Haziran 1981 günü Sefaköy’de ölü olarak ele geçirildiler. Aynı gün Maltepe İnönü Caddesindeki “ADA” ismiyle anılan örgüt evine düzenlenen baskında da örgüt mensuplarından Doğan Özzümrüt ve Ercan Yurtbilir ölü olarak ele geçirilirken Doğan Özzümrütün eşi örgüt mensubu Ayşe Hülya Özzümrüt ise 3. katta bulunan hücre evinden atlayarak kaçmak isterken bacakları kırılarak yakalanmıştı.
MLSPB’ye yönelik operasyon basında da geniş bir şekilde yer almıştı.10 Haziran 1981 günkü Tercüman, Hürriyet, Milliyet gibi gazetelerde öldürülen militanların kurşunlanmış gövdelerinin resimleri yer alıyordu. Aynı gazetelerde “MLSPB çökertildi”, “MLSPB’nin beyin takımı ölü olarak ele geçirildi”, “En Büyük operasyon” gibi haberlerle MLSPB operasyonu manşetlerden verilmişti.
MLSPB Davası 1981 yılında başladı. 300 militan bu davadan yargılandı. MLSPB için 1984’de 49 müebbet, 22 idam ve çeşitli hapis cezaları verildi.
Üst seviye yöneticilerinden 22’si idama mahkum edilen MLSPB, 12 Eylül öncesine en gaddar ve acımasız örgüt olarak damgasını vurmuştu. Bu acımasızlığını kendi bünyesinde de sürdüren MLSPB, kendilerinden ayrılmak isteyenleri halk mahkemeleri kurarak yargılıyor, sonra da beyinlerine birer kurşun sıkarak öldürüyordu.
Siyasi Şube’nin bir operasyonu sırasında, örgütün kurucu liderlerinden Fehmi Gökçek’in de, Hüseyin Şakül gibi örgütten ayrılmak istediği için arkadaşları tarafından öldürüldüğünü ortaya çıkmıştı.
MLSPB örgüt içi infazlara cezaevinde de devam etti. MLSPB üyesi Kamuran Özcan, örgüte ihanet suçundan Metris Cezaevi’nde şişlenerek öldürülürken, Adem Demirci adındaki diğer bir örgüt mensubu da 1990 Haziran ayında, Bayrampaşa’daki dükkanında Dev–Sol militanlarınca öldürüldü. MLSPB Davası’nın itirafçı sanıklarından Adem Demirci, öldürülmeden 9 ay önce tahliye olmuştu.
Dev–Sol öldürdüğü Adem Demirci Hakkında Bir de bildiri yayınlamıştır. Yayınlamış oldukları “Halk Hainleri” adlı bildiride itirafçı olarak bilinen ve Devrimci örgütlere ihanet eden herkes hakkında ölüm kararı alınacağını duyurmuştur. Yayınlanan bildirinin tam metni aynen şöyledir;
12 Eylül karabasanı döneminde, oligarşi, cuntanın zindanlarındaki direnişi kırmak istiyordu. Amaçlarına ulaşmak için en aşağılık yöntemleri denediler. Her türlü baskı, işkencenin yanında, çıkarılan “pişmanlık yasası” ile tutsaklar devrimci kimliklerini, onurlarını satmaya, af dilenmeye zorlandılar. Başarmak istediğini başaramadı, direnişleri kıramadı düşman belki ama zora dayanamayan, kendi bencil duyguları ve yaşam kaygısıyla inançlarından soyunan, onursuzlaşan, rezilleşen, saf değiştirip düşmanlaşanlar da oldu.
Pişmanlık yasasından faydalanıp itirafçılığı, hainliği seçenlerin akıbetinin ne olacağı bilinmez de değildir. Daha 1985’te Devrimci Sol Davası tutsakları cunta mahkemelerine sundukları 19 Ağustos 1985 tarihli dilekçelerinde dosta, düşmana gerçekleri ifade ederler:
“…Hainleri hiçbir şey kurtaramayacak. Bu ülkenin hakim sınıfları başbakanları, bakanları, milletvekillerini bile koruyamadı, hainleri hiç koruyamaz.
Tüm hainler, destekleyicileri, teşvikçileri ve yönlendiricileriyle beraber layık oldukları cezayı bulacaklardır. Bundan hiç kimsenin kuşkusu olmasın. Zaten tarihte eceli ile ölen hain parmakla gösterilebilecek kadar azdır.
Devrimci Sol, ihanet edip arkadaşlarını katlettiren, işkence yaptıran, halkı tedirgin edip yılgınlığı geliştiren tüm hain ve muhbirleri şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da cezasız bırakmayacaktır. Bunu ne kanunlar ne estetik ameliyatları ne kimlik değiştirmeleri ne de oligarşinin gücü engelleyemeyecektir.”
1985 yılının üzerinden 5 yıl geçmiştir ve Devrimci Sol, bu sözü vermesinin sorumluluğuyla gerçekleştirdiği eylemle itirafçı hainlerin halkın içinde rahat dolaşamayacaklarını gösterdi.
Cezalandırılan itirafçı Adem Demirci’dir. Cunta dönemi MLSPB Davasından yargılanmış, hapishanede pişmanlık yasasından yararlanmış, örgütüne ve halka zarar vermiş itirafçı bir haindir Adem Demirci. Tahliye olduktan sonra rahatça yaşayabileceğini, polisle işbirliği içinde halka karşı işlediği suçlara devam edebileceğini sanıyordu. Ve halkın adaletinin namlularıyla karşılaşıncaya kadar böyle düşünse de o an yanıldığını anladı. Ama artık çok geçtir Adem Demirci için. Tarih hükmünü vermiştir bir kez…
Tahliye olalı sadece 9 ay olmuştur. Eyüp Kartaltepe Kültür Sokakta–’ki Çardak Pastanesi’nde Devrimci Sol savaşçıları tarafından tek kurşunla cezalandırılır Adem Demirci. Eylemin ertesi günü burjuva basın Adem Demirci’nin suçlarını anlatan haberlerle cezalandırmayı duyurdular. Adem Demirci’nin cezalandırılmasını üstlenen Devrimci Sol’un gazetelere söylediği sözlerdeki mesaj nettir:
“İtirafçı hainler nereye giderse gitsinler, hangi kimliğe bürünürse bürünsünler cezasız kalmayacaktır.”
Adem Demirci’nin cezalandırılmasıyla, Devrimci Sol, hangi devrimci örgütten olursa olsun hainleşen, halka ihanet eden herkesi hedef alacağını ve affetmeyeceğini dosta da düşmana da göstermiştir. Devrimci Sol’un hainlere karşı tavrını sadece kendi örgütsel yapısıyla da sınırlamadığının yeni bir örneği olmuştur. Bu eylem aynı zamanda Devrimci Sol’un sözüyle pratiği arasındaki uyumu somutlaması yanıyla önemlidir.