Meşrutiyet’e Duyulan Özlemi Anlatan Bir Manzume
Meşrutiyet’e Duyulan Özlemi Anlatan Bir Manzume
Paris’te ve Cenevre’de bulunan İtihat ve Terakki azası arasında yazı yazarak istibdat aleyhine çalışanlar Yıldız Sarayını bomba ile berhava etmek isteyenler, Abdülhamid aleyhine bir kıyam hazırlayanlar memleket memleket dolaşarak zalim Padişah’a karşı propaganda yapmak isteyenler olduğu gibi Abdülhamid’i manzum eserler beyitler ve şiirlerle yumuşatmağa çalışanlar da eksik değildi. Güya katı yürekli ve müstebit ve gaddar Padişah bu manzumeleri okuyarak yelkenleri suya indirecek ve istipdadı kaldırarak Meşrutiyet’i tekrar tesis edecekti. Numune olmak üzere bu manzumelerden birisini aşağıya yazıyoruz:
İşte irfan ve kemalatın budur mahiyeti
Mader-i hürriyetin nevzadı alı fıtrati
Biz ise hala tedenninin esiri mihneti
Haşrederek çekmek revamı böyle mahrumiyeti,
“Padişahım ver şu bedbaht ümmete hürriyeti
“Kaldır istibdad mesut eyle mülk-ü millet”
Bak bu ulvi deha hürriyetin mahsulüdür.
Sani ve banisi halkı alemin makbuludur.
Fakr-u nadanı ise zulmü cefa meçhulüdür.
Tuttuğun meslek senin vicdanının methulüdür.
Padişahım ver şu bedbaht ümmete hürriyeti
Kaldır istibdadı mesut eyle mülk-ü milleti!
Kimsede artık cefa ve sabra takat kalmadı.
Mülkü talan etmedik hiçbir musibet kalmadı.
Saltanatta eski haşmet, eski şevket kalmadı
Merhamet kıl, başka bir tebir-i satvet kalmadı
“Padişahım ver şu bedbaht ümmete hürriyeti
Kaldır istibdadı mesut eyle mülk-ü milleti!
On sekiz yıldır senin devrinde bir gün görmedik.
Halden bir sahib-i vicdan-ı memnun görmedik,
Kavm-i Osmani kadar mağdur ve mahzun görmedik
Hiçbir halkı cihanda böyle dilhun görmedik.
“Padişahım ver şu bedbaht ümmete hürriyeti
“Kaldır istibdadı mesut eyle mülk-ü milleti”
Milletin ilasıdır tersini devletten garez,
Halka hizmetkarlıktır hakimiyetten garez
Nefsi kılmaktır feda nasa adaletten garez,
Böyle şeylerdir bütün dihimi şevketten garez.
“Padişahım ver şu bedbaht ümmete hürriyeti,
“Kaldır istipdadı mes’ut eyle mülk-ü milleti.
Bir tefekkür eyle ferda-yı hayatı ademin,
Hayr ile geçmek gerektir ömrünün her bir demi,
Elli beş yaşındasın ret’it bu veyl-ü matemi,
Siret-i şahanene dembesle eyle alemi.
“Padişahım ver şu bedbaht ümmete hürriyeti
“Kaldır istipdadı mes’ut eyle mülk-ü milleti.
Millete zaf-ü kesel zulmü ezadan geldi hep,
Tacına derd-ü keder cevr-ü cefadan geldi hep,
Mülke evcaü elem böyle beladan geldi hep.
İngilizler, Ermeniler bedduadan geldi hep.
“Padişahım ver şu bedbaht ümmete hürriyeti
“Kaldır istipdadı mes’ut eyle mülk-ü milleti.
Söyle Kanunu Esasi’yi neden aldın geri?
Naks-ü aht eylermi bir kavmin, bu yolda serveri?
Saltanat ta mülk te söndü o saatten beri,
Eyle tashih öyle bir mühlik hatayı ekberi!
“Padişahım ver şu bedbaht ümmete hürriyeti
“Kaldır istipdadı, mes’ut eyle mülk-ü milleti.
İşte tarihi millet, sürmez mezalim çok zaman,
Gün gelirde devr-i istibdattan kalmaz nişan!
İktiza kıl Hazret-i Peygamber’e görsün cihan,
İktisab et adl-ü hikmetle bekai nam-ü şan.
“Padişahım ver şu bedbaht ümmete hürriyeti,
“Kaldır istipdad mes’ut eyle mülk-ü milleti.
Halkı azat eyle mihnetten, boşalt menfaları,
Pençe-i kanuna vur casus bipervaları,
Sem’ini incitse de güç et bu vaveylaları
Mahz-ı haktır, söz götürmez milletin davaları.
“Padişahım ver şu bedbaht ümmete hürriyeti,
“Kaldır istibdatı mes’ut eyle mülk-ü milleti.
Canını sıktı vatandan akseden savtı rica,
Belki makbulün olur artık şu Eifelden nida.
Mahv-u izmihlali münticdir bu enva bela,
Verdi zatı mülke yoktur başka bir ciddi deva.
“Padişahım ver şu bedbaht ümmete hürriyeti,
“Kaldır istipdadı mes’ut eyle mülk-ü milleti.