Paşa Güven alçağın biridir
Uluslararası silah kaçakçısı Hüseyin Baybaşin: “Paşa Güven alçağın biridir”
Uluslararası silah kaçakçısı halen Hollanda cezaevinde tutuklu bulunan Hüseyin Baybaşin, 15 Nisan 1996 tarihinde Avrupa’da yayınlanan PKK’nın yayın organı “Özgür Politika” gazetesine yaptığı açıklamada “Paşa Güven’in kontr–gerilla tarafından yetiştirildiğini, Dev–Sol’un kontr–gerillanın kontrolünde olduğunu” belirtiyordu. Baybaşin’in bu iddiaları Dev–Sol tarafından tepkiyle karşılandı.
DHKP-C tarafından “mafya bozuntusu”, “karanlık ellerin adamı” olarak suçlanan Baybaşin Paşa Güven’le ilgili şunları söylüyor:
Dev–Sol bir de Paşa Güven olayı ile ilgili açıklamamı eleştiriyor, beni yalancılıkla suçluyordu. Bu olay da daha önce birçok kez değişik basın yayın kuruluşlarınca işlenmiş olmasına rağmen her nedense Dev–Sol’un dikkatini yeni çekiyordu. Ben 1975’den beri Paşa Güven’i tanıdığımı söylemiş, “1976 yılında Sağmalcılar Cezaevi’nde beraber ceza yattık” demiştim. Kurtuluş Dergisi ise “Baybaşin’in iddia ettiği 1975-1976 yıllarında Paşa Güven ceza yatmadı ve o yıllar Paşa Güven’in çocukluk yıllarıdır” iddiasında bulunuyordu.
1976 yılında Paşa Güven Sağmalcılar Cezaevi’nde sağ blokta bulunan solcuların koğuşundaydı. Bir çuval bıyığı vardı ve çocuğa da hiç benzemiyordu. O tarihte Dev–Sol diye bir örgüt de yoktu. Paşa Güven Dev–Genç’in lideriydi. İbrahim Şahin, ben ve Paşa iyi arkadaştık.
O dönemde yine orada hapis yatan ve Dev–Genç’in yöneticilerinden olan Murat Aydın bu dostluğun canlı tanıklarından biridir. Aydın şimdi Almanya’da yaşıyor. Kurtuluş’un söz konusu yazısından sonra beni birkaç kez cezaevinde ziyaret etti ve
– Moralini bozma. O yazıyı yazanlar ne devrimcidirler, ne de siyaset adamı. Olayları da bilmiyorlar. Kendilerini destekleyenlere karşı yazı yazmışlar, dedi.
Murat gibi birçok kişi daha gelerek benimle bu konuyu görüştüler ve aynı doğrultuda şeyler söylediler. Murat her zaman görüşmeye müsaittir. Ben cezaevinden çıktığımda gelip bir gece yanımda kaldı, uzun uzun sohbet ettik. Bazı eski Dev–Sol’cu arkadaşları aradı, görüştüm. Hepsi de ilgili yazıdan ötürü duydukları üzüntüyü ifade ettiler.
Paşa Güven’in 1976 yılında Günaydın Gazetesi’nin birinci sayfasında kolu sargılı bir fotoğrafı çıkmıştı ve bu fotoğrafa rağmen, “Bana işkence yapılmadı” diyordu. Cezaevine geldiği zaman da, “Ben işkence görmedim” demişti. Göbekli ve tombul biriydi. Filistinli Mehdi O’nu alaya almış,
– Poliste işkence yok! Devrimci bozuk, devrim bozuk! diye takılmıştı.
O dönemde Sağmalcılar’da Halkın Kurtuluşu’ndan Burhan Yıldırım da vardı. Yiğit bir devrimci olduğunu söyleyebilirim. Yine aynı dönemde Salman Kaya ve Mehmet Ali Eren de bir banka soygunundan ötürü aynı cezaevindeydiler. Salman ve Mehmet Ali beraat ettiler, Burhan ceza aldı. Zaten suçu da kabul etmişti. Ancak Mehmet Ali ve Salman, Burhan’la hiç ilgilenmediler ve Burhan Edirne Cezaevi’nde faşistler tarafından katledildi.
Paşa Güven alçağın biriydi, ancak gençlik ve bilinçsiz yaşantı dönemimde arkadaşım olduğunu da söylemeliyim. Paşa’yla ilgili anlatabileceğim çok fazla şey var. bu olay Paşa’yı, tanıdığımı bilen bir gazetecinin sorularını yanıtlamam üzerine gelişti. Benim kimseyle uğraşmak veya kimseyi karalamak gibi bir yaklaşımım olamaz. Benim Dev–Sol’u karalamaya çalışmak gibi bir düşüncem olabileceğini söylemedim, söylemem. Ancak daha söylemediğim, söylemeye gerek duymadığım çok konu ve olay vardır. Yaptığım açıklamalardaki amaçsa, her zaman özellikle belirttiğim üzere Türkiye’deki çete düzeninin son bulması ve halkı temsil edecek bir devlet yapılanmasının oluşmasına katkıda bulunmaktır. Eğer Dev–Sol ve Kurtuluş Dergisi’nin bana saldırı için yazı yazdıkları dönemin temsilcileri kendilerini Türk devlet çetesiyle aynı kefeye koyuyorlarsa, o da onların sorunudur. Herkes bilmelidir ki, ben Allah’tan bile korkmam, kimseye karşı da bir art niyetim yoktur. Hele minnetim, hiç yoktur.