Ne yaptın Recai!
Ne yaptın Recai!
Ana muhalefet partisiyle Genelkurmay arasında bir gerginlik yaşanırdı da “Baba” devreye girmez miydi hiç? Üstelik Kutan, her ne kadar cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin baş döndürücü açıklamalar yaparak “ne kız veren ne de dünür küstüren” bir anlaşılmaz tavır sergilese de, Demirel’e “olur” deme çizgisine daha yakındı. Kutan’ın meclis grubunda yaptığı konuşmanın hemen ardından telefona sarılan Demirel, Kutan’ı evinde bulmuş ve gerekli dersi vermişti. “Demirel’in, kendisine özel görüşmelerinde ‘ağabey’ diye hitap eden Kutan’a ilk tepkisi, ‘Ne yaptın Recai?’ oldu. Hizbullah konusunda askerleri hedef alan konuşması için Kutan’a, ‘Bu ne biçim söz’ diyen Demirel, ardından da şu sitemde bulundu:
‘Bu pisliğin askerle ne alakası var? Böyle bir olayda askeri niye bu şekilde hedef alıyorsun? Bunun getireceği sıkıntıları hiç düşünmedin mi?’
Demirel, bu telefon görüşmesinde Kutan’dan, yükselen tansiyonu düşürmesini istedi. Kutan’ın ise, sözlerinin yanlış anlaşılıp yanlış aktarıldığından dert yandığı Demirel’e, doğrudan askerleri hedef alan bir kastının olmadığını belirttiği ve ‘Eğer bir yanlışım olduysa bunu düzeltirim’ dediği öğrenildi. ”40
Kutan’ın Genelkurmay’ı karşısına alan açıklaması, parti içini de karıştırmıştı. Yenilikçi kanat Kutan’a ateş püskürüyordu:
“Gruptaki o konuşmayı niye yaptı, anlamak mümkün değil. Hizbullah’ın dinle, insanlıkla alakası olmayan, insanlık dışı, vahşi bir terör örgütü olduğu tüm çıplaklığıyla ortada. Bu tartışmanın içine girerek askeri kışkırtmanın ne gereği vardı? Bu yolla 28 Şubat’la mı hesaplaşılacak? Hesaplaşmaya kalksak ne elde edeceğiz. Demirel iki defa darbe yedi askerlerden, ne zaman kamuoyu önünde Genelkurmay ile tartışmaya kalktı? Hiçbir zaman. Bizim genel başkan niye bunu yaptı anlamak zor. ”
Yaptığı hatayı düzeltmek için basın karşısına çıkan Kutan, elindeki beş sayfalık metni gizleyemediği bir heyecanla okurken elleri sonbahar rüzgârına kapılmış yaprak gibi titriyordu. Recai Bey, Genelkurmay’ın açıklamasına inanılmaz yumuşak bir üslûpla cevap verdi:
Peki, “Recai Kutan bu tartışmayı niye başlattı? Gerçekten bilinçli biçimde 28 Şubat’ın rövanşını almanın bir başlangıcı olarak mı gördü bunu? Kendi iradesiyle, planlayarak mı bu tartışmayı başlattı, yoksa yasaklı lider Necmettin Erbakan’dan bir sinyal mi geldi?”41 onuç ortadaydı, ister kendi iradesiyle, ister Erbakan’ın talimatıyla olsun, yapılan bir hataydı ve derin yaralara mal olmuştu.
Fevkalade her olay ve gelişme karşısında “Uyaran Baba” rolünü hiç aksatmayan Demirel, FP–Asker gerginliği sırasında da devreye girdi. Baba, isim vererek zikretmedi ama çok eski aile dostu olan Kutan’a kızmıştı. Demirel’e göre, bu çeşit tartışmalar “Türk demokrasisinin üstünde asker gölgesi varmış gibi intiba uyandırıyor”du… Askeri, siyasî tartışmalara sokmaya çaba sarf etmemek lâzımdı. Onlar, ortada nefis müdafaası olmadığı sürece bu konuda dikkatliydiler. Hizbullah meselesinde görev yapmadılar iddiası varsa, bugünkü Meclis’te son 10 yıldır hükümet olmamış parti yoktu. Şimdiye kadar yüz defa söylenilmişti, 28 Şubat kararları askerlerin değil, MGK’nın kararlarıydı. Böyle münferit hadiselerde devlet suçlanınca, gerçek suçlu gizleniyordu.