PKK İnfazlar -26- Osman Tim
PKK İnfazlar -26- Osman Tim
PKK Tarafından Bayrampaşa Cezaevinde Boğularak Öldürülen Osman Tim
1992 yılının Aralık ayında PKK’nın cezaevi temsilcilerinden, “burnundan kıl aldırmayan” Apocu bilinen Osman Tim, cezaevinde “polisle işbirliği” yaptığı gerekçesiyle, hapiste idam hükümlüsü PKK’lı bir militan tarafından boğularak öldürüldü.
PKK’lılara göre, Osman Tim, dışarıda örgütün kendisine verdiği imkanlarla zevk ve sefaya dalmıştı. Örgüte ait olan otomobil ve çeşitli maddi kaynaklarla sağda solda hava atıyordu. İçinde bulunduğu yaşam tarzıyla PKK mensuplarına kötü örnek oluyordu.
Osman Tim, bir PKK operasyonunda gözaltına alındı. Gayrettepe’deki siyasi şubeye düştü. Burada, örgüte göre, tek bir tokat yemeden arkadaşlarını ve örgütün sırlarını ifşa etti. Bütün bunlar, PKK’ya göre infaz için yeterdi. Örgüt tek taraflı olarak, her zamanki gibi, “kendilerine has” sorgulama ve suçlamalarla bir yoldaşlarını daha öldürmekten çekinmeyeceklerdi.
Öcalan’a “sevgili başkanım” diyecek kadar yakınlık hisseden Yalçın Küçük, Öcalan’la ikinci görüşmesini Bekaa’da 1992 yılında yaptı. Bu görüşmede Küçük, Öcalan’a; “Dün İstanbul’da bir PKK temsilcisi boğduruldu. Hapiste boğularak öldürüldü. Radyo söyledi. Osman Tim” yorumu üzerine, Öcalan; Osman Tim’in ispiyonculuk yaptığı için öldürüldüğünü söylüyordu. Öcalan’ın sözleri aynen şöyleydi:
Evet. Osman, bu adamı ben de tanıyorum. PKK temsilcisiydi, bir numaralı Apocuydu. Hatta burnundan kıl aldırmayan bir Apocuydu.
Peki neden öldürüldü? Araştırıyoruz, bir tokat bile yemeden arkadaşlarını ihbar ettiği, her konuda ispiyonculuk yaptığı açığa çıkıyor. Onlar da değerlendiriyorlar ve herhalde bunu yapmışlar. Öyle tahmin ediyoruz. Bu çocuğa ne oldu da bu kadar keskin bir Apoculuktan bir polis işbirlikçiliğine hemen girebiliyor? Demek ki piyasada sahte Apocular da çok.48
Yalçın Küçük ise, Osman Tim ile ilgili kendi düşüncelerini şöyle anlatıyor:
Osman Tim’in adını, ilk kez Apo’yla beraber olduğum zaman işittim. Hapiste, idam hükümlüsü bir PKK’lı tarafından boğulduğu haberi geldi.
Apo da tanımış; daha sonra PKK İstanbul sorumlusu olduğu ileri sürülüyor.
Ancak net olan şudur: Bir otomobil alıyor. otomobiline bir telefon koyduruyor. Bu telefonla sürekli emirler veriyor. Canı istediği zaman da, eğer bir telefonun öbür ucundaysa, Abdullah Öcalan’a telefon ediyor. Uzun uzun konuşuyor.
Müthiş emreden ve müthiş üstten olduğunu tahmin edebiliyorum.
PKK’lılara göre Gayrettepe’deki siyasi şubeye düşünce ve iki tokat bile yemeden, bütün arkadaşlarının isim ve adreslerini veriyor. Uğranılan evleri gösteriyor.
Daha sonra hapiste boğularak öldürülüyor.
Osman Tim’in adını bir kez daha ve Apo ile görüştükten sonra uçaktan indiğim İstanbul Hava Alanı’ndan alınıp götürüldüğüm Gayrettepe Siyasi Şubesi’nde işittim. Artık tutuklanmayacağımı polisler de anlamış görünüyorlardı ve gözlerim bağlı benimle sohbet etmek istiyorlardı. Ben de hep PKK masası ve hücrelerine götürüldüğüm için aynı polislerdi. “Osman Tim’i biz aldık” diyorlardı.
İddialarına göre iyi bir çocukmuş ve isimleri, Osman Tim vermemiş; bana ismini verdikleri bir başka PKK tutuklusunu sorumlu gösteriyorlar. Bunun kökeninde Ermenilik bulunduğu için PKK’nın asıl sorumluyu öldürmediğini anlatıyorlar. Osman’ın ise temiz birisi olduğunu ekliyorlar.
Güzel. İnandım.
Ancak bir de şöyle övündüler: “Biz biliyorduk, seni öldürecekler, dedik. ” Terörle Mücadele Şubesi’nin PKK polis timleri, Osman Tim’e, özel hapishaneye gitmesini, aksi takdirde hapiste mutlaka öldürüleceğini söylüyorlar. Osman Tim polis timine, “bana bir şey yapmazlar” diyor.
PKK timi, Tim’in hem arkadaşlarının adını kesinlikle vermediğini söylüyorlar ve tutuklandıktan sonra ise kesinlikle öldürüleceğini kesinlikle tahmin ediyorlar.
Sonunda Osman Tim’in hayatı sona erdiriliyor.