Baslık Bolamın
Baslık Bolamın
Baş olma tutkusu, herhalde Türk kültürünün, insanları harekete geçirici en temel güdülerinden birisi olsa gerek. Türk sosyal hayatının da bazen çok yapıcı, bazen de en yıkıcı unsurlarından birisi haline dönüşüverir bu tutku. Bu tutkunun tarifini, Anadolu da “baş ol da soğan başı ol” deyimiyle anlatmazlar mı?
Türkistan’a geldiğim daha ilk günlerde, bu tutku ile karşılaşmam beni hem şaşırtmış hem de düşündürmüştü.
Küçük bir tezgahın başında sigara, bisküvi gibi ufak tefek şeyler satan 10–11 yaşlarında Kazak çocukla, alışveriş yaparken şakalaşmak gelmişti içimden.
– Büyüyünce ne olacaksın diye sordum.
Çocuk biraz düşündü ve;
–Baslık bolamın ( Baş, amir, yönetici olurum) dedi.
Bu hiç beklemediğim cevap pek hoşuma gitmişti. İşte bu milletin en büyük değeri de, handikabı da bu diyordum içimden. Gülme isteğimin yüzüme yansımaması için de yüz kaslarıma zor hakim oluyordum.
–Pek güzel, dedim ama öğretmen, doktor mühendis bir meslek sahibi ol, sonra yine “baslık” olursun.
Kafasını hafifçe yana çevirip, gözlerini boşluğa dikerek bir müddet düşündü. Herhalde fikrimi fazla ciddiye alınır bulmamış olacak ki karar vermesi çok uzun sürmedi.
–Baslık bolamın, diyerek tekrarladı. Bunu söylerken göz kırpma hareketiyle birlikte çıkardığı “çık” sesi ise kararından emin olduğunun işaretiydi.
Rahmetli Osman Turan Hocanın “Türkler dünyaya yönetmek için gelmişlerdir” fikrine hak vermemek mümkün mü?
Bu milletin hepsi birden idareci olmak istiyor. Hatta meslek sahibi olmayı bile idareci olmalarını kolaylaştırsın diye istiyorlar galiba.